Güncelleme Tarihi:
Hindistan’da Başbakan Narendra Modi’nin hükümeti, hamile bir Müslüman kadına toplu tecavüz ve aynı kadının ailesinden üç yaşındaki kızını da dahil, 14 kişiyi öldürmekten hüküm giyen 11 kişinin erken salıverilmesini onayladı.
Hükümlüler, 2002’de ülkenin batısındaki Gujarat eyaletinde Müslümanların hedef alındığı olaylarda Bilkis Bano ve ailesine saldıran Hindu güruhun üyeleriydi.
Tecavüz ve cinayetten ömür boyu hapis cezası verilen hükümlülerin salıverilmesi ve kahraman gibi karşılanmaları dünya genelinde öfke yarattı.
Birçok kişi, hükümlülerin Hindistan’ın bağımsızlık gününü kutladığı 15 Ağustos’ta ve Modi’nin halka kadınlara saygı duymaları çağrısı yapmalarından saatler sonra serbest bırakılmasına tepki gösterdi.
İnternette çok izlenen videoda Godhra Hapishanesi’nin önünde dizilmiş hükümlülere, tatlı ikram eden ve saygı ifadesi olarak ayaklarına dokunan yakınları görülüyordu.
Dönemin eyalet yetkilileri, ilk olarak 2008’de mahkum edilen ve hapiste 14 yıl geçiren bu kişilerin, yaş ve hapisteki iyi halleri gibi faktörler değerlendirilerek, bir eyalet hükümeti heyetinin af talebini onayladığını belirtti.
Ancak Pazartesi günü Gujarat hükümetinin Yüksek Mahkeme’ye sunduğu bir belge, federal hükümetin onayını istediklerini ve Temmuz ayında İçişleri Bakanlığı tarafından onay verildiğini ortaya koydu.
Onay, mahkemenin ve federal savcıların işlenen suçun “menfur ve ağır” olması nedeniyle “erken salıverilmemeleri ve merhamet gösterilmemesi” yönündeki görüşüne rağmen verildi.
Yüksek Mahkeme’de şu an hükümlülerin serbest kalıverilmesine karşı yapılan başvurular ele alınıyor.
Saldırganların salıverilmesinden birkaç gün sonra Bilkis Bano yazılı bir açıklama yayımladı ve kararın “adaletsiz” olduğunu ve “adalete olan inancını sarstığını” belirtti.
Bano şöyle devam etti:
“Ailemi yıkan saldırganların serbest kaldığını duyduğumda söyleyecek bir şey bulamadım. Hala hissiz haldeyim. Bir kadının adalet arayışı nasıl böyle sona erebilir?
"Ülkemizdeki en yüksek mahkemelere güvendim. Sisteme güvendim ve yavaş yavaş bu travmayla yaşayabilmeyi öğreniyordum. Hükümlülerin salıverilmesi huzurumu elimden aldı ve adalete olan inancımı sarstı.”
Bano ayrıca, Gujarat eyalet yönetimine “hasarın geri çevrilmesi ve korkusuzca, huzur içinde yaşama hakkının geri verilmesi” çağrısı yaptı.
Karar, Hindistan’da büyük öfke yarattı.
Muhalif partiler, aktivistler, bazı gazeteciler tarafından Hindistan’da azınlıktaki Müslümanlara karşı ayrımcılık olduğu gerekçesiyle karara karşı çıktılar.
Müslüman toplumuna karşı saldırılar BJP’nin federal hükümeti kurduğu 2014’ten bu yana keskin bir şekilde yükseldi.
6 binden fazla aktivist, tarihçi ve vatandaş Yüksek Mahkeme’yi saldırganların erken salıverilmesini “büyük bir adli hata” diye niteleyen ve kararın geri alınması çağrısında bulunan bir açıklama yayımladı.
Birçok kişi ayrıca, serbest kalmalarının hem Gujarat eyaleti hem de federal hükümetin kurallarına aykırı olduğuna dikkat çekti.
Kurallara göre tecavüz ve cinayet mahkumları affedilemiyor. Bu suçlara verilen ömür boyu hapis cezaları genelde gerçekten ölene kadar hapis yatmak anlamına geliyor.
Eyalet yönetiminin kararından en olumsuz etkilenen Bilkis Bano ve ailesi oldu.
Suçun büyüklüğü ve uzun süren adalet mücadeleleri düşünüldüğünde, ailenin öfkesini ve umutsuzluğunu anlamak zor değil.
Bilkis Bano ve ailesine düzenlenen saldırı, 60 Hindu hacının Godhra’da bir yolcu treninde çıkan yangında ölmesiyle başlayan olaylar sırasında işlenen en korkunç suçlardan biriydi.
Yangından Müslümanları sorumlu tutan Hindu çeteler Müslüman mahallelerine saldırmaya başladı ve üç gün içinde çoğu Müslüman 1.000’den fazla kişi öldü.
O dönem Gujarat eyaletinin Başbakanı olan Hindistan Başbakanı Narendra Modi, olayları önlemek için gerekeni yapmamakla suçlanmıştı.
Modi ise bu iddiaları hep reddetti ve hiç özür dilemedi.
