Güncelleme Tarihi:
Fransa’da birinci turu 23 Nisan, ikinci turu 7 Mayıs 2017 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili anket sonuçları, yabancı karşıtlığı ile bilinen ‘Ulusal Parti’ lideri Marine Le Pen’in ikinci turu garantilediğini gösteriyor.
Son anketlere göre ilk turu 48 yaşındaki Le Pen yüzde 26 oyla birinci, 'En Marche-Yürüyelim' hareketi lideri 38 yaşındaki bağımsız aday Emmanuel Macron yüzde 23 oyla ikinci sırada bitiriyor. Seçimlere beş aday katılıyor ve bu sonuçlara göre Fransa tarihinde aşırı sağcılar ilk kez bu kadar yüksek oy oranına ulaşmış oluyor.
Eski Ekonomi Bakanı Macron, Cezayir ziyaretinde yaptığı açıklamalarda ‘Fransa'nın sömürge döneminde yaptıklarından dolayı Cezayir'den özür dilemesi gerektiğini’ söyleyince eleştirilerin hedefi oldu. Macron, “Sömürgecilik Fransa tarihinin bir parçasıdır ve insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur" deyince ortalık karıştı.
Buna rağmen kamuoyu yoklamaları, yolsuzluk skandalıyla başı dertte olan merkez sağ adayı François Fillon'un ilk turda yarış dışı kalacağı, cumhurbaşkanının belirleneceği ikinci turda ise Macron’un yüzde 62 oy alarak ırkçı söylemleriyle bilinen Marine Le Pen’i saf dışı bırakacağını gösteriyor. Fransa seçim sistemine göre, ilk turda hiçbir adayın mutlak çoğunluğu elde edememesi durumunda, en fazla oyu alan iki aday ikinci turda karşı karşıya geliyor ve fazla oyu alan Cumhurbaşkanı seçiliyor.
MACRON: DEĞİŞİM İÇİN SİSTEMİN DEĞİŞMESİ GEREKİR
Emmanuel Macron açıklamalarında yeni bir siyasi oluşuma dikkat çekerken Fransa'nın geleneksel siyasi yapılara ve sınıflara veda etmesi gerektiğini şu sözlerle özetliyor: “Yürüyüş Hareketi olarak biz ekonomik ve sosyal reformlara inanıyoruz. Biz dijital ve ekolojik değişime inanıyoruz, herkese bu dünyada başarılı olma ve yeniden başlama şansı veren kişisel güvenliğe inanıyoruz. Biz eğitim politikasında hayat boyu eğitime inanıyoruz. Biz Avrupa’ya ve Avrupa projesine inanıyoruz. Ülkenin değişime ihtiyacı var ve bu değişim için sistemin değişmesi gerekiyor”.
Cumhurbaşkanı adayı Macron’un ekonomik liberal çizgisi, piyasa reformlarına bağlılığı ve bu ilerici sosyal tutumu Cumhuriyetçilerin tepkisini çekiyor. Alman Şansölyesi Angela Merkel’in göçmen politikalarını da açıkça destekleyen Macron Avrupa Birliği, NATO ve BM yanlısı politikalarını da desteklerken küreselleşmeyi savunuyor.
LE PEN: AB’DEN ÇIKIP EGEMENLİĞE GERİ DÖNECEĞİZ
Fransa'da aşırı sağ ‘Ulusal Cephe' cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen, 144 maddelik seçim programını açıklarken ilk maddesinin 'Fransa'nın egemenliğine geri dönüş’ olacağını ve cumhurbaşkanı seçilirse ana gündeminin Fransa’nın Avrupa Birliği'nden ayrılması olacağını açıklamıştı. Ulusal Cephe’nin kurucusu olan babası Jean-Marie Le Pen gibi aşırı sağ söylemlerle yabancı düşmanlığı ve milliyetçiliği savunan Marine Le Pen Fransa’yı AB’den ve Euro Bölgesi’nden çıkarmayı vadediyor. Avrupa Birliği’nin bir fiyasko olduğunu bu nedenle Fransa için İngiltere'nin Brexit modeline benzeyen Frexit planını uygulayacaklarını söyleyen Le Pen, "Fransa'nın da tıpkı İngiltere gibi Avrupa Birliği'nden ayrılması gerekiyor. Fransız Frank’ına kıyasla Euro konusunda zaten kaybettik. Schengen anlaşması da bir felaket oldu. Herkese göre İngiltere’nin batacaktı ama hala ayakta ve ekonomik anlamda işler yolunda görünüyor” diyor.
