Güncelleme Tarihi:
Eğer insanlar önümüzdeki 10.000 yıl içinde bir iklim kıyametinde veya asteroit etkisinde yok olmazlarsa, şu anda olduğumuzdan daha ileri bir türe evrilecek miyiz? Sorusundan yola çıkan Bath Üniversitesi Paleontoloji ve Evrimsel Biyoloji Öğretim Üyesi Nicholas Longrich, The Conversation’a geleceğin insanlık için nasıl geleceğini anlatıyor…
“İnsanlık, 4 milyar yıllık evrimin beklenmedik bir sonucu” diyor Longrich.
Arkeyan Devri’nde kendini kopyalayan moleküllerden, Kambriyen dönemindeki gözsüz balıklardan, karanlıkta dinozorlardan kaçan memelilere ve sonra nihayet insana doğru evrilmişiz. Ama biz bu hikâyenin sonu değiliz. Evrim bizimle bitmeyecek ve hatta her zamankinden daha hızlı evrimleşiyor bile olabiliriz.
Geleceği tahmin etmek zor. Dünya muhtemelen hayal edemeyeceğimiz biçimde değişecek. Ama mantıklı tahminlerde bulunmak mümkün. Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, geçmişe bakmak ve geçmiş eğilimlerin ilerlemeye devam edeceğini varsaymak. Bu, geleceğimiz hakkında bazı şaşırtıcı bilgileri bize verebilir.
Muhtemelen daha uzun yaşayacağız, daha uzun ve daha hafif yapılı olacağız. Daha az agresif ve daha uyumlu olacağız ama daha küçük beyinlerimiz olacak. En azından bu olası bir gelecek ama neden olası olduğunu anlamak için daha derine inmek gerekir.
Bazı bilim insanları medeniyetin yükselişinin doğal seçilimi sonlandırdığını savunuyor. Geçmişte egemen olan yırtıcı hayvanlar, kıtlık, veba ve savaş gibi unsurların çoğunlukla ortadan kalktığı doğru.
NE OLURSA OLSUN EVRİM DURMUYOR
Açlık ve kıtlık; yüksek verimli mahsuller, gübreler ve aile planlaması ile büyük ölçüde sona erdi. Nükleer silahlara sahip modern ordulara rağmen ya da belki de onlar yüzünden şiddet ve savaş her zamankinden daha az yaygın. Karanlıkta bizi avlayan aslanlar, kurtlar ve kılıç dişli kedilerin de nesli tükenmekte veya çoktan tükendi. Milyonlarca insanı öldüren çiçek, kolera gibi salgın hastalıklar aşılar ve antibiyotikler ile normalleştirildi. Ama ne olursa olsun evrim durmadı.
Doğanın bizi öldürme olasılığı çok düşük olsa da yeni nesiller yetiştirmeye ihtiyacımız var. Bu nedenle de cinsel seçilim artık evrimimizde büyük bir rol oynuyor. Yarattığımız doğal olmayan çevre buzul çağından çok farklı baskılar üretiyor. Bu modern dünyaya acilen uyum sağlamalıyız.
Diyetlerimiz tahılları ve süt ürünlerini içerecek şekilde değiştikçe, nişasta ve sütü sindirmemize yardımcı olacak genler geliştirdik. Yoğun şehirler hastalığın yayılması için koşullar yarattığında, hastalığa karşı direnç için mutasyonlar da yayıldı ve nedense beynimiz küçüldü.
ERKEN ÜREMEYE İHTİYAÇ KALMADI
İnsanlar çok daha uzun süre yaşamak için evrimleşecekler. Uygarlıktan önce bile insanlar, düşük ölüm oranları ve uzun ömürleri benzersizdi. Mızrak ve yaylarla donanmış avcı-toplayıcılar, yırtıcılara karşı savunma yapabiliyor, yiyecek paylaşımı ile açlık önlenebiliyordu. Böylece, gecikmiş cinsel olgunluk ve 70 yıla kadar uzun ömürler geliştirdik.
Yine de 19. yüzyıla kadar çocuk ölümleri yüzde 50’nin üzerindeydi ve ortalama yaşam beklentisi sadece 35 yıldı. Son iki yüzyılda daha iyi beslenme, ilaç ve hijyen ile çoğu gelişmiş ülkede genç ölüm oranları yüzde 1’in altına düştü. Yaşam beklentisi dünya çapında 70 yıla, gelişmiş ülkelerde ise 80 yıla yükseldi.
Şimdi erken üremeye ihtiyaç neredeyse kalmadı. Gittikçe daha fazla insanın 100 hatta 110 yıla kadar yaşadığı göz önüne alınırsa, ortalama bir insan rutin olarak 100 yıl veya daha fazla yaşayana kadar genlerimizin evrimleşeceğini düşünmek için sebepler var.
