Güncelleme Tarihi:
ABD'nin yeniden seçilen Donald Trump daha yemin etmeden dış politikasını belli etti. Daha önceki başkanlığı sırasında da sık sık dile getirdiği Grönland meselesini yeniden açan Trump, 20 Ocak'taki yemin töreninden önce sık sık bu konuyu gündeme taşımaya devam ediyor. Donald Trump, Panama Kanalı ve Grönland'ın ABD tarafından kontrol edilmesinin Amerikan ulusal güvenliği açısından hayati önem taşıdığını söyledi. Grönland'ı satın alma seçeneğini sık sık dile getiren ABD Başkanı bu iki bölgenin kontrolünü ele geçirmek için askeri güç kullanma seçeneğine de açık kapı bıraktı. Hatta geçtiğimiz günlerde Trump'ın oğlu Donald Trump Jr.'ın Grönland'ı ziyaret etmesi de ABD Başkanı'nın bu konuda ne kadar ciddi olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Peki Grönland ABD için neden bu kadar önemli?
GRÖNLAND DANİMARKA'NIN PARÇASI
Öncelikle Grönland'ın tarihinden bahsetmek gerek. Her ne kadar Kuzey Amerika kıtasının kuzeyinde olsa da dünyanın en büyük adası olan Grönland, tarihi ve kültürel yapısı nedeniyle Avrupa'nın bir parçası olarak görülüyor. 2 milyon 166 bin kilometrekare büyüklüğe sahip kutup bölgesine yakın toprak parçası neredeyse üç Türkiye büyüklüğünde. Adanın büyük kısmı 4 kilometreyi bulan kalın bir buz tabakası ile kaplı. Bu yüzden nüfus oldukça seyrek.
Yerel halk İnuitlerin yaşadığı ada 982'de Norveçli 'Kızıl Erik' tarafından keşfedilince Avrupa'dan gelen Vikingler adaya yerleşmeye başladı. Norveç'in Danimarka Krallığı yönetimine girmesi ile ada da Danimarka Krallığı'nın bir parçası oldu. Hatta Norveç 1800'lerin başında Danimarka'dan ayrıldığında bile ada Danimarka yönetiminde kaldı. 1979 yılında özerklik kazanan Grönland, hala siyasi olarak Danimarka'nın bir parçası konumunda.
ABD Başkanı Donald Trump
NAZİ TEHLİKESİNE KARŞI ABD İŞGALİ VE SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ
1941'de Danimarka Nazi Almanyası tarafından işgal edildi. ABD Almanya'nın bu adayı ele geçirerek ABD'ye saldırma planı olduğunu düşünüyordu. Zira Almanya 'bilimsel' gerekçeleri bahane ederek bölgeye birkaç ufak üs kurmuştu. Grönland'ın ABD'ye yakınlığı ABD'nin güvenliğini tehlikeye düşürüyordu. Bunun sonucu da ABD Grönland'ı işgal ettiğini duyurdu.
Burada Thule hava üssünü kuran ABD 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesi ile adayı Danimarka'ya iade etti. Ancak Thule üssünü hiçbir zaman kapatmadı. Aksine bu sefer artan Sovyet tehlikesi yüzünden soğuk savaş döneminde üssü genişletti ve buradaki askeri ve casusluk faaliyetlerini yoğun bir şekilde artırdı.
ÇİN'E KARŞI KRİTİK NOKTA
Günümüzde ise ABD'nin Rusya ile yaşadığı siyasi ve ticari gerginlikler ile ortaya çıkan Çin tehlikesi adanın ABD güvenliği için ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Grönland'ın ABD'ye açık saldırı noktası olmasının yanı sıra ada son 15 yılda önem kazanan 'Kuzey Buz Denizi Ticaret Yolu' için de oldukça önemli.
ABD güvenliğini çevresinde bulunan okyanuslara devasa donanması ile hakim olarak sağlıyor. Askeri ve ticari rakibi Çin'i ise ABD, hayati önem taşıyan Güney Çin Denizi ve Malakka Boğazı gibi ticaret yolları üzerinde hakimiyet sağlayarak kontrol altına tutmaya çalışıyor. Bu bölgelerdeki Japonya, Tayvan, Güney Kore, Filipinler, Malezya, Singapur, Endonezya ve Avustralya gibi ülkeler ABD'nin müttefiki konumunda ya da bu ülke yakın ilişkiler içerisinde. Hatta ABD, bir dönem savaş halinde olduğu Vietnam ile bile eski başkan Obama döneminde anlaşmalar imzalayarak ilişkilerini geliştirmeye başladı. ABD'nin Japonya ve Avustralya'da da üsleri bulunuyor. Zaman zaman da ABD bu bölgelere deniz gücü göndermekte.
