Güncelleme Tarihi:
German Marshall Fund’un organize ettiği toplantının amacı, tüm dünyanın etkin isimlerini ancak özellikle Amerika ve Avrupa’nın “karar vericilerini” bir araya getirmek.
Nitekim, toplantı Fon’un ABD ayağı tarafından düzenlendiğinden en geniş katılım da ABD Kongresi’nden.
Onlarca Amerikalı Kongre üyesi arasında göze çarpan en ilginç isim, 4 Kasım seçimlerinde Obama’nın karşısına aday olarak çıkan, ancak kazanamayınca Senatörlük görevine dönen John McCain.
Zeynep Gürcanlı Brüksel'den YAZIYOR |
Aralarında Türkiye’nin çok yakından tanıdığı isimler de var...
ABD’nin Ankara’daki eski Büyükelçilerinden Marc Grossman ile Obama’nın Afganistan özel temsilcisi olarak atadığı Richard Holbrooke da toplantıda.
Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AB Dış Politika özel temsilcisi Javier Solana, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, Dünya Bankası Başkanı Zoellick, Çek Cumhuriyeti ve Belçika Başkanları hemen göze çarpan diğer isimler.
Türkiye ise toplantıda hemen hemen yok gibi... Resmi tek katılımcı AKP milletvekili Suat Kınıklıoğlu. Ancak Kınıklıoğlu’nun milletvekili seçilmeden önce German Marshall Fund’un Türkiye temsilcisi olduğunun da altını çizmek gerekir.
BABACAN'DAN CLINTON'A AFGANİSTAN MEKTUBU Konferansta soru sorma imkanı bulduğumuz Richard Holbrooke, ABD’de yeni yönetimin Türkiye’den beklentileri hakkında da ipuçları verdi. Türkiye’nin “Afganistan’da merkezi bir rol oynadığına” dikkat çeken Holbrooke bunu üç unsura bağladı: - Afganistan’daki Türkmen azınlık - Afganistan’da Türkiye’ye yönelik genel sempati - Türkiye’nin bugüne kadar hem NATO’da, hem de Afganistan’da oynadığı rol. Bu konunun ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Ankara ziyaretinde de gündeme geldiğini kaydeden Holbrooke, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın hem Clinton’a hem de kendisine ayrı ayrı mektup yazarak, “Türkiye’nin desteği sürecek” mesajı verdiğini de açıkladı. Holbooke, mektupta Babacan’ın özellikle “sivil alanda destek sözü verdiğini” de vurguladı. Ancak ayrıntı istediğimizde, “Ankara’nın vereceği desteğin ayrıntılarını açıklamayı Sayın Babacan’a bırakıyorum” dedi. Diplomatik kaynaklara göre, Türkiye’nin gerek mektup aracılığıyla gerekse Amerikalı yetkililerle yüzyüze yaptığı görüşmelerde verdiği destek vaadi “Afganistan’a muharip asker göndermeyi” içermiyor. Ancak Türkiye, “sivil amaçlarla” Afganistan’daki asker sayısını önümüzdeki dönemde arttıracak. Türk askerleri hem Kabil’de Türkiye’nin devralacağı komutanlık görevinde, hem de kırsal kesimdeki “sivil-asker işbirliği” görevlerinde kullanılacak. Türkiye ayrıca Afgan ordusunun eğitimindeki rolünü de arttıracak. Afganistan’a verilecek bu ek desteğin ayrıntılarının ise Başkan Obama’nın Türkiye ziyaretinde kesinleşmesi ve açıklanması bekleniyor.
Brüksel Forum’da en çok konuşulan iki konu; Afganistan’ın geleceği ve dünyadaki küresel kriz.
Konu Afganistan olunca da gözler doğal olarak ABD Başkanı Obama’nın göreve gelir gelmez “Afganistan ve Pakistan özel temsilcisi” olarak atadığı Büyükelçi Richard Holbrooke’a dönüyor.
Holbrooke, Brüksel Forumu’nda katıldığı panellerde Obama’nın en çok merak edilen politikasını, Afganistan’da izleyeceği politikayı ilk kez açıkladı.
“ASIL SORUN PAKİSTAN”
Holbrooke’un bu konudaki en ilginç çıkışı ise Afganistan sorununun çözümü için asıl olarak “Pakistan sorununun çözülmesi gerektiğini” söylemesi oldu. İşte en can alıcı sözleri:
“11 Eylül saldırılarını planlayanlar da, Pakistan Başbakanı Benazir Butto’yu öldürenler de, Hindistan’ın Bombay kentindeki terör saldırısını düzenleyenlerde aslında Afganistan’da değil, Pakistan’da. Pakistan’ın, Afganistan sınırındaki aşiretler bölgesinde yaşıyorlar. Dolayısıyla eğer Taliban ya da El Kaide karşısında başarılı olmak istiyorsak öncelikle Pakistan sorununu çözmemiz gerekiyor. Hepimizin, ABD’nin, Avrupa’nın, Avustralya’nın ya da dünyanın bir başka bölgesine yönelik terör tehdidinin kalbinde Pakistan’ın yer aldığını anlamamız gerekir….”
