Güncelleme Tarihi:
CIVIS Medya Ödülü.
Schleswig-Holstein Eyalet Senaryo Ödülü.
Fridrich-Hebbel Ödülü.
Adalbert von Chamisso Ödülü.
Villa Massimo Bursu.
Pirmasenz kenti Hugo Ball Ödülü.
Schleswig-Holstein Eyalet Sanat Ödülü.
Carl-Amery Edebiyat Ödülü.
Grimmelshausen Ödülü.
Robert Bosch Vakfı Araştırma Bursu.
Jacob Wassermann Edebiyat Ödülü.
Kiel kenti Kültür Ödülü.
Berlin Edebiyat Ödülü.
Daha başka ödülleri de var.
İşte Almanya’da yaşayan Türk kökenli yazarlardan Feridun Zaimoğlu’nun gurur tablosu.
BİZDEN DEĞİLSİNİZ
Feridun Zaimoğlu, Bolu’da dünyaya gelmiş.
Babası 1962 yılında gurbete çıkıp Almanya’nın yolunu tutmuş.
Münih’te bir deri fabrikasında çalışmış.
Ama aradığını bir türlü bulamamış.
Hayal kırıklığına uğramış.
Sonra da iyi bir iş bulup Berlin’e taşınmış.
Henüz 5 aylıkken annesi Feridun’unu kucağına alıp Berlin’e getirmiş.
Kız kardeşi Belhe de birkaç yıl sonra Berlin’de dünyaya gelmiş.
Belhe yüksek öğreniminden sonra tiyatro ve sinemayı seçmiş.
Almanya’da birçok tiyatroda sahne ve filmde rol o almış.
Feridun ise Tıp Fakültesi’ni tercih etmiş.
Kiel Üniversitesi’nde tıp öğrenimi yapmış.
Ancak yazıp çizme sevdası ağır basmış.
Kendini roman, hikaye, senaryo yazmaya vermiş.
* * *
Feridun Zaimoğlu’nun babası Metin Zaimoğlu ile annesi Güler Zaimoğlu’nu Bonn’da tanıdım.
1987 yılında Hürriyet’in Bonn Temsilcisi olarak göreve başladığımda Metin Zaimoğlu, Türkiye’nin Bonn Büyükelçiliği’nde Basın Ataşesi olarak çalışıyordu.
Anne ve babalarının Belhe ile Feridun’un iyi yetişmeleri ve başarılı olmaları için ellerinden gelen her türlü imkanı sunduklarına tanık oldum.
Nitekim Feridun Zaimoğlu da bunu inkar etmiyor ve “Ben annemin babamın ve birinci neslin zenginliğinin mirasçısıyım. Ben o mirası yadsıyamam da inkar da edemem” diyor.
Tüm çocukluğu ve gençliği burada geçtiği, 50 yılı aşkın süredir bu ülkede yaşadığı halde, bazı Almanların kendisine bile “Siz bizden değilsiniz” dediğini söylüyor.
Feridun Zaimoğlu, “Ben manyak Almanya’nın temsilcisiyim” diyor.
Herkes farkına varmasa bile Almanya’nın çok güzel bir biçimde acayipleştiğini de söylüyor.
“Benim gibi Türk kökenli yeni Almanlara bakınca. bazı Almanların ödleri kopuyor” diyor.
1983-1985 yılları arasında Berlin’de geçici olarak çalıştığım dönemde bir gün Hürriyet’in o zamanki bürosunun bulunduğu ünlü Ku’Damm Caddesi üzerinde yürüyordum.
Önümde 9-10 yaşlarında iki erkek çocuk gidiyordu.
Bir ara caddeden o dönemlerde Türklerin daha çok kullandığı bir Ford marka otomobil geçti.
Çocuklardan biri “Kanaken panzer’ (tank) çok süratliydi” dedi.
Kanakenin ne olduğunu bilmiyordum.
Büroya gidince lügata baktım.
Havai’nin yerlilerine kanake deniyormuş.
Ama Almanların bunu birisini aşağılamak için adeta bir küfür olarak kullandıklarını sonradan öğrendim.
Özellikle de başta İtalyanlar, Yunanlılar ve İspanyollar, daha sonraki yıllarda da Türkler ve Akdeniz insanı görünümlü diğer göçmenler için kullandıklarını da.
