Güncelleme Tarihi:
Dönem başkanı İngiltere'nin ev sahipliğinde, başkent Londra'da düzenlenen G7 Dışişleri Bakanları toplantısı sona erdi. Toplantının ardından Rusya, Çin, İran, Libya, Suriye olmak üzere çeşitli başlıkların açıldığı 27 sayfalık bir bildirge açıklandı.
Bildirgenin girişinde demokrasinin küresel olarak tehdit altında bulunduğuna, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının küresel zorluklar oluşturduğuna, yeni teknolojik tehditlerin ortaya çıktığına ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinin arttığına dikkat çekildi.
G7 ülkelerinin açık toplumları ve kurallara dayalı uluslararası düzeni güçlendirmeyi taahhüt ettiği kaydedilen bildirgede; kız çocuklarının eğitimine, kadınların güçlendirilmesine ve kadınlara yönelik şiddetin sona erdirilmesine odaklanmanın öneminin teyit edildiği aktarıldı.
Bildirgede, Kovid-19 salgınının küresel sorunların küresel iş birliğiyle çözülebileceğini gösterdiği, sağlık sistemlerine yapılan yatırımların ekonomik büyümeyi ve gelecekteki salgınlarla mücadeleyi güçlendireceği belirtildi.
Gelişmekte olan ülkelerin Kovid-19 salgınıyla mücadele, iklim değişikliğinin etkileri, yoksulluk, gıda güvenliği ve insan hakları gibi konularda desteklenmesinin taahhüt edildiği bildirgede, Kovid-19 salgınının Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni (SDGs) gerilettiği, SDGs'de 2030 hedeflerine ulaşmak için G7 ülkelerinin çaba göstereceği bildirildi.
RUSYA VE UKRAYNA
Bildirgede, "Rusya'nın istikrarsızlaştırıcı ve sorumsuz faaliyetlerinin devam etmesinden derin endişe duyuyoruz. Buna, Ukrayna sınırı ve yasa dışı ilhak edilmiş Kırım’daki askeri hareketlilik, diğer ülkelerin demokratik sistemlerine zarar veren eylemler ve kötü niyetli siber saldırılar da dahildir." ifadeleri kullanıldı.
G7 ülkelerinin, çıkarları ve güvenlikleri Rus istihbarat servisleriyle bağlantılı eylemlerden etkilenen tüm ortaklarla tam dayanışma içerisinde olduğu aktarılan bildirgede, Rusya’nın Batı ülkeleriyle ilişkilerindeki kötüye gidişin üzüntüyle kayda geçtiği belirtildi.
Bildirgede, Rusya’dan “devletler arasındaki diplomatik ilişkilerin temeli olarak ifade edilen Viyana Sözleşmesi'ne saygı göstermesi” istendi.
Rus Muhalif Aleksey Navalnıy’ın Rusya tarafından geliştirilen "Novichok" klasmanındaki kimyasal bir maddeyle zehirlenmesine hatırlatıldığı bildirgede, “Herhangi bir kimyasal silah kullanımı kabul edilemez. Bu tür silahların kullanımı uluslararası normlara aykırıdır.” denildi.
Bildirgede, Rusya'ya "Kimyasal Silahlar Sözleşmesi kapsamındaki sorumlulukları kapsamında kendi topraklarında kimyasal silah kullanımını gecikmeden araştırması ve güvenilir bir şekilde açıklaması" çağrısında bulunuldu.
G7 ülkelerinin Rusya'yla "istikrarlı" ve "öngörülebilir" ilişkilere olan ilgisinin yinelendiği bildirgede, "Bununla birlikte siber uzay güvenliği ve dezenformasyon alanları da dahil olmak üzere uluslararası düzeni tehdit eden Rus eylemlerini caydırmak için ortak yeteneklerimizi ve ortaklarımızın becerilerini desteklemeye devam edeceğiz." ifadelerine yer verildi.
Rusya'nın Ukrayna sınırından ve Kırım'dan kuvvetlerini tamamen geri çekmesi ve gerilimi hafifletmek için gerekli adımları atmasının kritik önem taşıdığının vurgulandığı bildirgede Ukrayna'nın Karadeniz'deki limanlarına erişiminin engellenmesinden derin endişe duyulduğu bildirildi.