İRAN’LA AFGANİSTAN DİYALOĞU
Holbrooke, Obama yönetiminin izleyeceği Afganistan-Pakistan stratejisinin ana hatlarını da şöyle özetledi:
- Sorunun asıl kaynağı olarak Pakistan’a eğilmek
- Afganistan’ın tüm komşuları, kesinlikle tümü ile bu sorunun çözümü için diyaloğa geçmek. (Holbrooke bu maddeden bahsederken özellikle Çin’in adını andı. Adını anmadığı İran oldu. Ancak onu da ‘Afganistan’ın kesinlikle tüm komşuları’ diyerek, isim belirtmeden kayıtlara geçirdi.)
- Soruna sadece askeri açıdan değil, sivil açıdan yaklaşmak. Afgan halkını kazanmak. Ülkedeki uluslararası gücün sonsuza kadar kalmayacağını, bir işgal gücü olmadığını anlatmak.
- Afganistan ordusunu ancak özellikle polis gücünü eğitmek
- Afganistan’daki uyuşturucu üretiminin yerine tahıl ve diğer tarım ürünleri üretimine geçmek. (Holbrooke bu konuyu ABD Tarım Bakanı ile özel olarak konuşacağını, ABD’nin bu konuya eğileceğini, diğer koalisyon üyesi ülkelerden de katkı beklediklerini söyledi. Bu konuda en vurucu cümlesi ise “Her yıl Afganistan’daki uyuşturucu üretimine karşı mücadele için milyonlarca dolar ayırdık. Ancak karşılığında bugüne kadar aldığımız koca bir hiç. Bu değişmeli…'')
“AFGANİSTAN’DA İNSANİ AMAÇLARLA DEĞİL, ÇIKARIMIZ İÇİN BULUNUYORUZ”
Holbrooke’un bu konuda tüm dünyaya Brüksel’den verdiği bir başka ilginç mesaj ise şu oldu:
“Herkesin anlaması gerekiyor. ABD ya da uluslararası güce katkıda bulunan ülkeler buraya insani yardım için gelmediler. Kendi ulusal çıkarları bunu gerektirdiği için buradalar. Afganistan’da yuvalanan teröristlerin ABD’ye de tüm dünyaya da tehdit oluşturdukları için burada görev yapıyorlar”
“MOLLA ÖMER’İN PRENSİPLERİNİ TAKİP EDENLERLE İŞBİRLİĞİ OLMAZ”
Holbrooke’a, Başkan Obama’nın tartışılan çıkışı “light Taliban ile görüşülebilir” sözü de soruldu. Ancak Obama’nın temsilcisi, Başkan’ın kendisi kadar açık konuşmamayı tercih etti bu konuda;
“Molla Ömer’in prensiplerini, öğretilerini takip eden hiç kimse, ılımlı diye nitelenemez. Ancak bir de Taliban hareketi içinde bu yola dini öğretiler, değerler ya da sadece hırs için girenler yok. Bir de bu işi bir meslek, bir iş olarak görenler var. İşte kazanılabilecek kişiler de onlar…”
TÜRKİYE’DEN KİMSE YOK, “MODERATÖR” DE YOK…
Seçim telaşı içindeki Türkiye, Brüksel’de uluslararası toplantıda resmi düzeyde temsil edilmedi.
Ancak ilginçtir, Türkiye’den “resmi” hemen hemen hiç kimsenin gelmediği forum toplantısına, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı kızdıran ve “ünlü” olan moderatör David Ignatius da katılmadı.
Toplantıyı organize edenler başlangıçta Ignatius’un yine “modaratör” olarak bulunacağı Ortadoğu konulu bir panel planlamışlardı. Üstelik bu panele de Başbakan Erdoğan’ın dış politika danışmanı Ahmet Davutoğlu’nu davet etmişlerdi.
Ancak Davutoğlu toplantıya gelemeyeceğini bildirdi.
Bu durumda, Washington Post gazetesi editörlerinden olan Ignatius başka bir toplantıya yine moderatör olarak kaydırıldı.
Ancak Brüksel Forumu başladığında Ignatius ortalarda yoktu. Son gün organizatörlere “katılamayacağını” bildirdiği ortaya çıktı. Ignatius’un yerine moderatörlük görevini de yine Washington Post gazetesinden meslektaşı bir bayan gazeteci Anne Applebaum üstlendi.