SSCB'nin çöküşüyle birlikte 1991 yılında bağımsızlığını kazanan Gürcistan'da Batı tipi demokrasi ve pazar ekonomisine geçiş amacıyla bugüne kadar çeşitli reform ve düzenlemeler yapıldı. İlk çalışmalarda belli oranda başarılı olunduysa da işsizlik, hayat pahalılığı, toplumsal huzursuzluk ve benzeri sorunlar geçiş döneminde ülkenin liderliğini üstlenen Eduard Şevarnadze için önde gelen sorunlar oldu.
Eski SSCB Dışişleri Bakanı olan, 1992-2003 arasında Gürcistan'ı yöneten Şevarnadze, bu dönemde ABD'de avukatlık yapmakta olan Mihail Saakaşvili'nin de aralarında bulunduğu Gürcü asıllı "yetişmiş" insanları "ana vatana hizmete" çağırdı.
İlk yıllarda Şevarnadze'nin yakınında yer alan Saakaşvili, genel gidişattan rahatsız olunca yollarını ayırdı. Fiilen cumhurbaşkanından sonra ikinci güçlü koltuk olarak görülen, vali ve belediye başkanlığı yetki ve sorumluluklarına sahip bir makam olan Tiflis Şehir Konseyi Başkanlığı görevinde de bulunan Saakaşvili, Birleşik Ulusal Hareket Partisi'ni kurdu.
Saakaşvili, muhalefetin kazandığı ilan edilen, 2003'deki genel seçimlerin sonuçlarına diğer muhaliflerle birlikte itiraz etti. Muhalefetin öncülük ettiği gösteriler giderek şiddetini artırırken, Saakaşvili'nin göstericilerle parlamento binasına girmesi, Şevardnadze'nin ise korumaları tarafından apar topar binadan uzaklaştırılması dünya medyasında geniş yer aldı.
"Gül Devrimi" olarak adlandırılan 23 Kasım 2003 tarihli bu halk hareketi sonucunda yeni bir yönetim oluşturuldu, Saakaşvili de 4 Ocak 2004 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı.
Saakaşvili, öncelikle istikrarın sağlanması için ciddi çalışmalar başlattı. İç kargaşaları sona erdirmeyi başaran Saakaşvili, gerek kamu yönetiminde, gerekse kabinede genç kadrolarla çalışmaya özen gösterdi ve yolsuzlukla mücadele etti.
Önemli bir reform hareketi başlatan Saakaşvili ile aynı safta yer alan muhalefet grupları, bir süre sonra "beklentilerin karşılanmadığı" gerekçesiyle karşı cephe almaya başlarken, kabine üyeleri ve başbakanın sıkça değiştirilmesi gerek ülke içinde, gerekse uluslararası çevrelerde eleştirildi.
İktidara geldiği günden beri NATO'ya girme isteğini açıkça dile getiren Saakaşvili, AB ve özellikle ABD ile ilişkilerini geliştirme yönünde çaba sarf ederken, Rusya'yı karşısına almış oldu. Gürcistan'ın 2008 yılının Ağustos ayında tek yanlı bağımsızlığını ilan eden Güney Osetya'ya başlattığı operasyona Rusya'nın müdahalesi üzerine iki ülke arasında kısa süreli bir savaş yaşandı. Rusya, savaşın ardından Abhazya ve Güney Osetya'nın bağımsızlıklarını tanıdı. Rusya ile ilişkilerin büyük ölçüde kesilmesi Gürcistan ekonomisine ciddi zarar verirken, bazı yabancı şirketler, kurum ve kuruluşlar da bu ülkedeki faaliyetlerine son verdi.
Rusya ile savaşın yanı sıra Abhazya ve Güney Osetya'nın "kaybedilmesinin" faturasını Devlet Başkanına çıkarmaya çalışan muhalefet, 2008'in Ocak ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci kez kazanan Saakaşvili'nin bir an önce görevi bırakması ve erken seçime gidilmesi için sokaklara döküldüyse de başarılı olamadı.
YABANCI YATIRIMLAR
Siyasi gözlemciler, Saakaşvili yönetimindeki Gürcistan'da gasp, hırsızlık ve mafya faaliyetlerinin azaldığına işaret ederken, lüks konut inşaatları, alışveriş merkezleri ve restoranların açılmasını ülkenin özellikle son yedi yıl içinde hızla geliştiğinin göstergesi olarak kabul ediliyor.