Bildirgede, Rusya’nın Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Sivastopol'u işgal etmesi, Kırım Tatarlarına yönelik insan hakları ihlalleri kınandı, Ukrayna’nın Uluslararası Kırım Platformu'nu kurma girişimi memnuniyetle karşılandı.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) Üçlü Temas Grubu'ndaki rolünün memnuniyetle karşılandığı ve Ukrayna'nın diplomatik yaklaşımının takdir edildiği bildirgede, Ukrayna'nın demokrasisini ve kurumlarını güçlendirme çabalarının desteklendiği vurgulandı.
ÇİN
Bildirgede, "Gelişmiş teknolojik kabiliyete sahip büyük bir güç ve ekonomi olarak Çin'i kurallara dayalı uluslararası sisteme yapıcı bir şekilde katılmaya davet ediyoruz." denildi.
Bölgesel ve küresel barışı, güvenliği ve refahı teşvik etmek için Çin ile çalışma fırsatlarının arandığının aktarıldığı bildirgede Çin'e insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı göstermesi çağrısı yapıldı.
Bildirgede, "Sincan ve Tibet'teki insan hakları ihlalleri ve suistimallerinden, özellikle Uygurların hedef alınmasından, geniş çaplı siyasi yeniden eğitim kamplarının varlığından, zorla çalıştırma ve kısırlaştırmayla ilgili raporlardan derin endişe duymaya devam ediyoruz. Durumu yerinde araştırmak için Sincan'a bağımsız ve sınırsız erişimin sağlanmasını şiddetle destekliyoruz." ifadeleri kullanıldı.
SURİYE, İRAN VE LİBYA
Bildirgede, Esad rejimi ve destekçilerinin Suriye halkına karşı devam eden zulmü, Suriye'deki düzenli insani yardıma erişimin engellenmesine yönelik girişimler kınandı.
"Suriye ve Bölgenin Geleceğinin Desteklenmesi" başlıklı 5. Brüksel Konferansı'nın Suriye halkına ve Suriye'de devam eden çatışmanın siyasi çözümüne destek olması nedeniyle memnuniyetle karşılandığı kaydedilen bildirgede, diaspora üyeleri de dahil tüm Suriyelilerin katılımını sağlayacak, BM gözetimindeki özgür ve adil seçimlerin önünün açılması gerektiği vurgulandı.
Bildirgede, "Ancak güvenilir bir siyasi sürecin ilerlemesiyle, Suriye'nin yeniden inşasına yardımcı olmayı düşünebiliriz." denildi.
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün (OPCW) Suriye'nin Kimyasal Silahlar Sözleşmesi kapsamındaki hak ve ayrıcalıklarını askıya alma kararının memnuniyetle karşılandığı bildirgede, kimyasal silahların kullanımından ve insan haklarının ihlallerinden sorumlu olanlara karşı uygun uluslararası ceza adaleti ve soruşturma mekanizmalarının işleyişine yönelik destek sözü verildi.
Bildirgede, "İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemeye kararlıyız. Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) İran'ın nükleer programını barışçıl seviyede tutulmasını sağlamanın en iyi yolu olmaya devam ediyor." ifadesi kullanıldı.
İran'a "BM Güvenlik Konseyinin 2231 sayılı kararını ihlal eden balistik füze faaliyetlerini durdurma, istikrarı bozucu eylemlerden kaçınma ve bölgesel barışı güçlendirmede yapıcı rol oynama" çağrısı yapılan bildirgede, İran'daki insan hakları ihlallerinden ve suistimallerinden derin endişe duyulduğu yinelendi.
Bildirgede, Berlin Süreci'nden bu yana Libya'da kaydedilen ilerlemenin memnuniyetle karşılandığı belirtilirken Libyalı yetkililer ve kurumlara 2570 ve 2571 sayılı Güvenlik Konseyi kararlarının tam uygulanması çağrısı yapıldı.
Libya'nın egemenliğinin ihlal edilmesinden kaynaklanan uluslararası barış ve güvenlik risklerinin farkında olunduğuna işaret edilen bildirgede, "Libya'daki tarafları 23 Ekim 2020'deki ateşkes anlaşmasının tam olarak uygulanmasını sağlamaya davet ediyoruz. Tüm ülkeleri de bunu desteklemeye çağırıyoruz. Bu silah ambargosuna tam uyumu, ülkedeki yabancı güçlerin ve paralı askerlerin Libya'dan gecikmeksizin geri çekilmesini içerir." ifadelerine yer verildi.