Hukuk devletini yine takmadılar

PKK yandaşları, 24 Haziran 1993 tarihinde Türkiye’nin Münih Başkonsolosluğu’nu basarak 20 kişiyi rehin aldı.
PKK yandaşları, aynı gün Almanya’nın çeşitli kesimlerinde Türkiye’nin diplomatik temsilciliklerine, Türklere ait seyahat acentelerine, bankalara ve kurumlara saldırdı.
Aynı yıl kasım ayında Almanya’nın bazı kesimlerinde oto yolları bloke edip, trafiği alt üst ettiler.
İşte bu eylem bardağı taşıran son damla oldu.

***
Dönemin Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Hür Demokrat Parti’den (FDP) oluşan koalisyon hükümeti, “Yetti be” diyerek, 26 Kasım 1993’te PKK ve Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (ERNK) faaliyetlerini Almanya genelinde resmen yasakladı.
O dönemdeki CDU’lu Federal İçişleri Bakanı Manfred Kanther, PKK’ya ve güdümlü örgütlere kesinlikle göz yumulmayacağını ilan etti.
Evet, Almanya’da terör örgütleri listesinde yer alan PKK ile ilgili yasak o günden beri geçerlidir.
PKK, Avrupa Birliği’nin (AB) de, Amerika Birleşik Devletleri’nin de daha başka birçok ülkenin de terör örgütü listesindedir.
Ama böyle olduğu halde, PKK yandaşları Almanya’da da, Belçika’da da, Hollanda’da da, Fransa’da da, İsviçre’de de, İsveç’te de ve diğer Avrupa ülkelerinde de sokaklara dökülüp gösteriler düzenlemektedir.
Bu gösterilerde PKK bayrakları, Türkiye’de ömür boyu hapis cezasına çarptırılan PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın fotoğrafları da posterleri de taşınmaktadır.
Demokratik hukuk devleti Almanya’da da, aynı değerleri paylaşan diğer Avrupa ülkelerinde de, kendi ülkelerinin geçerli yasaları ihlal edildiği halde PKK yandaşlarına göz göre göre, bile bile göz yumulmaktadır.

***
Eylül ayında Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen ‘Kürt gösterisi’nde, PKK sembolleri ve Öcalan posterleri ellerdeydi.
Hem de Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, bu yıl mart ayında Eyalet İçişleri Bakanlarına birer yazı göndererek, PKK’ya ait sembollerin, sarı-yeşil zemin üzerindeki Öcalan posterlerinin toplantılar veya gösteriler sırasında taşınmasına kesinlikle izin verilmemesini istediği halde.
Hem de bu yasağın PKK’yla işbirliği yaptığı bilinen Halk Koruma Birlikleri (YPG) için de geçerli olduğunu da özellikle vurguladığı halde.

***
İşte önceki gün Almanya’nın Düsseldorf kentinde PKK yandaşları yine sokaklardaydı.
Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın kara listesinde yer alan Almanya Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nin (NAV-DEM) öncülüğünde düzenlenen bu gösteriye katılan PKK yandaşlarının ellerinde yine Öcalan fotoğrafları vardı.
Yine Öcalan posterleri vardı.
Ellerinde yine PKK bayrakları ve sembolleri vardı.
Hem de Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyalet Yüksek Mahkemesi bir akşam önce PKK yandaşları tarafından düzenlenecek bu gösteride, Öcalan posterleri ve PKK sembolleri taşınması yasağına riayet edilmesi yönünde acil bir karar aldığı halde.
Ama PKK yandaşları her zaman olduğu gibi bu yasakları yine takmadılar.
PKK yandaşları, bile bile Alman hukuk devletine yine meydan okudular.
Türkiye’deki darbe girişimini protesto amacıyla geçen yıl Köln’de düzenlenen Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi’ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın video konferans üzerinden katılmasına izin verilmezken, terör örgütü PKK’nın yöneticilerinden Cemal Bayık’ın görüntülü mesajı okundu.
Alman güvenlik birimleri, yine “Hiçbir şey yapmadılar, doğru dürüst müdahale etmediler” suçlamalarına hedef olmamak için PKK sembollerinin ve Öcalan posterlerinin kaldırılması için uyarıda bulundu.
Yürüyüş güzergahında bariyerler kurdular.
Tabii PKK yandaşları bu uyarıları da takmadılar.
Hatta bazıları ellerindeki sopalarla polislere saldırdılar.
Şişeler attılar.

***
Ama her şeye rağmen ellerinde yasak PKK sembolleri ve yasak Öcalan posterleriyle, fotoğraflarıyla yürümekte ısrar ettiler.
Alman emniyet birimlerinin daha önceki yıllara nazaran daha kararlı bir tutum sergilemesi üzerine yürüyüşü sürdüremeyince de oturma eylemine geçtiler.
Her ne kadar sonunda gösteriyi planlanandan önce bitirmek zorunda kalsalar da, Alman hukuk devletinin temel ilkelerini yine ayaklar altına aldılar.
Tabii Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere’in 5 sayfalık yazılı uyarısının da yine sadece kağıt üzerinde kaldığını da gözler önüne serdiler.