Güncelleme Tarihi:
Ama pratikte bunun hiç de öyle olmadığı görülmektedir.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde olduğu gibi, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde de çeşitli alanlarda kadın erkek eşitliği sadece kağıt üzerinde kalmaktadır.
AB’nin lokomotifi konumundaki Almanya’da da durum farklı değildir.
Alman Anayasası’nın 3’üncü maddesinde “Bütün insanlar yasa önünde eşittir. Erkek ve kadınlar eşit haklara sahiptirler. Devlet, kadın ve erkeklerin eşitliğinin gerçekten sağlanmasını özendirir ve var olan dezavantajların giderilmesi için çaba gösterir” denilmektedir.
Evet, Alman Anayasası böyle demektedir.
Ama aynı işi yapan kadın ve erkeklere yapılan ödemelere bakıldığında, bunun hiç de öyle olmadığı görülmektedir.
Sendikalar on yıllardır “aynı işe aynı ücret” talebinde ısrar ettikleri halde, günümüzün Almanya’sında kadınlar hala aynı iş için erkeklerden yüzde 21 oranında daha az ücret almaktadır.
Hem de erkeklerden daha eğitimli oldukları halde.
Bu durum diğer AB ülkelerinde de çok farklı değildir.
AB genelinde kadınlar aynı işyerinde çalışan erkeklerden ortalama yüzde 16.4 oranında daha az ücret almaktadır.
Bu eşitsizlik Avusturya’da yüzde 23.4’ü, Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 22’yi, Slovakya’da yüzde 21.5’i, Macaristan’da yüzde 20.1’i bulmaktadır.
Fransa’da kadınlara erkeklerden yüzde 19.1 oranında daha az ödeme yapılmaktadır.
İngiltere’de de yüzde 19.1 oranında.
***
AB’ye çok sonradan üye olan eski Doğu Blok ülkelerinden Romanya, Litvanya, Polonya ve Slovenya gibi ülkelerde ise ödemelerde eşitsizlik en alt düzeydedir.
Romanya’da kadınlar aynı iş için erkeklerden yüzde 9.7, Litvanya’da yüzde 8.6 ve Polonya’da yüzde 6.4 oranında daha az ücret almaktadır.
Bu oran Slovenya’da yüzde 2.5’tir.
Yani Avrupa’da aynı iş için kadın ve erkeklere yapılan ödemelerin eşite en yakın olduğu ülke Slovenya’dır.
***
Almanya’da Bakanlar Kurulu bu eşitsizliğin giderilmesi için geçen hafta yeni bir karar almıştır.
Ama somut bir tarih saptanmamıştır.
Bakalım eşit ödeme daha kaç yıl sonra gerçekleşecektir?
Almanya’da bu eşitsizlik diğer birçok alanda da hala giderilememiştir.
Örneğin, borsada işlem gören büyük işletmelerdeki Denetleme Kurulu üyesi oranı yıllarca yüzde 7’lerde seyretmiştir.
Bu oranın yükselmesi ancak yasal zorlamalarla mümkün olmuştur.
1 Ocak 2016 tarihi itibariyle söz konusu işletmelerdeki Denetim Kurulu üyesi oranı yüzde 30’u bulmuştur.
Alman Ekonomi Enstitüsü’nün (DIW) verilerine göre, Alman Borsası’ndaki Denetim Kurulu’ndaki kadın oranı yüzde 41.7’yi, Alman Telekom ile Alman Postası’nda yüzde 40’ı bulmaktadır.
Volkswagen (VW) işletmelerinde ise yüzde 15’i geçmemektedir.
Almanya’nın önde gelen 160 işletmesinden sadece 6’sının en yüksek düzeydeki yöneticisi kadındır.
Bu da yasal zorlama olmadan Almanya gibi gelişmiş bir sanayi ülkesinde bile kadın-erkek eşitliğinin tam olarak sağlanamayacağını ortaya koymaktadır.
Yasal düzenlemelerin veya iç tüzükle ilgili kararların etkisini ne denli gösterdiğinin en iyi kanıtı Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’dur.
Tüzüklerinde en az yüzde 50 kadın kotası olduğu için Sol Partili 64 milletvekilinin 36’sı yani yüzde 56.3’ü kadındır.
Yeşiller Partisi’nin 63 milletvekilinden 35’i, yani yüzde 55.6’sı kadındır.
Sosyal Demokrat Parti’nin 192 milletvekilinden 81’i, yani yüzde 42.2’si kadındır.
Hükümetin büyük kanadını oluşturan Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri’nde (CDU/CSU) bu oran yüzde 24.8’i geçmemektedir.
CDU/CSU’lu 311 milletvekilinin sadece 77’si kadındır.
İşte bu alanda da eşitliğin sağlanması için eşitlik kotası kaçınılmazdır.
Çünkü gönüllülük prensibiyle politikada da kadın-erkek eşitliği hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir.
Bunu CDU’nun Genel Başkanı olan Başbakan Angela Merkel de, CSU lideri ve Bavyera Başbakanı Horst Seehofer de, SPD Genel başkanı Sigmar Gabriel de bilmektedir.
Hem de bal gibi.