Güncelleme Tarihi:
MERSİNLİ 36 yaşındaki Mustafa Karabaş, henüz 6 yaşındayken anne ve babası boşandı. Annelerinin maddi geliri olmadığı için o ve kardeşi, babalarının yanında kaldı. Ama çocuklarından vazgeçmeyen anneleri, ilkokula başladıklarında Mustafa ve kardeşini okuldan kaçırmaya başladı. Bu duruma tepki gösteren babaları da çocukları annelerinden kaçırdı. Karabaş o günleri, “Pinpon topu gibiydik. Babam bizi anneme kaptırmamak için bir daha okula göndermedi” diye anlattı.
3’üncü sınıftan terk olan Karabaş, 15 yaşına kadar bir daha okula dönmedi. Babasıyla Antalya’ya taşınmıştı ve onun yeri artık işyeri tezgâhlarıydı. Kuyumcu dükkânında çalıştığı bir gün duvarda patronunun üniversite diplomasını görünce, “Hayatımı iyileştirmem için okumam gerekiyor. Bu böyle sürmez. Diploma hayatıma çok şey katacaktır” diye düşündü.
ANNESİ SAYESİNDE
Ertesi gün dışardan okul bitirme sınavları hakkında bilgi edinmek üzere İl Eğitim Müdürlüğü’ne gitmek üzere evden çıkarken, kapıda 5 yıldır görmediği annesi ile karşılaştı. Anne, Mustafa ve küçük kardeşini yanına alabilmek için 30 yaşında üniversite sınavına girip kazandıktan sonra büyük bir şirkete işe girmiş ve maddi gücünü de kazanarak oğlunun karşına dikilivermişti.
Annesinin böyle bir günde karşına çıkması Mustafa’yı çok heyecanlandırdı. Annesinin de desteğiyle Mustafa, önce ilkokul, sonra ortaokulu dışarıdan girdiği sınavlarla bitirdi. Ege Üniversitesi Makine Mühendisliğini kazandı. Mustafa’nın hedefinde Amerika vardı. Ancak, hiç İngilizce bilmiyordu. Parası da yoktu. Buna rağmen karar vermesi ve ABD’ye gitmesi sadece 3 hafta sürdü. ABD’de İngilizceyi 8 ayda master yapacak seviyede öğrendi. Çok azimliydi. Lisan eğitimini tamamladıktan sonra ABD’nin en prestijli okullarından Pennsylvania State Üniversitesi’ne kabul edildi.
Makine, elektronik, yazılım ve kontrol mühendisliğine dayanan, çok kontrollü bir mühendislik dalı olan ‘mekatronik’ üzerine master yaparak elektro mekanik ürün geliştirme üzerine uzman oldu. Princeton’daki bir teknoloji firması onu hemen kaptı. İş kariyerine özel robotik kızak sistemleri ve taşınabilir otomasyon ürünleri geliştirme üzerine çalışarak başladı. Mustafa’nın kafasında tıbbi cihazlar üzerine çalışmak vardı. Ama bu sektöre girmek çok zordu. Hastaneler için MR cihazları geliştiren bir firmada 1 yıl çalıştıktan sonra ev aletleri firması “Black & Decker”ın araştırma ve geliştirme departmanında önümüzdeki 5-10 yılın ürünlerini tasarlarlayan 6 kişilik ekibe katıldı.
‘SÜREKLİ YATIRIM ŞART’
Karabaş, bir süre sonra ise ABD’nin prestijli okullarından Harvard Üniversitesi bünyesindeki Wyss Enstitüsü’nün 30 bilim insanından oluşan “İleri Teknoloji Ekibi”ne dahil oldu. Ve, serebral palsi hastaları ve yaşlıların hayatını kolaylaştıracak teknolojilere imza atmaya başladı.
Karabaş, Harvard’ın ekibine katılma hikâyesini ise şöyle anlatıyor: “O yıllarda Harvard bünyesinde yeni kurulan Wyss Enstitü’nün benim gibi elemanlar aradığını öğrendim, başvurdum. Bana felçli çocuklar için robotik bacak üzerine çalışacağım söylendi. Hemen işi kabul ettim. Hedeflerime ulaştım. Şimdi mutlu muyum? Hayır. Mutluluk bir yolculuk. Önemli olan bu yolculuğu sürdürebilmek. Şans diye bir şey yoktur. Şans fırsat geldiğinde ona hazır olmaktır. İşinize, ailenize sürekli yatırım yapmanız gerekiyor.”
3 DEV PROJEDE BAŞKAN
Wyss Enstitü’de bilimadamlarının buluşlarını endüstriye tasarlayan İleri Teknoloji Ekibi’nden Mustafa Karabaş, projelerini şöyle anlatıyor: DEV I-PAD “Serebral Palsi demen ve beynin bir bölgesindeki hasar nedeniyle ortaya çıkan kas kontrolü yetersizliği yaşayan çocukların ekstremite rehabilitasyonu için çok kapsamlı dokunmatik bir dev ekran. Sistem sayesinde çocuklar dokunmatik ekrandaki oyun senaryolarıyla interaktif bağlantı kuracak. Yoğun egzersizleri eğlenerek yapacak. Üretime geçildi.”
TİTREŞİMLİ TABAN
Dr. Karabaş’ın artık seri üretime geçilmeye başlanan projelerinden biri de ani bebek ölümlerini durdurmak ve yaşlılarda denge hissizliğinden kaynaklanan düşmeleri engellemek için geliştirilen titreşimli ayakkabı tabanı. Mustafa Karabaş, insan vücudunun 3 şekilde denge sağladığını, bunların göz, kulak ve ayak altından gelen dengeler olduğunu belirtiyor. Yaşlandıkça, göz ve kulaktan gelen hisleri giderek kaybettiğimizi söyleyerek, “Bu cihazla tabandan denge oranını yüzde 20 artırdık” diyor. Ürün yakında piyasaya sürülecek.
WYSS’TEKİ 3 DAHİ TÜRK
Wyss Enstitü’de Mustafa Karabaş’tan başka iki Türk daha bulunuyor. Hedefe odaklı ilaçlar üzerine çalışan Oktay Uzun’un yanısıra Wyss’in tüm labaratuarlarının direktörlüğünü de Fettah Koşar yürütüyor.