Güncelleme Tarihi:
***
Görüşmelerde bir sonuç alınıp alınamayacağı, uzlaşmaya varılıp varılamayacağı şu anda belli değil.
Bunu kimse bilmiyor.
İşte bu belirsizlik devam ederken, SPD Genel Başkanı Martin Schulz, durduk yerde erken genel seçimleri gündeme getirdi.
“Jamaika Koalisyonu yatarsa erken seçime gidelim” dedi.
İyi de erken seçim ne getirir?
Almanya Federal Cumhuriyeti’nin 68 yıllık tarihinde ilk kez sağ popülist bir partinin Federal Meclis’te temsil edildiği bugünlerde bir erken seçime gidilmesinin AfD’yi güçlendirebileceği riski kesinlikle gözardı edilmemeli.
Schulz ve onun gibilerin akılından belki, “Küskün seçmenler son genel seçimlerde büyük partilere gereken dersi verdi, uyarıda bulundu. Erken seçime gidilse belki protesto seçmenlerinin çoğunun desteğini yeniden alırız” düşüncesi geçebilir.
Ama böyle bir garanti yoktur.
Kaldı ki, SPD içinde de Schulz’a karşı homurdanmalar artmaya başladı.
Schulz, bu yıl Ocak ayı sonlarında SPD Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) üyelerinin hepsinin, yani yüzde 100’ünün desteğiyle başbakan adayı gösterildi.
Mart ayında yapılan SPD olağanüstü kurultayında da 605 delegenin hepsinin oylarıyla, yani yüzde 100’le, başbakan adaylığı onaylandı.
Genelde sosyalist rejimlerde görülen bu tablo SPD’de tam bir dayanışma göstergesiydi.
Seçimlerden sonra Martin Schulz’un yenilginin sorumluluğunu üstlenip istifa etmesi gerektiğini dillendiren bazı SPD’liler oldu.
Ama oyun bozanlık etmemek için seslerini pek de yükseltemediler.
***
Ancak Martin Schulz, partide köklü bir reform için genel başkanlığı bırakmayacağını söylerken, son dönemlerdeki bazı kararlarına içten tepkiler artmaya başladı.
Federal Meclis Başkan yardımcılığına SPD’li iki kadın milletvekili aday adayı olduğu halde, Schulz, ağırlığını koyarak erkek milletvekili Thomas Oppermann’ı seçtirdi.
SPD Genel Sekreterliği için de kadın politikacı yerine erkek milletvekili Lars Klingbeil’in aday göstereceğini şimdiden ilan etti.
Yani Schulz, daha şimdiden SPD’li kadınları küstürdü.
Seçmenlerin yarıdan fazlasının kadın olduğu ve kadın-erkek eşitliğinin büyük harflerle yazıldığı bir toplumda, bir ülkede hangi partiden olursa olsun, liderliğe soyunun bir politikacının böyle bir lüksü yoktur.
Olmamalıdır da...