Güncelleme Tarihi:
Kısa sürede best-seller olan TF1: Bir iktidar adındaki kitap, Fransız politikacılarının iktidarlarını güçlendirmek için televizyonu nasıl kullandıklarını anlatıyor. Özelleştirildikten sonra da televizyona müdahaleden vazgeçmeyen politikacıların başında Mitterrand var.
Fransa, politikacıların ülkenin en güçlü televizyon kanalı TF1'in kontrolünü nasıl ele geçirmeye çalıştıklarını anlatan kitabı konuşuyor. Kısa sürede 70 bin satarak best-seller olan ‘‘TF1:Bir iktidar'' adındaki kitapta, televizyon kanalının 1987 yılında özelleştirilmesinden sonra da kontrolü için dönen dolapların ayyuka çıktığı öne sürülüyor.
Pierre Pean ve Christophe Nick tarafından kaleme alınan kitaba göre, televizyonun politikacılar tarafından manipule edilmesi Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle döneminde başlamış. Televizyonun gücünün farkında olan De Gaulle, 1962 yılında ABD'ya yaptığı bir ziyaret sırasında Başkan Kennedy'ye ‘‘Televizyon kontrolünüzde değilse ülkeyi nasıl yönetebiliyorsunuz'' diye bir soru yöneltmeyi de ihmal etmemiş. Amerikan hükümetleri asla televizyon üzerinde söz sahibi olmadıkları için De Gaulle'un sorusu Kennedy'yi oldukça eğlendirmiş.
De Gaulle'un dışında, iktidarının devamı için televizyona hakim olmak isteyen diğer bir cumhurbaşkanı da François Mitterrand. 1993 seçimlerinden kısa bir süre önce Mitterrand'ın son bakanlar toplantısını şöyle bir soruyla bitirdiği söyleniyor: ‘‘Savaş alanında bir generel olsaydım, kılıcımı kime teslim ederdim. Jacques Chirac mı, Valery Giscard d'Estaing mi, Francis Bouygues mi yoksa Patrick Poivre d'Arvor mu?''. Mitterrand'ın sözünü ettiği son iki kişiden Bouygues o dönemde TF1 kanalının en önemli hissedarlarından, Poivre d'Arvor ise aynı kanalın star sunucusu.
Fransız televizyon seyircilerinin yüzde 38'i tarafından izlenen TF1'in iç yüzünü gözler önüne seren kitaba göre, inşaat sektöründen gelen Bouygues'ın TF1'ye sahip olması tamamiyle Mitterrand'ın marifeti. Cumhurbaşkanının, TF1'i almak isteyen medya ve elektronik grubu Matra-Hachette'in başkanı Jean-Luc Lagardere'e fazla güvenmediği için Bouygues'i desteklediği de iddialar arasında.