'RADİKAL İSLAM EN BÜYÜK TEHDİTTİR'
Batı Avrupa'da en büyük Müslüman azınlığa sahip olan Fransa'da beş milyon Müslüman yaşıyor. İslam'a yönelik katı söylemleriyle bilenen Le Pen, partisinin kazandığı belediyelerdeki okullarda Müslüman öğrencilerle ilgili 'domuz içermeyen alternatif yemek uygulamasını’ kaldırmıştı. Le Pen “Fransa İslami köktenciliğin boyunduruğu altında, kadınların etek giymesini, kafelere gitmesini yasaklayacaklar. Küreselleşme ve radikal İslam en büyük tehdittir diyerek cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda Müslümanlara yönelik ulusal çapta çok sayıda yaptırım vadediyor. Le Pen Fransa'nın kendisinin olmayan savaşların içine çekilmesine izin verilmemesi gerektiğini, Fransa'ya göçün büyük ölçüde kısıtlanması ve kaçak göçe karşı gümrüklerde güvenliğin artırılacağını söyleyen Marine Le Pen, çifte vatandaş olanların tercih yapması gerektiğini, Yahudilerin de İsrail ve Fransız vatandaşlığı arasında seçim yapması gerektiğini belirtiyor. Le Pen 'Ben Avrupa vatandaşı olmayanların çifte vatandaş olmasına karşıyım. Ama bu, Fransız değillerse Fransa’dan gitmeleri gerektiği anlamına gelmiyor' diyor.
MERKEZ SAĞDA FİLLON KAN KAYBETTİ
Fransa’da merkez sağda yer alan Cumhuriyetçiler partisinin cumhurbaşkanı adayı François Fillon’un eşi Penelope Fillon’un çalışmadığı halde danışman sıfatıyla maaş aldığının ortaya çıkması, kamuoyu yoklamalarında kendisine olan desteğin azalmasına ve ikinci tura çıkma şansının azalmasına neden oldu. Le Canard Enchaine dergisinin ortaya attığı iddiada Penelope Fillon'un 'parlamenter danışmanı' olarak bildirilmesine rağmen çalışmadan sekiz yıl boyunca toplam 500 bin Euro gelir elde ettiği ileri sürüldü ve kanıt olarak maaş bordrosu yayınlandı. Maaş bordrolarına göre milletvekili Fillon 1998-2002 yılları arasında, eşini danışman olarak göstermiş. Bu dönem Penelope Fillon 3 bin 900 Euro maaş almış. 2002-2007 yılları arasında ise maaşı 6 bin 900 ila 7 bin 900 Euro olmuş. Fransız medyasının ‘Penelope-Gate’ olarak adlandırdığı skandalın ardından François Fillon, Ulusal Mali Suçlar Savcılığı tarafından sorguya alındı.
Fillon kamuoyu yoklamalarında kendisine olan desteğin azalmasına rağmen geri adım atmayacağını açıklarken tüm bu olanların Sosyalistlerin ‘seçim kampanyasını baltalama’ amaçlı bir komplosu olduğunu iddia ediyor. Ancak Fransız Le Canard Enchaine dergisi, Penelope Fillon’a ödenen ücretin söylenenden çok daha fazla olduğunu, eşinin yanında Fillon’un iki oğluna o tarihte avukatlık yapma yetkileri olmadığı halde öğrenciyken avukat sıfatıyla maaş bağlandığını da yazdı. Fillon ise iki oğlunun 2005 ile 2007 arasında kendisine senatoda danışmanlık yaptığını söyleyince onu destekleyenlerin oranı % 20’ye kadar düştü ve düşmeye devam ediyor.
