Güncelleme Tarihi:
Ermenistan'ın ilk cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan’ın danışmanlarından, 1990’lı yıllarda Karabağ müzakerelerine katılan Zhirayar Liparityan, Ermenistan’ın Karabağ konusunda son 25 yıldır önemli boyutta hatalar yaptığını belirterek, "Ermenistan tarafı gereksiz şekilde ve Türkiye ile Azerbaycan’ı kışkırtacak adımlar attı. Rüya görmek, Ermenistan’ın yaşam stratejisidir ancak rüya görmek bir strateji değildir." dedi.
Ermenistan’ın uzun süre işgal ettiği Karabağ ile ilgili müzakerelere 1991-1997 yıllarında katılan Liparityan, BBC’ye verdiği mülakatta, Ermenistan’ın Karabağ politikalarına ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’a yönelik eleştirilerde bulundu.
Karabağ konusunun iki ana unsuru olduğunu anlatan Liparityan, "Bunlar, Dağlık Karabağ'ın statüsü ve Azerbaycan'a ait olup Ermenistan güçlerinin kontrolü altında olan 7 bölgenin durumu. Uluslararası toplum, bize 30 yıldır Karabağ'ın bağımsızlığını tanımayacağını söyledi." diye konuştu.
Türkiye, Rusya, ABD, Fransa ve İran’ın Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü üzerinden seçenekler sunduğunu belirten Liparityan, "Dünyada hiç kimse bu yedi bölgeyi tutacağımızı beklemiyordu. Her zaman belirli koşullar altında geri verilmelerini bekliyorlardı." dedi.
Bu şartları kabul etmenin Ermenistan için adil olup olmadığının bir önemi bulunmadığına işaret eden Liparityan, "Ermenistan için adil olup olmaması onların sorunu değil. Azerbaycan’ın zaman içerisinde askeri güç ve çeşitli kaynaklar açısından güçlendiğini de unutmamak gerekiyor. Uzlaşmaya giden süreci ne kadar uzattıysak, savaş o kadar yaklaştı ve bu savaşı kazanma şansımız da o kadar azaldı." değerlendirmesinde bulundu.
"PAŞİNYAN TÜRKİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI AÇIKLAMALARDA BULUNDU"
Liparityan, Paşinyan’ın Karabağ konusunda yaptığı hatalara dikkati çekerek, "Paşinyan, Dağlık Karabağ'ın statüsü ile ilgili bir anlaşma olmadan, Azerbaycan'ın ciddiye alınamayacağını ve müzakerelerin anlamsız olduğunda ısrar etti. Bu durumun bir savaşı gerektirmesi halinde ise savaşa hazır olduğunu düşündü." şeklinde konuştu.
Söz konusu yaklaşımın, Ermenistan yönetiminin son 25 yıldır sergilediği yaklaşım olduğunu anlatan Liparityan, “Şimdi de yapılan yanlış hesapları görüyoruz. Bunlar önemli boyutta hatalardı. Tüm yönleriyle baktığımızda, savaşı 30 yıl önce kazanmadığımız gibi kazanamayacağımız çok açıktı. Ayrıca Karabağ savaşının dördüncü gününde Paşinyan’ın bu konuda uyarıldığını da öğrenmiş olduk.” ifadelerini kullandı.
Savaş öncesinde yapılan hataların önemine de işaret eden Liparityan, şu ifadeleri kullandı:
"Ermenistan tarafı, gereksiz şekilde ve Türkiye ile Azerbaycan’ı kışkırtacak adımlar attı. Mesela, Karabağ’ın geleceğini tartışırken Azerbaycan kendi çözümünü sunuyordu, ‘Karabağ Azerbaycan'dır.’ Bu, uluslararası toplumun da yaklaşımı. Biz ise ‘Müzakereleri unutun, Karabağ Ermenistan'dır.’ dedik. Paşinyan ayrıca Türkiye’nin de toprak bütünlüğüne karşı açıklamalarda bulundu. Paşinyan, uluslararası toplumun Ermenistan'ı demokrasi yolunda ilerlediği için yedi bölgedeki konumunu değiştirerek ödüllendireceğini düşünüyordu ancak bu tür adımlar yalnızca onun dünya hayal gücünde gerçekleşti."
"ERMENİSTAN’DA ZİHNİYET 200 YILDIR AYNI"
Ermenistan’da bir siyasi parti dışında tümünün aşırı sağcı olduğuna dikkati çeken Liparityan, "Kimse uluslararası kamuoyunun bize anlatmaya çalıştığını dinlemek istemedi. Uluslararası toplumun görüşü bizim için önemli olmalı çünkü kaybettiğimizde onlara koşuyoruz ve yardım istiyoruz. Onlardan yapamayacaklarını yapmalarını istiyoruz." dedi.
Karabağ’ı Ermenistan işgalinden kurtaran anlaşmaya dair de değerlendirmelerde bulunan Liparityan, şöyle konuştu:
"Paşinyan bunu imzaladı. Bunu kimse değiştirmeyecek. Anlaşma, artık herhangi bir seçim sorunu olmadığını açıkça ortaya koyuyor, bağımsız bir Karabağ veya Azerbaycan içinde bir bölge. Bu seçim artık mevcut değil."
Paşinyan’ın Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığının tanınması için uluslararası kamuoyuna yaptığı çağrıları da eleştiren Liparityan, "Bahsettiğim şey de bu aslında, zihniyet değişmedi. Siyasi düşüncemizin temel sorunu bu ve bu sorun en az 200 yaşında. Hayalleri çok seviyoruz, adil bir kararın, mükemmel bir çözümün olası bir çözüm olduğunu düşünmeyi seviyoruz. Rüya görmek, Ermenistan’ın yaşam stratejisidir. Ancak rüya görmek bir strateji değildir." ifadelerini kullandı.