Kendi kendime “Evlerinde bahsedilmese, bu yaştaki çocukların ‘kanaken panzer’ sözcüğünü bilmeleri mümkün değildir” dedim.
İşte Feridun Zaimoğlu hem kendisi, hem kendisi gibiler, hem de Almanlarla dalga geçmek için 1995 yılında Kanak Sprak kitabını piyasaya sürdü.
Türk kökenli çocuk ve gençlerin kullanmaya başladığı Türkçe-Almanca karışımı yeni bir dili ve onların yaşamlarını içeren bir romandı bu.
Çok konuşuldu...
Çok ses getirdi...
Sonradan Kanak Attack adı altında filmi bile çekildi.
Kız kardeşi Belhe de bu filmde oynadı.
* * *
O kitabı yazdığı günlerde annesi Güler Hanım’a Feridun’un nasıl bir çocuk olduğunu sormuştum.
“Küçükken hiç ağlamazdı. Kimseyle de doğru dürüst konuşmazdı. Ancak kendisine bir şeyler sorulduğunda yanıt verirdi. Sonradan adeta ‘kitap kurdu’ oldu. İlkokuldan itibaren eline ne geçse okumaya başladı. Bazen odasında 3-5 kitabı birden okurdu. Birini bırakıp, diğerine devam ederdi. Sonraları kütüphaneye taşınmaya başladı. Okumayı çok severdi. Doğru düsürt oyuncaklarla falan oynamadı. Yani hiç de öyle çocuk gibi çocukluğunu yaşamadı. Hep okudu, yazdı, çizdi” demişti.
* * *
Feridun Zaimoğlu, hem üreten hem aranan bir yazar oldu.
Daha sonraki yıllarda Abschaum (Döküntü), Isabel,
annesinin yaşamını içeren ve Leyla adını verdiği romanı yayınlandı.
Koppstoff (Başörtüsü-Kafa örtüsü), Liebesmahl-Scharlachrot (Hz. İsa’nın son akşam yemeği-parlak kızıl), Kopf und Kragen (Kafa ve Yaka-Ölüm Kalım Meselesi), Liebesbrandt (Aşk Ateşi-Yarası) gibi birçok kitap yazdı.
Tiyatro oyunları da.
Son olarak da geçen yıl Siebentürmeviertel (Yedikule) romanını bitirip piyasaya sürdü.
* * *
İşte geçen hafta Berlin’de Feridun Zaimoğlu’na 2015 yılı Berlin Edebiyat Ödülü verildi.
Preussische Seehandlung Vakfı adına ödülü Feridun Zaimoğlu’na Berlin Eyalet Başbakanı Michael Müller takdim etti.
Müller, Zaimoğlu’nun düşündüğünü açık bir biçimde ifade eden, çekinmeden hem söyleyip hem de yazan, önüne çıkan engelleri her zaman aşmasını bilen bir yazar olduğunu söyledi.
Berlin Hür Üniversitesi rektörü Prof. Peter Andre Alt da, Feridun Zaimoğlu’nun Alman edebiyatına çok önemli katkılarda bulunduğunun altını çizdi. Zaimoğlu’nun Berlin Hür Üniversite’de bir sömestr boyunca konuk profesör olarak öğrencilere ders vereceğini de ilan etti.
Ödül töreninden sonra yılladır tanıdığım Feridun Zaimoğlu’na neler hissettiğini sordum.
Çok mutluydu.
Gurur duyuyordu.
“Kız kardeşimin doğduğu bu kentin, Berlin’in edebiyat ödülünü almak benim için çok büyük bir mutluluk. Gerçekten onur duyuyorum” dedi.
Türkiye’de yaşayan anne-babasının yeni ödülü duyunca ne dediklerini de sordum tabii.
“Sabahleyin telefonlaştık. Onlar da çok mutlu oldular, çok çok sevindiler. Tabii gurur duyduklarını da söylediler” dedi.
Biz de Feridun Zaimoğlu’nu tebrik ediyoruz.
“Keşke Almanya’daki Türk kökenli yeni nesiller, Feridun Zaimoğlu gibi ‘kanake’ olsun” diyoruz.