Güncelleme Tarihi:
Gül, Atina'da yayımlanan Kathimerini gazetesine verdiği demeçte, kuzey Irak konusu, Türkiye'nin AB perspektifi, Türk-Yunan ilişkileri, Kıbrıs sorunu ve Türkiye'deki genel seçimlere değindi.
Terör örgütü PKK'ya karşı mücadelenin hükümetin en başta gelen önceliği olduğunu ifade eden Gül, "Türkiye'nin bu konuda yakın işbirliği içerisinde bulunduğu müttefik ülke ABD'den ve Irak merkezi hükümetinden de beklentileribulunduğunu" belirtti.
Gül, ABD'nin Irak'a müdahalesinden sonra, aralarında Başkan George Bush'un da bulunduğu Amerikan hükümetinin üst düzey yetkililerinin PKK'nın teröristfaaliyetlerinin sona erdirilmesi için her türlü desteği verme konusundakiniyetlerini ifade ettiklerini belirterek, şunları söyledi:
"Bu yaklaşım, PKK'ya karşı mücadele konusunda Türk halkında beklentilerdoğurdu. Bu nedenle ABD ile ikili bir müzakere mekanizması oluşturduk. Bunarağmen, PKK'nın kuzey Irak'taki kampların dışına yayılan eylemlerine karşıbelirli adımların atıldığını görmedik. Bu konuda hem ABD'den hem de Irakmerkezi hükümetinden kararlı eylem görmek istiyoruz. Bu da inanıyorum ki,11 Eylül'den sonra alınan BM Güvenlik Konseyi'nin ilgili kararlarınınkapsamı içinde bulunmaktadır. Uluslararası toplumun üyeleri olarak, dini,milliyeti, hedefi ve inançları ne olursa olsun teröre karşı savaşmakhepimizin görevidir."
Gül, gazetenin "Türkiye'nin, PKK ile mücadele kapsamında kuzey Irak'amüdahale edip etmeyeceğine" ilişkin sorusuna, "Hükümetin kuzey Irak'tan gelenterör tehdidini ortadan kaldırmak için gerekli her türlü önlemi almaktakararlı olduğu" yanıtını verdi.
Terör örgütü PKK'nın çeşitli takma isimler altında son iki ay içerisindesaldırılarını artırdığına dikkati çeken Gül, şunları kaydetti:
"Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasını ve siyasi birliğinin güvence altına alınmasını istikrarlı olarak destekliyor. Aynı ilkeleri, hem Irak'a komşu diğer ülkeler hem de uluslararası toplum BM kararları aracılığıyla benimsemiş bulunmaktadırlar. Ancak teröristler Türkiye-Irak sınırından ülkeye girerek, masum insanlara ve güvenlik güçlerimize saldırıyor. Mayın yerleştirerek, Irak'ta gördüğümüz gibi uzaktan kumandalı patlayıcıları ateşliyorlar. Dünyadaki her ülkenin olduğu gibi bizim de halkımızı ve ülkemizi terörden ve teröristlerden korumak en temel sorumluluğumuz ve tartışılmaz hakkımızdır."
AB PERSPEKTİFİ
Türkiye'nin AB üyeliği konusuna da değinen Dışişleri Bakanı Gül, "Bazı üyeülkelerin Türkiye'nin üyeliği konusunu yanlış algıladıklarını" söyledi.
Bu konudaki endişelerin kaynağında bu ülkelerin siyasi elitini oluşturankesimlerinin sorumluluğu bulunduğunu belirten Gül, "Dünyanın dini ve kültürel sınırlarla bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu ve aşırılığın bir felakete dönüştüğü bir çağda Türkiye'nin rolü ve ılımlı kimliğinin AB'nin göz ardı etmemesi gereken önemli değerler olduğunu" kaydetti. Avrupa vatandaşlarının, genişlemenin aynı zamanda Avrupa ekonomisinigüçlendiren önemli bir faktör olduğunu öğrenmeleri gerektiğini ifade edenGül, "Avrupalı siyasetçilerin, Türkiye'nin, Avrupa'nın günün birindeuluslararası rol üstlenip üstlenemeyeceği ve uluslararası alandasorumluluklar alarak, sürekli kalkınma temelinde barışçı bir dünyaoluşmasına katkıda bulunup bulunamayacağı şeklindeki temel sorunun, gerçekanlamda sınama alanı olduğunu tekrar tekrar izah etmeleri gerekir" dedi.
Gül, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı NicolasSarkozy'nin Türkiye'nin tam üyeliğine karşı tavırlarına ilişkin soruyaise "Türkiye'nin, üyelik konusunda müzakere aşamasında bulunan bir ülkeolduğunu ve müzakerelerin başlatılma kararının, aralarında Fransa ile Almanya'nın da bulunduğu üye ülkelerin tümü tarafından oy birliği ile alındığını" hatırlatarak yanıt verdi.
TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ
Türk-Yunan ilişkileri alanında "Türkiye'nin iki ülke arasında son zamandaoluşan olumlu atmosferi desteklemekte kararlı olduğunu" söyleyen Gül,Türkiye'nin Yunanistan'dan, AB perspektifine açık destek vermesini beklediğini ve bu anlamda Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni'nin Türkiye'nin tam üye olması gerektiği yönündeki açıklamalarını memnuniyetle karşıladığını vurguladı.
"Türkiye ile Yunanistan'ın Ege'de milli egemenlikleri ve güvenlikleriyleilgili yaşamsal çıkarları ve endişeleri bulunduğuna" dikkati çeken Gül, iki ülke arasında yapıcı bir atmosfer oluşturulmasında iyi komşulukilişkileri temelinde karşılıklı anlayış ve tarafların hassasiyetlerinesaygının önemli unsurlar olduğunu kaydetti.