Şu anki uzun ömür rekoru, 1997 yılında 122 yıl beş aylıkken vefat eden Fransız bir kadın olan Jeanne Calment'e ait.
Şu anki uzun ömür rekoru, 1997 yılında 122 yıl beş aylıkken vefat eden Fransız bir kadın olan Jeanne Calment'e ait.
İSKELETİMİZ HAFİFLEMEYE BAŞLADI
Hayvanlar genellikle zamanla daha büyük boyutlara ulaşırlar. İnsanlar da zamanla kısmen gelişmiş beslenme sayesinde boy kazanmaya devam etti. Ancak neden büyüdüğümüz belli değil. Büyümek zaman alır, bu nedenle daha uzun yaşamlar da büyümek için daha fazla zaman anlamına gelir. Bu nedenle ölüm oranlarının düşmesi daha uzun olmamıza neden olmuş olabilir.
Bugün dünyanın en uzun insanları, Hollanda liderliğinde Avrupa’da bulunuyor. Burada erkekler ortalama 183 cm, kadınlar ise 170. Bir gün çoğu insan o kadar uzun veya daha da uzun olabilir.
Boyumuz uzadıkça daha zarif olduk. Son 2 milyon yılda, kaba kuvvete daha az, alet ve silahlara daha çok güvendiğimiz için iskeletlerimiz de daha hafif olmaya başladı. Çiftçilik bizi yerleşmeye zorladıkça, hayatlarımız daha hareketsiz hale geldi. Bu yüzden de kemik yoğunluğumuz azaldı. Masaların, klavyelerin ve direksiyonların arkasında daha fazla zaman geçirdiğimiz için muhtemelen bunlar daha da devam edecek.
ELEKTRONİK ALETLER BİRÇOK İŞİN YÜKÜNÜ ÜSTLENİYOR
Atalarımız hayvan kesmek ve kazmak zorunda kaldı. Modern işler giderek insanlarla, kelimelerle ve kodlarla çalışmayı gerektiriyor ve bunlar kas gücü istemiyor. Çiftçiler, balıkçılar, oduncular gibi kas gücü isteyen iş yapanlar için bile traktör, hidrolik ve motorlu testere gibi makineler artık birçok işin yükünü üstleniyor. Fiziksel güç daha az gerekli hale geldikçe, kaslarımız küçülmeye devam edecek.
Çenelerimiz ve dişlerimiz de küçüldü. Erken dönem bitki yiyen canlıların lifli sebzeleri öğütmek için devasa azı dişleri ve çeneleri vardı. Yemek pişirmeye başladığımızda çeneler ve dişler küçüldü. Modern işlenmiş yiyecekler daha da az çiğnemeye ihtiyacı gerektirir, bu nedenle çeneler küçülmeye devam edecek ve muhtemelen yirmilik dişlerimizi kaybedeceğiz.
TEK TİP GÜZELLİK ANLAYIŞI HAKİM OLABİLİR
Dünyanın çeşitli bölgelerinde farklı seçici baskılar, görünüşümüzün farklı şekillerde gelişmesine neden oldu. Kabileler ayırt edici ten rengi, gözler, saç ve yüz özellikleri geliştirdiler. Uygarlığın yükselişi ve yeni teknolojilerle bu popülasyonlar yeniden birbirine bağlandı. Fetih savaşları, sömürgeleştirme ve ticaret gibi unsurlar nüfusları değiştirdi ve giderek melezleşiyoruz.
Cinsel seçilim, görünüşümüzün evrimini daha da hızlandıracak. Bundan sonra insanlar daha çekici olabilir, ancak görünüşte daha tekdüze olabilir. Küreselleşen medya aynı zamanda daha tep tip güzellik standartları oluşturarak tüm insanları tek bir ideale doğru itebilir. Bununla birlikte cinsiyet farklılıkları abartılabilir.
BEYNİMİZ BÜYÜMEYE DEVAM ETMEYEBİLİR
En belirgin insanı özelliğimiz olan beyin ve zihnimiz, belki de en çarpıcı biçimde gelişecek. Son 6 milyon yılda, insanların beyin büyüklüğü kabaca üç katına çıktı. Bu eğilimin devam etmesi kaçınılmaz görünebilir ancak muhtemelen devam etmeyecek.
Bunun yerine beynimiz küçülüyor. Avrupa’da beyin büyüklüğü 10 bin ila 20 bin yıl önce zirveye ulaştı. Sonra beyinler küçüldü. Modern insanların beyni, eski atalarımızdan hatta orta çağ insanlarından daha küçük.
