Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’nın Duisburg kentinde yaşayan üç çocuk annesi Hülya Can (45), Marxloh semtinde yaşadıkları evden alınarak sınır dışı edildi ve Türkiye’ye gönderildi. 2009 Yılında aile birleşimi ile Almanya’ya gelen Hülya Can’ın beklenmedik bir anda sınır dışı edilmesinin şokunu üzerinden atamayan eşi İbrahim Can, istenilen tüm belgeleri vermelerine rağmen eşinin ikametinin uzatılmadığını, haksız ve ağır bir uygulamayla karşılaştıkları iddiasında bulundu.
Duisburg Belediyesi Meclis üyelerinden Rheiner Grün’ün de yakından takip ettiği sınır dışı olayı sonrası düzenlenen basın toplantısına katılan üç çocuk babası İbrahim Can açıklamalarda bulundu. Duisburg Alternatife Liste’nin (DAL) bürosunda yapılan toplantıda Duisburg Yabancılar Dairesi’nin kararı kınandı.
BİZDEN İSTENEN BÜTÜN BELGELERİ VERMİŞTİK
Sınır dışına tepki gösteren Duisburg Alternatife Liste’den meclis üyesi Rheiner Grün, şöyle dedi: “Aile dört senedir ikamet alabilmek için mücadele veriyordu. Hülya Can’ın sınır dışı edildiğini sabahın erken saatlerinde telefonla öğrendim. O saatlerde resmi bir kuruma ulaşamadım. Mesai saati başlangıcında Duisburg Yabancılar Dairesi’nin sorumlularından Freitag’a ulaştım . Sorum üzerine sınır dışı kararını ve uygulandığını doğruladı. Uygulamanın yasalar dahilinde yapıldığını söyledi. Yaklaşık üç ay önce Hülya Can ve eşi ile birlikte yabancılar dairesine gitmiştik. Bizden gelir belgeleri istendi. Bunlarda kendilerine verildi. Hülya Can bir işletmeci olarak ayrıca çalıştı, vergilerini ödedi. Vergi dairesinden alınan belgelerde yabancılar dairesine sunuldu. Kendi geçimlerini kendilerinin sağladığını belgeledik. Kimseye zararı olmayan Hülya Can’a, burada yasadışı yaşıyormuş muamelesi yapılması anlaşılır gibi değil. Bir aile sudan sebepler yüzünden parçalandı. Haksız sınır dışı edilmenin takipçisi olacağız.”
2500 EURO AYLIK GELİRİMİZ VAR
Eşinin apar, topar sabaha karşı evden alınarak havaalanına götürülmesini anlamakta zorlandığını belirten İbrahim Can ise süreç hakkında şunları söyledi: “Eşim, aile birleşimi yoluyla 2009 yılında Almanya’ya geldi. Kurslara gidip Almanca öğrendi. 18 yaşın üzerinde üç çocuğumuz var. Büyük oğlum, evli bizden ayrı. Diğer oğlum ve kızım üniversitede okuyor. Eşimin geldiği ilk günlerde sıkıntı yaşadık. Zaman içinde toparlanıp kendi işimizi kurduk. İşletme eşimin üzerineydi ve oturumu vardı. Dört senedir devletten yardım da almıyorduk. Eşimin oturumunun uzatılabilmesi için gelirlerimiz istendi. İlk verdiğimizde gelirimiz düşüktü. Yetersiz görüldü, sunduğumuz evraklar yetersiz bulundu, eşimin oturumu 3’er ay uzatılmaya başlandı. Avukatım bu süreçte bize yardımcı oluyordu. Kendi işimizde elde ettiğimiz kazanç kabul görmeyince eşim ve ben başka iş bulduk. Yaklaşık 2500 euro aylık gelirimiz olmasına rağmen her defasında sorun yaşadık. Dört senedir mahkemeliğiz. Karar lehimize olmuş, bize bilgi verilmedi. Öğrenince evrakları tekrar sunduk. Bize, ’Tamam’ denildi. Yabancılar dairesindeki memur, ‘Biz bundan sonra avukatınıza yazarız, sonucu ondan öğrenirsiniz’ dedi. Sonra avukatımıza gidip, durumu anlattık, o da aynı şekilde ‘Bana bırakın, ilgileneceğim’ dedi.”
EŞLİK ETMEME İZİN VERMEDİLER
“Beklemediğimiz bir anda ve şekilde 20’nin üzerinde polis ve görevli gelerek sabah 06.00 sıralarında eşimi yatak odamızdan alıp havaalanına götüreceklerini söylediler. Hala şoktayım, ailecek psikolojimiz bozuldu. Eşimi yalnız bırakmak istemedim, sert bir şekilde ‘Hayır’ dediler ve almadılar beni. İlk saatlerde eşime ulaşamadım. Oğlumla havaalanına gittik, görüşemedik. Eşimden saatler sonra İstanbul’a indikten sonra haber alabildim.”