Güncelleme Tarihi:
Görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında bir gazeteci KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a Türkiye’nin görüşmelerle ilgili tutumunu sorunca Talat da Ankara’nın tam destek verdiği ve eğer bu destek olmasa bugün orada olamayacakları yanıtını tekrarladı.
Gazeteci sorusunda birkaç kez ısrarlı olunca Talat zaten yanıt verdiğini belirtirken, araya giren Rum lider Demetris Hristofiyas ise soruyu sorana “Çok iyi bir gazetecisiniz” esprisini yaptı.
Bu cümle, basit bir espri olmanın ötesinde Lefkoşa’da bugün başlayan yeni süreçte en çetin müzakerelerin Türkiye’nin garantörlüğü ve adadaki Türk askerinin varlığı üzerinde olacağının bir sinyali olarak görülmeli.
Çünkü Christofias’ın bu lafı basit bir espri olmanın çok ötesinde. Zira bu, Hristofiyas’ın 2004 yılında bir önceki barış müzakereleri sırasında muhalefet lideri olduğu zamandan bu yana adada Türk askerinin varlığına ve Türkiye’nin garantörlük statüsüne karşı çıkan tutumunun bir devamı niteliğinde.
Hristofiyas, Türk askerinin adadan çekilmesi ve Türkiye’nin garantörlük statüsüyle “adanın içişlerine karışamayacağını” savunuyor. Rum lider ayrıca Kıbrıs sorununun çözümünün Kıbrıslılara bırakılması gerektiğini ve Türkiye aradan çıkarsa ideolojik olarak yakın olduğu Talat’la baş başa çözümü daha kolay bulabileceklerini söylüyor.
Ancak Türk tarafı ve Türkiye, garantörlük statüsünün devamını kırmızı çizgilerinden biri olarak görüyor. Ordu da adada kalıcı bir barışın sağlanmasının ardından ancak Türk askerlerinin çekileceğini açıklamıştı.
Son olarak geçtiğimiz hafta içerisinde Talat’ın Ankara ziyaretinde de bu tutum açık bir dille ifade edildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, garantörlük statüsünün sadece Türkiye için değil, İngiltere ve Yunanistan’ı da kapsadığı ve yeni süreçte bu ülkeler için de sistemin devam ettirilmesi gerektiğini vurguladı.
Kıbrıs konusunda 1960 yılında imzalanan uluslararası Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin garantör devletler olarak dış dengenin temini amaçlanmıştı. Türkiye de 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı'nı aşırı milliyetçi Rumların Kıbrıs Türklerine dönük şiddet olayları nedeniyle garantör devlet statüsünden aldığı yetkiyle düzenlemişti.
Bu nedenle hem Türkiye hem de Kıbrıslı Türkler bu sisteminin devamının Kıbrıs’ta kalıcı barışın ardından Türklerin kurucu ortak olmak yerine fiilen azınlık statüsüne düşmelerini engelleyeceğini düşünüyorlar.
Kıbrıs’ta Hristofiyas’ın seçilmesiyle başlayan iyimser hava, kapsamlı müzakerelerin başlamasıyla varlığını koruyor. Her ne kadar bazı çevreler bunun son şans olduğunu düşünüyor olsa da çözüm sanıldığı kadar kolay olmayacak gibi görünüyor. Üstelik bu yıl içinde sorunun çözümlenmesi ise oldukça uzak bir ihtimal.
Yine de 2004 yılındaki referandum da düşünüldüğünde artık bu girişimin de Rum kesimi nedeniyle başarısız olması durumunda ne Rumların ne de uluslararası kamuoyunun KKTC konusunda fazla bir hareket alanı kalacak. Bu da masada Türk tarafının elini rahatlatan, Rumların ise elini zorlaştıran en temel noktalardan biri olarak duruyor.