Güncelleme Tarihi:
Moskova, Eylül ayından bu yana Ukrayna'daki savaşta yenilgiler almaya devam ediyor. Ordusu sıkıntılar yaşayan Vladimir Putin ise geçen ay Rus topraklarını savunmak için 'mümkün olan tüm araçları' kullanacağını söyleyerek nükleer söylemini hızlandırdı ve dünya çapında korku yarattı.
Bu haftanın başlarında, İngiliz istihbarat teşkilatı GCHQ başkanı Jeremy Fleming, Rusya'nın Ukrayna'da veya çevresinde bir taktik nükleer silah kullanmaya hazırlandığına dair herhangi bir işaret görmediğini söyledi. GCHQ, Rus askeri hareketlerini ve ordusunun nükleer bir savaş başlığını konvansiyonel bir füzeyle eşleştirmeye çalışıp çalışmadığını izliyor.
Uzmanlar genellikle Putin'in ABD veya NATO'nun Ukrayna'nın yanında savaşa girmemesini sağlamak için batıda korku ve belirsizliği kışkırtmaya çalışan bir blöf yaptığına inanıyor.
Kriz şimdilik olası görülmüyor, ancak yetkililer korkulu nüfuslarına destek sağlamak için planları yeniden inceliyor.
Batılı yetkililer, Rusya'nın Ukrayna'da veya yakınında bir nükleer bomba patlatması durumunda kendi ülkelerinde kaos ve paniği önlemek için perde arkasında “ihtiyatlı planlama” yapıyorlar.
Nükleer bir krizin pek olası görülmemesine rağmen, uluslararası yetkililerin, nükleer tırmanıştan korkan nüfuslara acil destek ve güvence sağlama planlarını yeniden inceledikleri açıklandı.
Dün bir brifingde konuşan yetkili, nükleer bir olaydan sonra yaşanacak paniğin veya şehirlerden topluca kaçan insanların yaratacağı kaosun nasıl engelleneceğiyle ilgili planlamalardan bahsetti.
İsminin açıklanmaması koşuluyla konuşan batılı yetkili, hükümetlerin 'bir dizi olası senaryo için ihtiyatlı planlama' yaptıklarını söyledi, ancak Rusya'nın savaşta herhangi bir nükleer silah kullanmasının ‘tiksindirici’ olacağını vurguladı.
Halkı bilgilendirme kampanyaları ve hatta bir nükleer savaşta nasıl hayatta kalınacağına dair okul tatbikatları 1950,60 ve 70’lerde, yani Soğuk Savaş sürerken özellikle ABD’de oldukça popülerdi.
Bu kampanyalar, topyekûn bir nükleer çatışmadan sağ çıkmanın mümkün olabileceği yönündeki önerileri nedeniyle hatırı sayılır bir eleştiri ve şaka konusu oldu, ancak bu durumda odak noktası, nükleer bir gerilimin kontrolsüz bir şekilde tırmanacağı korkusu üzerine halkın paniğini, özellikle de büyük şehirler için, önlemek olmalıdır.
Nükleer Silahsızlanma Kampanyası genel sekreteri Kate Hudson şunları söyledi:
“Bu 'ihtiyatlı planlama', İngiliz hükümetinin soğuk savaş dönemindeki Koru ve Hayatta Kal kampanyasına geri dönüyor. Bu, ortada bir nükleer silah ya da saldırı ihtimali olduğu konusunda yanlış bir izlenim verdiği için kınandı.”
Batılı yetkili, Rus lider Putin’in nükleer kullanım hakkındaki yorumlarının 'son derece sorumsuz' olduğunu ve başka hiçbir ülkenin nükleer silahlardan bahsetmediğini söyledi. Batı dünyasın “Bunu nükleer bir kriz olarak görmüyoruz” fikri etrafında fikir birliği içinde.
İsmini açıklamayan yetkili, ABD tarafından yapılan yorumları yineleyerek, “Nükleer silahların herhangi bir şekilde kullanılması, 1945'ten beri devam eden bir tabuyu kırar ve bu, Rusya için olduğu kadar herkes için ciddi sonuçlara yol açar” dedi.
"MOSKOVA İÇİN DEĞİL DÜNYA İÇİN FELAKET OLUR"
Geçen ayın sonuna doğru, ABD ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan, altı veya yedi Hiroşima patlaması gücüne sahip olabilecek bir taktik nükleer silah kullanmaya çalışırsa bunun Moskova için 'felaket sonuçları' olacağını söylemişti.
Batı, kasıtlı bir belirsizliği korumak için nasıl tepki vereceğini açıklamak istemiyor. Rusya’nın bu tür saldırısı sonrası Batı’daki nükleer silahlı ülkelerin neler yapacağı önem kazanıyor.
Ancak beklenti, hızla ortaya çıkabilecek toptan bir felaketten kaçınmak için verilecek ilk tepkinin nükleer olmayacağı yönünde.
Bu fikir, Emmanuel Macron’un geçtiğimiz gün yaptığı açıklamayla da örtüşüyor.
Macron, müttefiklerini kızdırmayı göze alarak ve ittifak saflarını bozarak da olsa, Ukrayna'da bir Rus nükleer saldırısı olursa benzer bir misilleme emri vermeyeceğini söyledi.
Fransa cumhurbaşkanı, ülkesinin temel çıkarlarının, bölgede Ukrayna'da balistik bir nükleer saldırı olması durumunda doğrudan etkilenmeyeceğini söyledi.