Güncelleme Tarihi:
Aslında her seçim döneminde partiler emeklileri kazanmak, daha doğrusu onların oylarını alabilmek için yeni bir takım vaatlerde bulunurlar.
Bu Almanya’da yeni bir olgu değildir.
Almanya’da 1982-1998 yılları arasında Federal Çalışma Bakanı olarak görev yapan Norbert Blüm, daha 1997 yılında “Emekli aylığı garanti” diyerek, emeklilerin geleceklerinden endişe duymamaları gerektiğini söyledi.
Ancak zamanla hem emekli aylıklarının hem de emeklilik yaşının o kadar da garanti olmadığı ortaya çıktı.
Almanya’da emekli sayısının her geçen yıl artması, emekli aylığı alma süresinin her geçen yıl daha da uzaması üzerine yeni bazı uygulamalar hayata geçirildi.
Örneğin kademeli olarak emeklilik yaşının 65’ten 67’ye yükseltilmesi karara bağlandı.
Şu anda emekliler genelde çalıştıkları dönemdeki kazançlarının yüzde 47.8’i oranında emekli aylığı almaktalar.
Ancak 2030 yılına kadar bu oranın yüzde 43’lere hatta daha da aşağı düşeceğinden hareket edilmekte.
Şu anda ödenmekte olan emeklilik prim oranın da yüzde 18.7’den yüzde 20’lerin üzerine çıkmasının kaçınılmaz olacağı da.
Yapılan bilimsel araştırmalara göre şu anda doğru dürüst önlemler alınmaması halinde önümüzdeki yıllarda yaşlı fakirler ordusu oluşması kaçınılmazdır.
İşte bu yüzden son aylarda emeklilik tartışmaları partilerin gündemine iyice yerleşmiştir.
*
Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) ile kardeş parti Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) hem emeklileri kaybetmemek hem de şu anda önümüzdeki yıllarda emeklilerin yükünü daha fazla çekecek olan gençleri kazanmak için kurtuluş yolları aramakta.
Hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) de öyle.
SPD’li Federal Çalışma Bakan Andrea Nahles, emekli aylıklarının düşmesini engelleyici yasa çalışmalarını hızlandırmıştır.
Yeşiller ile Sol Parti de emeklileri kazanmak için birbirleriyle olduğu gibi diğer partilerle de yarışa girişmişlerdir.
Hatta CSU, 1992 yılından önce doğum yapmış annelerin daha fazla emekli aylığı almalarına imkan kılacak önerileri gündeme getirmiştir.
Ancak uzmanlara göre CSU’nun bu önerisi devlete yılda en az 6 milyar 500 milyon Euro’ya mal ocaktır.
Sol Parti de emekli aylıklarının çalışılan dönemdeki kazancın ortalamasının yüzde 53’üne yükseltilmesini önermektedir.
Bu da milyarlarca Euro ek ödeme anlamına gelmektedir.
Devlet şu anda emekli aylığı ödemeleri için vergi girdilerinden yılda ek 80 milyar Euro katkıda bulunmaktadır.
Şu anda 17 milyon olan 65 yaş üzeri nüfusun Almanya’da önümüzdeki yıllarda çok daha yoğun bir biçimde artacağı göz önünde bulundurulursa, devletin yapması gerekecek ek ödemenin çok daha yüksek alacağı da ortadadır.
Bunları hiç şüphesiz Almanya’da politik sorumluluk taşıyan politikacılar da bilmektedir.
Ama emeklilerin desteğini, daha doğrusu oylarını alabilmek için yeni ve cazip vaatlerde bulunmaktan da geri kalmamaktalar.
*
Almanya’nın kalkınması ve bu ülkenin dünyanın en gelişmiş ülkelerinin başında yer alması için yıllarca çalışan emekliler, şüphesiz geleceklerinden endişe duymadan yaşamayı hak etmektedir.
Zaten doğru olanı da budur.
Ancak partilerin politik çıkarlar için bu denli ciddi bir sorunu istismar etmelerini anlamak da mümkün değildir.
Çünkü geçmişi bugünkü emekliler şekillendirmiştir ama geleceği de şu anda çalışanlar ve yeni nesiller şekillendirecektir.
Bu gerçek de hiçbir zaman gözardı edilmemelidir.