Grönland'da bulunan ABD'ye ait Thule Hava Üssü
KUZEY BUZ DENİZİ TİCARET YOLUNU KONTROL ETMENİN ÖNEMİ
Çin'in Avrupa ile ticareti konumundaki kilit su yolu Akdeniz'den Süveyş kanalı ile Hint Okyanusu'na açılan su yolu. Örneğin Roterdam limanından Şanghay'a giden bir gemi bu yol üzerinde ortalama 10 bin deniz mili kat ediyor. Bu yol Yemen'deki Husilerin gemilere saldırısı nedeni ile bir süredir tam anlamıyla kullanılamıyor. Ticaret gemileri Afrika kıtasının dolaşıldığı 13 bin deniz mili uzunluğunda daha uzun rotayı kullanıyorlar. Ancak küresel ısınma nedeniyle Kuzey Buz Denizi'ndeki kalıcı buzulların erimeye başlaması yeni bir ticaret yolu doğurdu.
2010'dan itibaren Çin gemileri ise bu rotayı kullanmaya başladı. Bu rotanın iki özelliği var. Birincisi gemiler için bu rota Süveyş kanalı rotasından bile oldukça kısa. İkincisi ise bu rota ABD denetiminde olmayan bir bölgeden yani Rusya kıyılarından geçiyor. Özellikle Ukrayna Savaşı sonrası iplerin koptuğu Rusya'nın bu yolu kontrol etmesi ve en büyük ticari rakip Çin'in bu yolu kullanmaya başlaması ABD'nin uykularını kaçırıyor. Tüm ticaret yollarını kontrol etmek isteyen ABD ise en azından Grönland'ı topraklarına katarak Avrupa'ya bu bölgeden gelen ticaret gemilerini denetlemek istiyor.
'ŞİMDİLİK KULLANIŞLI DEĞİL'
Norveç Gemi Sahipleri Birliği Acil Durum Birimi Direktörü Audun Halvorsen ise kutupların sert hava koşulları ve yüzen buz dağlarının yarattığı tehlikeler nedeniyle rotanın sanıldığı kadar kullanılabilir olmadığını savunuyor. FP'ye konuşan Halvorsen, "Mesafeler, hava koşulları, karanlık ve yüzen buzlar nedeniyle bu rotada hareket etmenin öngörülebilirliği o kadar düşük ki Süveyş veya Afrika çevresine kıyasla azalan gün sayısına değmez" diyor. Ancak Halvorsen de "şimdilik" diye vurguluyor. Bazı uzmanlar küresel iklim değişikliğinin devam etmesi sonucu eğer buzullar erimeyi sürdürürse Kuzey Buz Denizi Rotası'nın daha güvenilir olacağını savunuyor. Tabi bunun sonucu ortaya çıkacak çevresel etmenlerin de altı çiziliyor.
BÖLGEDEKİ MADENLER VE PETROL YATAKLARI CEZBEDİYOR
Son olarak Kutup bölgesinde uzun yıllardır petrol, hidrokarbon ve nadir metal elementleri varlığı biliniyor. Grönland'daki buzulların erimesi de bu bölgedeki elementleri açığa çıkarıyor. Özellikle bu bölgede bulunan mineraller ABD'li madencilik şirketlerini cezbediyor. Bu mineraller elektrikli otomobillerde kullanılan batarya yapımı ve diğer teknolojik aletler için hayati öneme sahip durumda. Bunun yanında ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu'nun (USGS) 2007 tarihli raporuna göre, Grönland'ın kuzeydoğusundaki bölgede 31,4 milyar varillik petrol rezerv bulunuyor. Ancak ABD'ye göre Danimarka bu bölgedeki petrol arama faaliyetlerine yeterli önemi vermiyor. Zira Danimarka 2021 yılında bölgedeki petrol arama faaliyetlerini küresel ısınma ve yüksek maliyetleri gerekçe göstererek durdurmuştu.
Danimarka ise Trump'ın bu çıkışlarını dikkate aldı. NATO üyesi de olan kuzey ülkesi, bölgedeki askeri yatırımlarını artırdı. AB üyesi ülke bu bölgeye olan savunma harcamalarını 1,5 milyar dolara çıkardığını geçtiğimiz günlerde duyurdu. Danimarka en azından bölgedeki askeri varlığı güçlendirerek müttefiki ABD'nin çekincelerini giderme amacında. Grönland'ın her seferinde kendi toprağı olduğunu vurgulayan Danimarka, bölgeyi ABD'ye devretmeye hiç niyeti yok gibi.