Beyin, enerji açısından pahalıdır. Günlük kalorilerimizin yaklaşık yüzde 20’sini yakarlar. Sık sık kıtlığın yaşandığı toplumlarda büyük bir beyin, büyük bir sorumluluk olabilir. Belki de avcı-toplayıcı yaşam, çiftçilikten daha zorlayıcıydı. Medeniyette, aslanları ve antiloplarla mücadele etmenize veya uçsuz bucaksız alanlardaki her meyve ağacını ve sulama tekniğini öğrenmemize gerek yok. Yay ve mızrak yapmak ve kullanmak aynı zamanda ince motor kontrolü, koordinasyon, hayvanları ve yörüngeleri takip etme yeteneği gerektirir. Belki de beynimizin bu şeyler için kullanılan kısımları avlanmayı bıraktığımızda küçüldü.
Modern insanlar geniş sosyal ağların bir parçası olarak iş bölümü içinde çalışıp, daha özel roller üstlenirler. Bir işte uzmanlaşır, geri kalan her şey için başkalarına güveniriz.
Değişen sosyal kalıplar aynı zaman da kişilikleri de etkileyebilir. Önceden insanlar büyük topluluklar halinde yaşardı. Ama bugünün dünyasında insanlar kalabalık şehirlerde çok daha az kişiyle hayatlarını sürdürüyor. Geçmişte ilişkiler çoğu zaman ömür boyu sürerdi. Şimdi, sık sık iş için hareket eden ve bu süreçte, çoğu geçici ve giderek sanal olan binlerce ilişki oluşturuyoruz. Bu dünya bizi daha dışa dönük, açık ve hoşgörülü olmaya zorluyor. Ancak herkes psikolojik olarak bu varoluşa iyi uyum sağlamıyor. Belki de bu nedenle çok fazla insan yalnızlık, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlar yaşıyor.
GELECEĞİMİZ TEKNOLOJİNİN ELLERİNDE
Gelecek, geçmişten çok daha farklı olabilir, çünkü evrimin kendisi de gelişti. En uç olasılıklardan biri, türümüzün evrimini aktif olarak kontrol ettiğimiz yönlendirilmiş evrim. Görünüşünü ve kişiliğini beğendiğimiz kişileri eş olarak seçiyoruz. Binlerce yıl boyunca avcı-toplayıcılar kızlarını en iyi avcılarla evlendiriyorlardı. Şimdi bile bazı geleneklerde çocukları için uygun eş adaylarını seçmek adına ailelerin onayı alınıyor. Başka bir deyişle kendi çocuklarımızın da evrimini yönlendiriyoruz.
Ve tüm bunları zamanla genlerimizin üzerinde daha fazla kontrolle yapacağız. İnsan embriyosunun DNA’sının doğrudan düzenlenmesinin mümkün olduğu Çinli genom bilimci He Jiankui tarafından kanıtlandı. Ahlaki olarak kötü görünen bu deney, çocukları da tıbbi deneklere döndürüyor.
Bir genom bilimcisi olan He Jiankui, dünyanın ilk genetiği değiştirilmiş insanları yarattığını iddia ettiği için dünyayı şok etti. Düzenlenmiş genomlara sahip ikiz kızlarının doğumlarını duyurmasından sonra "yasadışı tıbbi uygulama" nedeniyle üç yıl hapis cezasına çarptırıldı. Katıldığı bir konferansta ise HIV enfeksiyonuna direnmek için DNA'larını yeniden yazdığını ve üçüncü bir çocuğun yolda olduğunu söyledi.
Bir genom bilimcisi olan He Jiankui, dünyanın ilk genetiği değiştirilmiş insanları yarattığını iddia ettiği için dünyayı şok etti. Düzenlenmiş genomlara sahip ikiz kızlarının doğumlarını duyurmasından sonra "yasadışı tıbbi uygulama" nedeniyle üç yıl hapis cezasına çarptırıldı. Katıldığı bir konferansta ise HIV enfeksiyonuna direnmek için DNA'larını yeniden yazdığını ve üçüncü bir çocuğun yolda olduğunu söyledi.
Yine de bu tür teknolojilerin güvenli olduğu kanıtlanırsa, çocuklara mümkün olan en iyi genleri vermek için tüm ebeveynler istekli olacak. Bunlar karanlık bir bilim kurgu filminden alıntı gibi gelse de zaten üzerinde çalışılıyor. Bunun nereye varacağını bilmek zor ama geleceğimizi teknolojiye kısmen bırakacağız.
İnsan evrimi tartışmaları her zaman geriye dönüktür. Ancak teknoloji ve kültür hızlı bir değişime girerken, genlerimiz de bunu yakalayacak. Muhtemelen evrimin en ilginç kısmı dinozorlar ve Neandertaller olmaktan çıkıp, geleceğimiz olacak.