Güncelleme Tarihi:
1959 yılında Oruro vilayetine bağlı Isallavi köyünde doğan ve gençliğinde lama yetiştiriciliğinden bir müzik grubunda trompet çalmaya ya da tuğla fabrikasında çalışma gibi birçok iş yapan Morales, 1980'lerde göç ettiği Cochabamba vilayetine bağlı Chapare bölgesinde koka yetiştiriciliği ve bu alanda örgütlenen sendikalarda siyasi faaliyetlerine başladı.
Morales, koka üretimini bitirmek isteyen dönemin hükümetlerine karşı politik mücadele verdi ve protestolarda öne çıktı.
1988'de Cochabamba Tropikal Bölgesi Federasyonu Genel Sekreteri olan Morales, 1996'da ise bölgedeki 6 koka yetiştiricisi sendikanın toplandığı federasyonun başkanlığına seçildi.
Ertesi yıl bu vilayetten yüzde 70 destek alarak milletvekili seçilen Evo Morales, 2002'de bazı askerlerin hayatını kaybettiği koka yetiştiricilerinin protestolarının sorumlusu olarak görüldü ve parlamentodan kovuldu.
Morales, aynı yıl düzenlenen genel seçimleri, daha sonra protestolarla devireceği Gonzalo Sanchez de Lozada karşısında yüzde 22,46'ya yüzde 20,94'le kaybetti. İki adayın da yüzde 50’yi aşamaması dolayısıyla parlamento Sanchez de Lozada'yı devlet başkanı olarak seçti.
Sert bir siyasi mücadele veren Evo Morales, Sanchez de Lozada'nın, maaşların düşürülmesi ve doğal gazın Şili üzerinden ABD ve Meksika'ya satış kararı karşısında başlayan protestolar sonucu 2003'te devrilmesinde öncü oldu.
Evo Morales, Sanchez de Lozada'nın devrilmesiyle başkanlığa oturan dönemin Devlet Başkan Yardımcısı Carlos Mesa'ya da rahat yüzü göstermedi.
Mesa'yı, halkın katılımı olmadan anayasa çalışmaları yürütmek iddiasıyla düzenlenen protestolar sonucu 2005'te deviren Morales, aynı yıl gerçekleştirilen genel seçimleri yüzde 54'le, sonraki dönemde aday olabilmek için gittiği referandumu ise yüzde 67 ile kazandı.
2009'daki genel seçimlerde ipi yüzde 64 ile göğüsleyen Morales, 2014'te yüzde 60'la üçüncü kez devlet başkanlığına seçildi. 2016'da düzenlenen ve yüzde 51 "hayır" oyunun çıktığı referandum ise uzun yıllar sonra Evo Morales'in hanesine yazılan bir mağlubiyet oldu.
Referandumdaki "hayır" cevabına rağmen, Anayasa Mahkemesinin, "yeniden seçilmenin politik hak" olduğuna hükmetmesi üzerine girebildiği tartışmalı 20 Ekim seçimlerini kazansa da bütün bu süreçler "Morales'e yar olmayan seçimler" olarak tarihe geçti.
Tartışmalı seçim sürecinin ardından Morales, Bolivya Genelkurmay Başkanı Williams Kaliman'ın canlı yayında okuduğu bildiriyle istifasını talep etmesi üzerine görevi bıraktı.
BAŞKANLIĞI DÖNEMİNDE NELER YAPTI?
Kökleri Aymara ve Uru yerlilerine dayanan Morales, yönetimde kaldığı yaklaşık 14 yılda Latin Amerika'nın en fakir ülkelerinden Bolivya'yı, Birleşmiş Milletler Latin Amerika ve Karayip Ekonomik Komisyonu (ECLAC) ve Dünya Bankası verilerine göre yılda ortalama yüzde 4'ten fazla büyüttü.
Morales, ülkesindeki fakirliği yüzde 65'lerden yüzde 30'lara çekerek 3 milyon Bolivyalıyı fakirlikten orta gelir grubuna taşıdı.
Göreve gelmesinden kısa bir süre sonra 2006'da ülkenin doğal gaz ve petrolünü millileştiren Morales, bu süreçte birçok firmayı devletleştirdi ve bazı yabancı şirketlerle de Bolivya lehine yeniden pazarlığa oturdu. 2007'de İsviçrelilerin elindeki bir maden kompleksini, 2008'de de İtalyanların elindeki telekomünikasyon şirketini millileştirdi.
Bolivya, yüzde 6,2 ile rekor büyümeyi yakaladığı 2008'in son çeyreğinde yüzde 7,1'lik büyümeyle dikkatleri çekti.
Latin Amerika'da sol yönetimlerin çoğunlukta olduğu dönemde göreve gelen Morales, Venezuela ve Küba ile yakın ilişkilere sahip oldu ve ülkesinin ekonomik kalkınmasında bu ilişkiler hatırı sayılır rol oynadı.
Bölge dışında, Morales'in Çin ile geliştirdiği ilişkiler ülkesinin ekonomik kalkınmasında önemli rol oynadı.
Bolivya'nın Şili ile olan deniz sorunu ise bölgede en köklü toprak sorunları arasında yer alıyor. Ülkenin denize açılan tek bölgesi Antofagasta'yı, 139 yıl önce Şili'nin işgal etmesiyle denize sınırını kaybeden Bolivya, geçen yıl Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) açtığı davayı kaybetti.
Ayrıca Morales, kendisini deviren Mesa'yı, UCM'de Bolivya'yı temsil etme görevine getirdi.