Güncelleme Tarihi:
Neil Harbisson, 1982 yılında İngiltere’de doğdu. Katalonya’da büyüdü. Şu an New York’ta yaşayan bir sanatçı... Ancak
Peki Cyborg nedir?
Cyborg yani Sibernetik Organizma, kişilerin yaşamsal bir faaliyetinin bir makine tarafından karşılanması ya da bir uzvunun tamamen makine olması halidir. Daha açık bir ifadeyle yarı robot yarı insan bir kişi Cyborg olarak tanımlanabilir.
Harbisson da devletin resmen kabul ettiği ilk Cyborg olma ünvanını taşıyor.
***
Neil Harbisson, akromatopsi denilen bir rahatsızlıkla dünyaya geldi. Tamamen renk körlüğü anlamına gelen bu rahatsızlık, kişinin renkleri karıştırmasından ziyade, renkleri hiç algılayamamasına, dünyayı siyah beyaz görmesine neden oluyordu.
Evet, Harbisson bir çoğumuzun aşina olduğu sarıyı, yeşili, maviyi hiç görmedi. Hatta bize renk ifade eden bu kelimeler onun için anlamsızdı.
Ancak Harbisson 2004 yılında radikal bir karar alarak renkleri ses dalgaları olarak algılamaya yarayan bir cihazı ameliyatla vücuduna monte ettirmeye karar verdi.
RENKLERİ DUYAN ADAM DOĞUYOR
Fikrin ortaya çıkış hikayesi ise şöyle; Harbisson, Dartington Güzel Sanatlar Fakültesi’nde müzik kompozitörlüğü eğitimi alıyordu. Harbbison bitirme projesi olarak renkleri titreşimlere çeviren bir cihaz yaratmaya karar verdi. Bunun üzerine bilgisayar mühendisi Adam Montandon ile ortaklaşa bir çalışmanın ürünü olarak bu cihaz ortaya çıktı.
Montandon bu cihazı ilk kez ortaya çıkardığında 5 kilogramlık bir bilgisayarın bir ucunda webcam, diğer ucunda da kulaklık bulunuyordu. Webcam’in algıladığı renkler 360 farklı ses dalgasına dönüştürülüyordu.
Harbisson’ın ortaya attığı fikir bundan önceki denemelerden farklıydı. Zira eğer bu sistem işler hale gelirse Sinestezi (bir duyunun uyarımının başka bir duyuyu harekete geçirme hali) mekanizması farklı çalışacaktı. Bundan önceki denemelerde algılayıcı sarı rengi gördüğünde, sarı kelimesi duyuluyordu. Ancak Harbisson her ton için farklı bir frekans tasarladı. Hatta gözle görülemeyen kızıl ve mor ötesi ışınları bile algılayabilecekti.
Her bir tonun frekansını bulma süreci yaklaşık 5 ay sürdü. Sistem tamamlanmış görünüyordu.
Harbisson bu sistemi mobil hale getirerek, bedenine monte etmeye karar verdi. Böylece renkleri duyan ilk adam haline dönüştü.
SÜPERMARKETE GİTMEK GECE KULÜBÜNE GİTMEK GİBİ...
Harbisson aparatı kullanmaya başladıktan sonra dünyanın aniden renklendiğini söylüyor. Ona göre süpermarkete gitmek gece kulübüne gitmek gibi bir şey... Öte yandan günlük kıyafetlerini de ruh haliyle eşleşen seslere ve bu seslerin ait olduğu renklere göre tercih ediyor.
SİYAHİLER ASLINDA SİYAH DEĞİL
Harbisson renkleri duymaya başladıktan sonra ırkçılığa karşı da aktivist bir görüş benimsemiş. Düşüncelerini şu sözlerle aktarıyor.
“Siyahilerin aslında siyah renkli olmadığını düşünüyorum. Bence siyahilerin rengi turuncunun çok çok koyu bir tonu. Beyazlar da beyaz değil. Onlar da çok çok açık bir turuncu tonu...”
AMELİYAT SAYESİNDE ANTENLE TAMAMEN BÜTÜNLEŞTİ
Harbisson bir sonraki adım olarak algılayıcı anteni vücuduna tamamen monte etmeye karar verdi. Yazılımı derisinin altına bir çip halinde yerleştirdi. Algılayıcı anteni de kafatasına monte ettirdi. Operasyon kolay olmayacaktı. Uzmanlar operasyona yanaşmıyordu. Harbisson en sonunda bu ameliyatı gerçekleştirebilecek bir doktorla anlaştı. Doktorun tek şartı kimliğinin açıklanmamasıydı.
Kafatası ve antenin bir bütün haline gelmesi aylar sürdü. Harbisson kafasında herhangi bir baskı ya da ağırlık hissetmediğini söylüyordu. Harbisson yeni uzantısı ile ilgili şu ifadeleri kullanıyor.
“Ona dokunmak vücudumun bir uzantısına dokunmak gibi... Burnum, parmaklarım gibi vücudumun yeni bir parçası varmış gibi hissediyorum.”
İLK RESMİ CYBORG
Gelişen teknolojinin alamet-i farikası, giyilebilir teknolojiler son dönemde sıkça konuşulmaya başlandı. Ancak bu ürünler vücutla bütünleşik halde değil. Harbisson’ın anteninin resmiyet kazanması da pasaport fotoğrafı sayesinde gerçekleşmiş.
İngiltere pasaportu için fotoğraf yenilemek isteyen Harbisson önce anteniyle poz vermek istemiş. Yetkililer bunu reddetse de Harbisson ısrarcı olmuş ve bu antenin kendi vücudunun bir parçası olduğunu söylemiş. Bu şekilde verdiği fotoğraf pasaportunda kullanılınca da Harbisson’ın Cyborg’luğu resmiyet kazanmış. Harbisson ise bir ilke imza atmış olmaktan memnun.
“Ben bunun bir kaç yıl içinde bir akım haline geleceğine inanıyorum. Çok sayıda insan bu eklentilerle duyularını genişletmek isteyecekler.”