Erken seçim mi?

Güncelleme Tarihi:

Erken seçim mi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2017 09:49

Almanya’da 24 Eylül’de yapılan genel seçimlerde yüzde 20.5’le Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) tarihinde aldığı en büyük yenilgi akşamı, Genel Başkanı ve başbakan adayı Martin Schulz, “Bizim yerimiz muhalefet.

Haberin Devamı

Erken seçim mi
BÜYÜK koalisyon dönemi kapandı” diyerek yeni yasama döneminde iktidara ortak olmayacaklarını ilan etti.
Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’nun aritmetiği göz önünde bulundurularak, daha seçim akşamı Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller’in Jamaika Koalisyonu (siyah-sarı-yeşil koalisyon) oluşturmasının dışında, tek alternatifin yine büyük koalisyon (CDU/CSU-SPD) olduğu apaçık ortaya çıktı.
Çünkü daha seçim öncesi köklü partilerin hepsi de, sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) ile kesinlikle işbirliği yapmayacaklarını ilan etmişlerdi.
SPD, FDP, Sol Parti ve Yeşiller’in dörtlü koalisyon oluşturması politik olarak zaten baştan beri mümkün değildi.
İşte o yüzden Başbakan Angela Merkel, kardeş parti CSU’nun yanı sıra FDP ve Yeşiller’le olası bir Jamaika Koalisyonu için nabız yoklama görüşmelerine başladı.
Bu görüşmelerin kolay olmayacağı zaten baştan biliniyordu.
Zira özellikle göç ve sığınmacı konusunda CSU ile Yeşiller ve iklim politikası alanında da FDP ile Yeşiller arasında dağlar kadar görüş ayrılığı yaşandığı zaten biliniyordu.
Ama her şeye rağmen Başbakan Merkel, ılımlı ve kararlı bir tutum sergileyerek, tarafları birbirlerine yakınlaştırma çabalarını sürdürmeye özen gösteriyor.

Haberin Devamı

***
Görüşmelerde bir sonuç alınıp alınamayacağı, uzlaşmaya varılıp varılamayacağı şu anda belli değil.
Bunu kimse bilmiyor.
İşte bu belirsizlik devam ederken, SPD Genel Başkanı Martin Schulz, durduk yerde erken genel seçimleri gündeme getirdi.
“Jamaika Koalisyonu yatarsa erken seçime gidelim” dedi.
İyi de erken seçim ne getirir?

Almanya Federal Cumhuriyeti’nin 68 yıllık tarihinde ilk kez sağ popülist bir partinin Federal Meclis’te temsil edildiği bugünlerde bir erken seçime gidilmesinin AfD’yi güçlendirebileceği riski kesinlikle gözardı edilmemeli.
Schulz ve onun gibilerin akılından belki, “Küskün seçmenler son genel seçimlerde büyük partilere gereken dersi verdi, uyarıda bulundu. Erken seçime gidilse belki protesto seçmenlerinin çoğunun desteğini yeniden alırız” düşüncesi geçebilir.
Ama böyle bir garanti yoktur.
Kaldı ki, SPD içinde de Schulz’a karşı homurdanmalar artmaya başladı.
Schulz, bu yıl Ocak ayı sonlarında SPD Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) üyelerinin hepsinin, yani yüzde 100’ünün desteğiyle başbakan adayı gösterildi.
Mart ayında yapılan SPD olağanüstü kurultayında da 605 delegenin hepsinin oylarıyla, yani yüzde 100’le, başbakan adaylığı onaylandı.
Genelde sosyalist rejimlerde görülen bu tablo SPD’de tam bir dayanışma göstergesiydi.
Seçimlerden sonra Martin Schulz’un yenilginin sorumluluğunu üstlenip istifa etmesi gerektiğini dillendiren bazı SPD’liler oldu.
Ama oyun bozanlık etmemek için seslerini pek de yükseltemediler.

Haberin Devamı

***
Ancak Martin Schulz, partide köklü bir reform için genel başkanlığı bırakmayacağını söylerken, son dönemlerdeki bazı kararlarına içten tepkiler artmaya başladı.
Federal Meclis Başkan yardımcılığına SPD’li iki kadın milletvekili aday adayı olduğu halde, Schulz, ağırlığını koyarak erkek milletvekili Thomas Oppermann’ı seçtirdi.
SPD Genel Sekreterliği için de kadın politikacı yerine erkek milletvekili Lars Klingbeil’in aday göstereceğini şimdiden ilan etti.
Yani Schulz, daha şimdiden SPD’li kadınları küstürdü.
Seçmenlerin yarıdan fazlasının kadın olduğu ve kadın-erkek eşitliğinin büyük harflerle yazıldığı bir toplumda, bir ülkede hangi partiden olursa olsun, liderliğe soyunun bir politikacının böyle bir lüksü yoktur.
Olmamalıdır da...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!