Gürcistan'a yabancı yatırımlar 1996 yılında çıkarılan Yatırımların Teşviki ve Korunması Kanunu ile güvence altına alındı. Hükümet bu kanunla ülkeye yabancı yatırımcıları çekmeye çalışsa da 1995 ile 2002 yılları arasında yatırımlar istenen düzeye ulaşmadı. Saakaşvili, birçok alanda reformun yanı sıra yabancı sermayeyi çekmek amacıyla ciddi çalışmalar başlattı.
Ekonomiyi canlandırmak, yabancı yatırımcıların güvenini kazanmak ve yabancı sermaye akışını sağlamak için vergi mevzuatı basitleştirildi ve bazı vergiler kaldırıldı. Kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak da çaba sarf edilirken, vergi sisteminin tamamen yenilenmesi ve rüşvetin büyük ölçüde azaltılması ülkeyi yabancı yatırımlar açısından cazip hale getirdi.
Yabancı sermaye akışı özellikle 2004 yılında hızlanırken, birçok Türk şirketi de inşaat, turizm, tekstil, mobilya, lokantacılık, nakliye ve gıda gibi sektörlerde faaliyete başladı.
Gürcistan İstatistik Komitesinin verilerine göre, 2004 yılında doğrudan yabancı sermaye miktarı 500 milyon
dolar civarındayken, 2007 yılında bu rakam 2 milyar doları aştı. Bununla birlikte Rusya ile yaşanan savaş nedeniyle 2008 yılında yabancı yatırımlar bir buçuk milyar dolara geriledi.
Komitenin verileri, 2004 yılından bu yana ülkeye 6,8 milyar doların üzerinde yatırım yapıldığını gösteriyor. Bu miktarın yaklaşık 600 milyon dolarını Türk girişimciler getirdi. Gürcistan'a, asrın projeleri olarak nitelendirilen Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz hatları gibi projeler kapsamında giren yatırımlar da ekonomiyi olumlu yönde etkiledi.
GÜRCİSTAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Gürcistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri Türkiye olurken, ikili siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler ilk yıllardan itibaren hızla gelişmeye başladı.
İki ülke hükümetlerinin ilişkileri ileriye götürme niyetleri doğrultusunda 2007 yılında Serbest Ticaret ve Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi gibi anlaşmalar imzalandı. Aynı tarihlerde Kars-Tiflis demiryolu inşaatının da temeli atıldı.
Türkiye'nin ilişkilerin daha da geliştirilmesi yönündeki çabaları, özellikle 2007-2008 döneminde siyasi ve ekonomik açıdan kritik bir süreçten geçen Gürcistan'a verilen desteğin göstergesi oldu.
Rakamlar açısından ise 1992'de iki ülke arasında 17,9 milyon dolar olan ticaret hacmi hızla artarak, 2008 yılında bir milyar 200 milyon doların üzerine çıktı.
İki ülke arasında enerji alanında işbirliği stratejik bir nitelik aldı. İki ülke Sarp sınır kapısının modernizasyon çalışmalarını da tamamladı. Batum havaalanının ortak kullanımı, ikili ekonomik ilişkilere daha da hız kazandıracaktı. Konuya ilişkin olarak 2005'te başlatılan müzakereler, 2006'da Batum havaalanının ortak kullanımına ilişkin bir anlaşmanın imzalanmasıyla sonuçlandı.
Türkiye'nin Tiflis Büyükelçiliği kaynaklarından alınan bilgiye göre, Gürcistan'da bir milyon doların üzerinde yatırım yapan Türk şirketlerinin sayısı 20'yi aşıyor. Ülkede faaliyet gösteren Türk firmaları arasında Vestel, Beko, Şişecam, Turkcell, Borusan, Petrol Ofisi, Efes Pilsen, Taç, Casper, TAV, Nurol ve THY gibi çeşitli alanlarda ticari kuruluşlar yer alıyor.
Gürcistan ile askeri ilişkiler de 1996 yılında imzalanan askeri işbirliği anlaşması doğrultusunda hızla gelişiyor. Türkiye, imzalanan anlaşmalarla 1998 yılında başlattığı lojistik yardımlarını sürdürüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri halen Gürcistan Savunma Bakanlığı birlikleri ve İçişleri Bakanlığı sınır polisinin ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı oluyor. Gürcistan ile Türkiye arasında imzalanan askeri işbirliği anlaşması doğrultusunda Türkiye'nin askeri yardımlarının tutarı 50 milyon dolara ulaştı.
Komşusu Gürcistan'a her alanda destek veren Türkiye, tek yanlı bağımsızlığını ilan eden Abhazya ve Güney Osetya'yı tanımadığını, Gürcistan'ın toprak bütünlüğü ve egemenliğine destek verdiğini her fırsatta dile getiriyor.