SOSYALİSTLERİN ADAYI BENOİT HAMON
Fransa'da iktidardaki Sosyalist Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı eski Milli Eğitim Bakanı Benoit Hamon ‘Yaşamaya değer bir gelecek’ sloganıyla halkın karşına çıktı. Hamon “Daha eşit, kardeşçe ve adil bir dünya, biz bu perspektifi amaçlıyoruz, kimileri bunu ütopya veya ütopik olarak niteleyebilir ama önemli değil biz bu fikrin arkasındayız. Benim insanlara sunduğum siyasi seçeneğin hayali olmadığının ve sadece adalet isteyen bir sistem fikrimin sonuna kadar arkasındayım" dedi. Sosyalistler arasında ‘Küçük Benoit’ olarak adlandırılan Hamon, çevreci, sosyal ve dayanışmayı ön plana çıkaran vaatlerle geldi. Vaatleri arasında haftalık çalışma süresini 35 saatten 32 saate düşürmek ve 18 yaşın üstündeki bütün vatandaşlara 750 Euro’luk temel gelir sağlamak var. Hamon, esrar kullanımını yasallaştırmak ve vergilendirmek istediğini söylüyor. İnsan gücü kullanılan alanlarda otomasyona geçen firmalardan daha yüksek oranlarda vergi alınmasını öngören ‘robot vergisi’ uygulaması gibi yeni vergilendirme önerileri var. Hamon anketlere göre yüzde 15’lik bir oy oranına sahip ve şimdilik ikinci tur şansı zor gözüküyor.
JEAN-LUC MELENCHON VE DİĞER SOL
Sosyalist Parti’den 2008’de ayrılan Melenchon, diğer sol hareketleri birleştirerek cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıkladı. Seçim kampanyasında mali adaleti, kemer sıkma ve küreselleşmeye karşı politikaları savunuyor. Fransa’da nükleer çalışmaların sonlandırılması gerektiğini söyleyen Melenchon, çevreyle ilgili yeni bir düzenden yana olduğunu belirtiyor. Anketlere göre Melenchon’un oyları yüzde 10 civarında ve şayet oyları yüzde 15 olan sosyalist Benoit Hamon ile güçlerini birleştirirse iki adayın toplam yüzde 25’lik bir oy potansiyeli ile ikinci turda iddialı olabileceklerini gösteriyor.
CHİRAC 2002'DE YÜZDE 82 İLE BABA LE PEN’İ ELEMİŞTİ
Fransa’da 2002 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Marine Le Pen’in babası ‘Ulusal Parti’ adayı Jean Marie Le Pen, Jacques Chirac’la ikinci tura kalmıştı. İlk turu 21 Nisan 2002'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Le Pen yüzde 17,4’lük oyla Sosyalist Başbakan Lionel Jospin'i saf dışı bırakmış Chirac ise yüzde 19,8 oy almıştı. Ancak Fransız halkı Irkçı Le Pen’e geçit vermemek ve demokrasi, cumhuriyet ile laikliğin korunması için harekete geçti. Dev gösteriler düzenlendi, Sosyalistler, Komünistler, Yeşiller, aşırı sol partilerin hepsi merkez sağın lideri Chirac’ın arkasında durdu ve halkın yüzde 82,2’si oyunu Chirac'a vererek ikinci kez Cumhurbaşkanı seçti. Seçimde sürpriz bir çıkışla ikinci tura kalan ırkçı Le Pen ise birinci turdaki zaferiyle yetinmek zorunda kaldı ve oyların yüzde 17,8’unu alarak elendi.