Türkiye ile Yunanistan'ın, 1997 yılında imzaladıkları Madrid Sözleşmesiylearalarındaki anlaşmazlıkları muvaffakıyet temelinde barışçı yollarla çözmekonusunda yükümlülük üstlendiklerini belirten Gül, şunları söyledi:
"Türkiye ile Yunanistan'ın yakınlaşma ve diyalog döneminde kaydettikleri vebugünkü ilişkilere hakim olan ilerleme bizleri sevindiriyor. Karşılıklısaygı ve güvene dayalı dost ilişkilerin sadece iki ülke için değil, aynızamanda Güneydoğu Avrupa bölgesindeki barış, güvenlik ve istikrarıngüçlendirilmesi açısından da yaşamsal önem taşıdığının bilincindeyiz." Türk ve Yunan siyasetçileri arasında gelişen kişisel ilişkilerin ikiülke ilişkilerine katkı sağladığını belirten Gül, Yunanlı muadili Bakoyanniile aralarındaki ilişkinin de bu çerçevede olduğunu ifade etti.
İSTANBUL FENER RUM PATRİKHANESİ
Gül, İstanbul Fener Rum Patriği'nin "ekümenik" olarak tanımlanmasıylailgili soru üzerine, "Türkiye'nin bu konudaki tavrının Lozan Antlaşmasıçerçevesinde olduğunu" söyledi.
Patrik'in Türkiye'de kalmasına, İstanbul'daki Ortodoks Türk vatandaşlarınadini ve ruhani hizmet vermesi için izin verildiğini belirten Gül, "Diğer biranlamda, Fener Rum Ortodoks Patriği'ne 'ekümenik' sıfatı verilmesi LozanAntlaşması'na aykırıdır. Ayrıca, Patrik dini faaliyetlerini hiçbir engellekarşılaşmadan özgürce sürdürmektedir" dedi.
Gül, Heybeliada Ruhban Okuluyla ilgili soru üzerine de hükümetin buokulun yeniden faaliyete geçirilmesine yönelik çalışmalarda bulunduğunubildirdi.
Heybeliada Ruhban Okulunun faaliyetlerinin 1971 yılında AnayasaMahkemesi'nin tüm yüksek okulları kapsayan bir kararı çerçevesindedurdurulduğunu ve bu uygulamanın sadece bu okula karşı yapılan bir uygulamaolmadığını belirten Gül, şöyle konuştu:
"Ayrıca, bu okul, pratikte, 1984 yılına kadar çalışmalarını sürdürmüş ve Patrikhanenin öğrenci yokluğu nedeniyle aldığı kararla faaliyetlerini durdurmuştur. Anayasamız sınırları ve laik eğitim sistemi çerçevesinde ruhban okulunun yeniden faaliyete geçirilmesini güvence altına alabilmek için, bu konudaki yasal engelleri aşmanın yollarını arıyoruz. Türkiye, hangi din ya da etnik kökene ait olursa olsun, tüm vatandaşlarına demokratik kurallar çerçevesinde her türlü hak ve özgürlükleri sunmakta kararlıdır."
KIBRIS
Kıbrıs konusuna değinen Gül, Türkiye'nin ve Kıbrıslı Türklerin BMçerçevesinde kesin bir çözüme varılması çabalarını her zaman desteklediğini,ancak Rum tarafının bu konuda uzlaşmaz bir tavır içerisinde olduğunu söyledi.
BM'nin 2004 yılındaki çözüm planını reddeden Rumların, bu konuda Türkiye'den tek yanlı taviz koparmak için, sorunun merkezini BM'den AB'ye kaydırma gayreti içerisinde bulunduklarını belirten Gül, "Bizim arzumuz, Akdeniz'de, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'ta oluşacak yeni ortak devlet ile bir istikrar ekseni oluşturmaktır. Ancak bu uzlaşmaz politikanın sürdürülmesi durumunda korkarım iyimserliğe yer kalmayacak" dedi.
GENEL SEÇİM
Gazetenin, Türkiye'deki genel seçimle ilgili sorularını dayanıtlayan Gül, "AKP hükümetinin son dört yıl içerisinde birçokbaşarıya imza attığını ve bu durumun önümüzdeki seçimlerde Türk halkıtarafından takdir edilerek sandığa yansıyacağına inandığını" söyledi. Türkiye'nin son 4 yılda yüzde 35 oranında büyüdüğünü, dış ticaret, turizmgeliri ve yabancı yatırımlarda büyük artış olduğunu belirten Gül, şöylekonuştu:
"Ekonomik alanda olduğu kadar siyasi alanda da birçok reformgerçekleştirdik. Hukuki düzenin Kopenhag siyasi kriterleriyle uyumunusağladık. Reform sürecini sürdürmekte kararlıyız. Tüm bu reformlar,kentlerde olduğu kadar kırsal kesimdeki insanlarımızın da günlük yaşamınıolumlu yönde etkiledi. Türk halkının tüm bunları takdir edeceğine veönümüzdeki genel seçimlerde bir dönem daha iktidara gelmemize onayvereceğine eminim." Gül, cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili soruyu da "Ne olduysa oldu.Artık ileriye bakmalıyız. Türkiye çok dinamik bir ülkedir. Demokrasi süratlegelişiyor. Türkiye kalkınıp geliştikçe bu sorunları da aşacağız. Hedefimiz,güçlü bir demokrasi, bir hukuk devleti, açık vermeyen serbest pazarekonomisi, güçlü ve çağdaş bir ordu" diye konuştu.