Güncelleme Tarihi:
Yıllar içinde anlamını oldukça yitiren güzellik yarışmalarına, Miss Peru’nun ardından yeni bir soluk geldi.
Kadınları metalaştırdığı, güzelliği yarışmaya katılanlarla sınırladığı ve “Elinizde sihirli bir değnek olsa ne yapardınız?” gibi sıkıcı sorularıyla eleştirilen güzellik yarışmaları, Miss Peru ile birlikte kadın haklarının konuşulduğu bir platforma dönüştü.
2018 Miss Peru’nun kazananı Romina Lozano, “Ben Callaomy bölgesini temsil ediyorum ve benim ölçülerime göre, 2014 yılından bu yana 3 bin 114 kadın, insan kaçakçılığına kurban gitti” dedi.
Yarışmacılardan Camila Canicoba ise, “Lima’yı temsil ediyorum. Benim ölçülerime göre, son dokuz yılda şehrimde 2 bin 202 kadın, erkekler tarafından öldürüldü” şeklinde konuştu. Belgica Guerra da, “Benim ölçülerime göre ailesinden şiddet gören üniversite öğrencisi kadınların oranı yüzde 65” ifadelerini kullandı.
Bu konuşmalar, yarışmanın sadece bir bölümüne özel bir şey değildi. Zira, Miss Peru 2018, ülkede kadına karşı şiddete adandı. Cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet konularının masaya yatırıldığı etkinlik, 1987 yılında Peru’nun güzellik kraliçesi seçilen Jessica Newton tarafından düzenlendi.
Yarışmanın ardından Buzzfeed News’a konuşan Jessica Newton, “(Kadına karşı şiddeti) kınamayan ve bunu durdurmak adına bir şey yapmayan herkes suça ortaktır” dedi. Newton giyim ve cinsel saldırganlık arasında bağlantı kuran argümanları da eleştirerek, “Kadınlar isterlerse çıplak, çırılçıplak dışarı çıkabilir. Kişisel kararıdır. Ben ister mayoyla ister bir gece elbisesi giyip dışarı çıkabilirim, her iki durumda da saygınlığımdan bir şey kaybetmiş olmam” diye konuştu.
Yarışma sürerken, şiddete maruz kalan kadınlara dair gazete kupürleri barkovizyonda gösterildi. Son bölümde ise katılımcılar, kadın cinayetlerine karşı en iyi ne şekilde mücadele edeceklerini tartıştı.