Fransa ve İngiltere arasında 'Türkiye gerginliği'

Güncelleme Tarihi:

Fransa ve İngiltere arasında Türkiye gerginliği
Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2005 11:51

Türkiye’nin üyeliği konusundaki çekincelerini açık şekilde dile getiren Fransa, Avrupa Birliği zirvesi öncesi İngiltere’ye karşı yeni bir cephe açtı.

Haberin Devamı

Dün Fransa’nın yeni başbakanı Dominique de Villepin tarafından yapılan açıklama, bütçe ve anayasa konusunda zaten gergin olan ortamı daha da gerdi.

 

İngiltere önümüzdeki ay başlayacak AB dönem başkanlığı sırasında önceliğin genişleme konusuna verilmesi konusundaki ısrarını sürdürüyor.

 

Brüksel’deki zirveye yedi yıllık bütçe konusunda herhangi bir anlaşmaya varamadan giden AB üyesi ülkelerin liderlerinin, zirvede bütçenin yanı sıra bir de Türkiye gerginliği yaşamaları bekleniyor.

 

Dün Fransa parlamentosunda konuşan Villepin, Fransa ve Hollanda’daki AB Anayasası referandum sonuçlarının genişlemenin AB vatandaşlarını sarstığını gösterdiğini söyledi.

Haberin Devamı

 

Villepin, “Bulgaristan ve Romanya 2007’de kabul edilmeli. Ama sonrasında yeni gelişmeler konusunu tartışmaya açmalıyız” dedi. Fransa Başbakanı Villepin,Türkiye’nin adını telaffuz etmedi ama herkes Türkiye’yi ima ettiğini anladı.

 

Londra’da ise İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, AB’nin Türkiye ve diğer aday ülkelere taahhütlerinin açık olduğunu ve yerine getirileceğini söyledi.

 

Zirve arifesindeiki başkentte AB'nin genişlemesiyle ilgili birbirine ters düşen bu yaklaşımların, "İngiltere ve Fransa arasında zaten var olan bütçe ve referandum cephelerine üçüncü bir cephe eklendi" şeklinde yorumlara yol açtı.

 

SCHRÖDER: TÜRKİYE İLE BATILI AYDINLANMANIN BİR ARAYA GELMESİ ÇOK ÖNEMLİ

 

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, federal mecliste yaptığı hükümet açıklamasında, bir kez daha Türkiye'nin AB üyeliğini savundu.
  
Schröder, mecliste yaptığı konuşmada, “Türkiye'ye 40 yıldan bu yana, şartları yerine getirdiği ve Kıbrıs konusuyla ilgili sorunları aştığı takdirde AB'ye üye olabileceği söylendi. Türkiye gibi radikal dinci olmayan bir ülke ile Batılı aydınlanmanın bir araya gelmesi çok önemli” dedi.

 

Türkiye ile başlayacak üyelik müzakerelerinde “risklerin kontrol edilebileceğini” ifade eden Schröder, müzakerelerin 10 ila 15 yıl sürebileceğini söylediklerini, müzakereler sırasında iş göçünü istedikleri gibi sınırlayabileceklerini ve tarafların istedikleri zaman müzakereleri yarıda kesebileceklerini belirtti.
  
ANAYASA

 

Schröder, Romanya ve Bulgaristan'a verilen sözlerin de yerine getirilmesi gerektiğini belirterek, aksi takdirde bu ülkelerin aşırı milliyetçiliğe döneceğini ve AB'nin de büyük ekonomik fırsatlar kaçıracağını kaydetti. AB Anayasası'nı da savunan Schröder, tüm Avrupa ülkelerini entegrasyon sürecine dahil ederek, Fransa ve Hollanda'da yapılan referandumlar sonucu ortaya çıkan krizlerin çözülmeye çalışılmasını istedi.
  
MERKEL "İMTİYAZLI ORTAKLIK" TEKLİFİNİ YİNELEDİ
  
Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel ise Türkiye'ye gittiğini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü hatırlatarak, Türkiye ile sıkı ilişkilerden yana olduklarını, ancak tam üyelik yerine “imtiyazlı ortaklığı” istediklerini söylediğini belirtti.
  
Türkiye'nin 3 Ekim'de başlayacak üyelik müzakerelerine kadar Ermenistan ve Kıbrıs ile olan sorunlarını çözmesi gerektiğini söyleyen Merkel, “imtiyazlı ortaklık” önerilerinden vazgeçmeyeceklerini ve iktidara gelmeleri durumunda bu önerilerini müzakerelerde her zaman dile getireceklerini kaydetti.
  
Fransa ve Hollanda'da yapılan referandumların olumsuz sonuçlanmasının da büyük ölçüde Türkiye'nin AB üyeliği endişesinden kaynaklandığını öne süren Merkel, “Bu ülkelerde her zaman 'Hayır' oyu çıkacağını bile bile Türkiye ile yıllarca müzakereleri sürdüremeyiz. Bizce bu sorumsuzca bir politika olur” diye konuştu.
  
MÜNTEFERİNG'DEN BİRLİK PARTİLERİNE ELEŞTİRİ
  
Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Franz Müntefering, Birlik partilerinin Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin tutumunu eleştirdi.
  
Müntefering, “Türkiye ile müzakereleri 'ucu açık' mı sürdürmek istiyorsunuz, yoksa Türkiye'nin tam üyeliğini hiç mi istemiyorsunuz? Sizin önce bu konuda karar vermeniz lazım” dedi.
  
Avrupa'da krizlerin ortaya çıkmasından sonra Birlik partilerinin (CDU/CSU) hemen Avrupa yolundan caymaya çalıştıklarını belirten Müntefering, bu partilerin sadece olası erken seçimler için politika yapmaya çalıştıklarını savundu.

 

GÜL YERİNE BABACAN

Zirve çerçevesinde, birliğe aday ülkeleri bilgilendirme toplantısı da yapılacak. Dün, daha önce dışişleri bakanları düzeyinde yapılması planlanan toplantının elçiler düzeyinde yapılması kararı alındı.

Haberin Devamı
Bu durumda Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de Brüksel'e gitmeme kararı aldı. Zirvede Türkiye'yi, Avrupa Birliği Başmüzakerecisi Devlet Bakanı Ali Babacan temsil edecek.

Devlet Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Zirve’de Fransa ve Hollanda’da yapılan referandumlar sonrasında AB kamuoyunda yaşanan tartışmalar ışığında Anayasal Antlaşma’nın geleceği ve bütçe konularının ön plana çıkacak gündem maddeleri olacağı belirtildi.
  
Devlet Bakanı Ali Babacan’ın Başmüzakereci atanması sonrasında yapılan ilk, Türkiye’nin üyelik müzakerelerine başlayacağı 3 Ekim öncesindeki son zirvenin gerçekleşeceğine olduğuna dikkat çekilen açıklamada Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’ın da Zirve sırasında çeşitli temaslarda bulunmak üzere bugün Brüksel’e gideceği bildirildi.
  
Babacan, AB Komisyonu üyeleri ve yetkilileriyle Türkiye’nin katılım süreciyle ilgili olarak ikili görüşmelerde de bulunacağı bildirildi. Babacan’ın AB komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’le bir görüşme yapması da bekleniyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!