Güncelleme Tarihi:
Yıl 1959... Tarih 2 Şubat... İkisi kadın 9 dağcı Alekseievich Dyatlov’un liderliğinde Ural Dağları’na tırmanmak için yola çıktı.
HABER ALINAMADI
Grubun geri dönmeyi planladığı tarih 12 Şubat’tı. Bu tarihte grubun Vizhai’ye dönmesi ve sağlam olduklarını bildirmek amacıyla spor kulübüne telgraf çekmesi gerekiyordu. Ancak telgraf gelmedi. Zira grup lideri Dyatlov bir kaç günlük gecikmenin yaşanabileceğini belirtmişti. Dolayısıyla ilk tahlilde kimse endişelenmedi. Ancak günler birbiri ardına devriliyor ve genç dağcılardan bir türlü haber alınamıyordu. Bunun üzerine gönüllülerden oluşan bir grup kayıp dağcıların izini sürmeye karar verdi.
FELAKET MANZARASI
Arama kurtarma çalışmalarına polisler, ordu da helikopterle destek verdi. Ancak kamp alanına ulaştıklarında arama kurtarma ekiplerini bir felaket manzarası karşılayacaktı.
ÇADIR İÇERİDEN YIRTILMIŞTI
26 Şubat'ta kurtarma ekibi terk edilmiş ve parçalanarak kullanılamaz hale gelmiş çadırı buldu. Çadırı bulan Mikhail Sharavin, çadırın parçalandığını ve karla kaplı olduğunu, fakat grubun eşyalarını ve ayakkabılarını burada bıraktığını belirtti. Araştırmalara göre çadır içten yırtılmıştı.
-30 DERECEDE ÇIPLAK CESETLER
İlk önce Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko'nun cesetleri bulundu. İkisi de yalnızca iç çamaşırı ve çorap giyiyorlardı. Bölgenin mevsim normallerinde -30 derece olduğunu hesaba katarsak cesetlerin çıplak olmaları oldukça ilginç bir ayrıntıydı. Daha sonra üç ceset daha bulundu. Bu cesetlerde de ilginç izler vardı. Diğer dört gencin cesetlerine ulaşmak ise iki ayı buldu.
NASIL ÖLDÜLER?
Araştırmacıların üzerinde uzlaşmaya varamadığı ve olayı hala gizemli kılan da bu sorunun cevabı. Dağcıların dördünün hipotermi sonucu öldüğü iddia edildi.
Öncelikle hipotermi nedir?
Hipotermi, 37 °C olan normal vücut sıcaklığının, 35 °C'nin altına düşmesi halinde meydana gelen rahatsızlıktır. Genellikle yağmur, rüzgâr, kar veya soğuk suya maruz kalma gibi faktörler tarafından tetiklenir.
DİLİ, GÖZLERİ, DUDAKLARI YOKTU
Cesetlerden birinin kafatasında bir kırık göze çarpmaktaydı. Araştırmacılar bu kırığın; onu bayıltacak kadar güçlü olmasına karşın, ölmesine neden olabilecek bir hasara yol açamayacağını iddia ettiler.
Bir başka cesedin kafatası kırık bulundu. Diğer iki cesetse kaburga kemikleri kırık halde bulundu..
Ancak Dubina’ya ait ceset tanınmaz haldeydi. Zira bu cesedin dili, gözleri ve dudağı yoktu.
KAN DONDURAN İDDİALAR
Olayın üzerinden yıllar geçmesine rağmen aydınlatamayan bir dizi bulgu hala mevcut...
Örneğin cesetlerin giydiği kıyafetlerde yüksek oranda radyasyon saptanmıştır.
Öte yandan cesetlerde bulunan kırıkların dıştan gelen bir etkiyle meydana gelmediği de rapor edilmiştir. Yani dağcıların kemikleri içeriden kırılmıştır. Kas ve deride herhangi bir tahribata rastlanmamıştır.
Ancak deride nedeni açıklanamayan kahverengi lekeler saptanmıştır.
UZAYLI SALDIRISI MI?
Ekipten 50 kilometre uzakta, kamp kuran başka bir grup; olay gecesinde kuzeyde garip turuncu küreler gördüklerini rapor ettiler.
Bu tip raporlar 1959 yılı Ocak ayından Mart ayına kadar alınır. Fakat sonradan bunların R-7 Semyorka roket testi olduğu teyit edildi.
Olay gecesi grubun çektiği son fotoğrafın da garip turuncu küreleri gösterdiği iddia edildi. Ancak gruba ait kameralardan elde edilen görüntüler asla paylaşılmadı.
Ayrıca olay yerinde garip bir metal parçası bulunduğu rapor edilir. Bu metal parçası arama ekibi tarafından da fotoğraflandığı iddiası da ortaya atıldı. Ancak bu metal parçayla ilgili de resmi bir açıklama yapılmadı.