Güncelleme Tarihi:
Yatağa beyin gerginliği içinde gitmeye ihtiyacım yok. Televizyonda Andre Rieu'nun şefliğinde Johann Straus Orkestrası ve Korosu'nun nefis konserini izledikten sonra masajdan çıkmış gibi rahatladığımı hissediyorum.
CNN'nin haber başlıklarını görmek için kanal değiştirirken karşıma bir NBA maçı çıkıyor. Ekran altını okuyorum, maç Boston Celtics ile Orlando Magic arasında. Magic, takma adıyla 'Hido'diye tanınan Hidayet Türkoğlu'nun takımı. Üç All-Star oyuncuya sahip Boston, NBA ligindeki 30 takımın tepesinde. Maçın bitimine 3 saniye var, Boston bir sayı ileride. Magic, time-out almış.
Bakışlarım ekrana kitlenmiş, heyecanım doruğunda, bekliyorum. Hakemin 'başla' düdüğü, Celtics 5'lisi Orlando'lulara yapışık, Magic gard'ı, boş adam arıyor, sağ köşede çift markaja alınan 'Hido'ya pas veriyor. Milli oyuncumuz beklemiyor bu pası. Tereddüt için zaman yok, aradan sıyrılırken dengesi bahifçe bozuluyor ve jump-shot'ını atıyor. Top yüksek kavisle basket çemberine girerken pota çevresinde yanan kırmızı ışıklar maçın sona erdiğini müjdeliyor. Üç puvanlık şut Magic'in iki sayıyla galibiyetini mühürlüyor. Orlando'lı oyuncular sevinç çığlıklarıyla Hido'nun üstüne kapanıyor.
Kamera aynı anda tribünlere dönüyor, Celtics taraftarları şaşkınlık içinde. Orta sıralarda 5-6 seyirci, ellerinde Türk bayrağı ayakta alkış tutuyorlar. Tüylerim diken diken, kalp atışlarım hızlanıyor, ayyıldızlı bayrağın görüntüsü bir kez daha benliğimde Türklük gururu dalga dalga yayılıyor.
Amerika'da Türklüğü yaşamak ayrı bir coşku
Yeni Dünya, bir kıta ülkesi. Yüzü aşkın ırk göçmenleri arasında sayımız fazla değil, 310 milyonluk ülkede. Amerika ile Türkiye arasında bir okyanus, iki düzine de devlet var. Eğitime gelen öğrencisinden yerleşik insanlarımıza Türk kökenlilerin miktarı 300 bin civarında. Lider ülkenin görkemli coğrafyasında Türkler dağınık, anavatanla ilişkileri fazlaca güçlü, yerine oturmuş düzeyde değil. Gene de eski topraklarına, örf, adet, geleneklerine bağlılıklarını yaşatmaya çalışıyorlar.
Türkler cemiyetleşmeye, örgütlenmeye de yatkın değiller.50 kadar cemiyet kısa adlarıyla Washington'da 'Asamble', New York'ta ' Federasyon' diye tanınan şemsiye kuruluşlar altındaki faaliyet gösteriyor. Oysa bir kaç yıldır mahkemelere uzanan iç çatışmalar toplumsal güçlenmeye zarar verdiği gibi Rum ve Ermeni lobilerinin düşmanca girişimleri yeterince önlenemiyor.
Şimdilerde yeni bir gelişme var Amerika'daki Türk'ler arasında. Son zamanlarda mantar gibi türeyen web sitelerinde Türkler bireysel çabalarıyla başta sözde Ermeni soykırımı olmak üzere anavatana yönelik karalama hareketlerine karşı kolektif cepheleşmenin yollarını arıyorlar.Bu sitelerde ABD Kongresi'ni soykırımı konusunda bilgilendirme mesajları gönderilmesi telkin ediliyor, milletvekili ve senatörlerle yemek davetleri düzenlendiğini açıklanarak, diğer bölgelerde benzeri davetlerin tekrarlanması isteniyor.
Bu girişimlerin iyi niyet taşıdığına şüphemiz yok ama gerçeklerin de gözardı edilmemesi lazım. Bir kısım Amerika'lı Türklerin '' Başkan seçimlerinde Hillary'yi mi, Obama'yı destekleyelim?' sorusunu e-posta ile yaydıktan sonra bir sürprizle karşılaştılar. Türkler Hillary'nin seçim kampanyası yemeklerinde yüklüce bağışta bulundular. Ama yazışmalarda Hillary Clinton'ın son dört yıldır kongre gündemine gelen soykırımı tasarısının ortak sunucusu olduğu su yüzüne çıktı. Ermeni davetlerinde yüklüce kampanya bağışı alan Hillary başkan seçildiği takdirde ''Soykırımı tanıyacağım.'' sözünü verdi. Barack Obama'da Clinton'dan farklı değil, açık-seçik ''Ermeni soykırımına inanıyorum.'' diyor. Yıldızı anide parlayan Obama daha da ileri gidiyor:'' Soykırımı tarihi bir gerçektir, seçilirsem Türk ve Azerilerin Ermenistan'ı ablukasını kaldıracağım, Ermenilerin güvenliğini sağlayıp Nagorno-Karabağ anlaşmazlığını çözeceğim.''
Seçilme şansı yüksek iki başkan adayının vaatlerini Türklere karşı ihanet saymamak lazım. Konu aritmetiğe dayanıyor. Amerika'da oy kullanma hakına sahip 1.5 milyon Ermeni seçmen var. Hillary ve Obama Ermeni oylarınıa sırt çevirip Türk tezini savunamaz. Savunmaya kalksa seçilemez.
Serinkanlılıkla durum muhakemesine, yeni stratejiler oluşturmaya ihtiyacımız var. Başkan adayları yerine Ermeni seçmen saısının az olduğu bölgelerdeki kongre üyeleriyle yakınlık kurma yolunu seçerek soruna tepeden değil tabandan yaklaşmalıyız. Herşeyden önce iç çatışmalara son verip toplumsal birleşmeyi sağlamalıyız.