2013’te bir Yüksek Mahkeme heyeti, Modi’nin soruşturulması için yeterli kanıt olmadığı kararını verdi.
Ancak karşıtları, Modi’yi suçlamaya devam etti.
Yıllar geçtikçe mahkemeler olaylara karışan onlarca kişiyi mahkum etti, ancak suçlanan bazı tanınmış isimler ya kefaletle serbest kaldı ya da temyizde aklandılar.
Bunlara eski Bakan ve Modi’nin danışmanı Maya Kodhani de dahildi. Bir mahkemede Kodhani “olayların elebaşı” diye tanımlanmıştı.
Şimdiyse, Bilkis Bano’nun hayatını mahveden saldırganlar serbest kaldı.
Bilkis Bano ile Mayıs 2017’de, Mumbai Yüksek Mahkemesi 11 mahkuma verilen ömür boyu hapis cezalarını onayladıktan birkaç gün sonra, başkent Delhi’deki bir güvenli evde tanışmıştım.
Gözyaşlarına hakim olmaya çalışarak, saldırının dehşetini anlatmıştı.
Trendeki yangının ertesi sabahı, o zaman 19 yaşında ve ikinci çocuğuna hamile olan Bano, üç yaşındaki kızıyla birlikte Godhra yakınlarındaki, Randhikpur adlı köyde yaşayan anne ve babasını ziyaret ediyordu.
“Mutfakta öğle yemeğini hazırlıyordum. Teyzem ve çocuklar koşarak geldi. Evlerinin ateşe verildiğini ve derhal köyü terk etmemiz gerektiğini söylediler. Üzerimizdeki kıyafetlerle evi terk ettik. Terliklerimizi bile giyemeden çıktık.”
Bilkis Bano, aralarında kızının, annesinin, hamile bir kuzeninin, onun küçük kardeşlerinin, yeğenlerinin ve iki yetişkin erkeğin bulunduğu 17 kişilik bir Müslüman grubun içindeydi.
Sonraki birkaç gün bir köyden diğerine gittiler ve camilere sığındılar. Hindu komşularının yardımlarıyla yaşadılar.
3 Mart sabahı, daha güvende olacaklarını düşündükleri yakındaki bir köye doğru giderken, bir grup erkek tarafından durduruldular:
“Bize sopalar ve kılıçlarla saldırdılar. Biri kucağımdan kızımı alıp, yere fırlattı, başına taşa vurdu.”
Saldırganlar, büyürken neredeyse her gün gördüğü köyden komşularıydı.
Bazıları kıyafetlerini yırtıp attı ve merhamet yakarışlarına karşın, tecavüz etti.
İki gün önce, hala kaçarken bir bebek dünyaya getiren kuzenine tecavüz edip, öldürdüler.
İki günlük bebeğin de canına kıydılar.
Bilkis Bano, bilincini kaybettiği ve saldırganlar öldü sanarak bıraktığı için hayatta kalabildi. Katliamdan kurtulan diğer iki kişi de yedi ve dört yaşındaki iki erkek çocuğuydu.
Bilkis Bano’nun adalet mücadelesi uzun ve kabus gibiydi. Polis ve bazı eyalet yetkililerinin gözünü korkutmaya çalıştığı belgelendi.
Kanıtlar yok edildi ve katliam kurbanları otopsi yapılmadan gömüldü. Bano’yu muayene eden doktorlar tecavüz edilmediğini söylediler ve ölüm tehditleri aldı.
İlk tutuklamalar 2004’te, Yüksek Mahkeme’nin soruşturmayı federal soruşturmacılara devretmesiyle yapılabildi.
Mahkeme ayrıca, Gujarat eyaletindeki mahkemelerin adaleti sağlayamayacağına hükmetti ve dava Mumbai’ye taşındı.
Adalet mücadelesi aileyi de olumsuz etkiledi. Neredeyse 10 kez taşınmak zorunda kaldılar.
Bano’nun eşi “Hala memleketimize gidemiyoruz, çünkü korkuyoruz. Polis ve eyalet yönetimi hep saldırganlara yardımcı oldu. Gujarat’a gidersek, yüzümüzü kapatıyoruz, asla adresimizi vermiyoruz” demişti.
Yargılama sırasında Bano’nun kendisi de dahil, birçok kişi ölüm cezası çağrısında bulundu.
Ancak Mumbai’deki Yüksek Mahkeme saldırganlara ömür boyu hapis cezası verdiğinde “intikam almakla ilgilenmediğini, sadece ne yaptıklarını anlamalarını istediğini” söyledi.
“Umarım bir gün işledikleri suçun ağırlığını, küçük çocukları nasıl öldürdüklerini, kadınlara nasıl tecavüz ettiklerini fark ederler” demişti.
Ancak, “yaşamlarının geri kalanını hapiste geçirmelerini istediğini” de ekledi.
Saldırganların serbest kalmasından sonra Indian Express gazetesine konuşan Bano’nun eşi Resul karısının “kahrolduğunu” söyledi:
“Bu kadar yıldır verdiğimiz mücadele bir anda bitti. Haberi sindirecek zaman bile bulamadık ve saldırganların çoktan evlerine gittiklerini biliyoruz”