Erdoğan'dan Ermenistan'a 'iyi niyet' çağrısı

Güncelleme Tarihi:

Erdoğandan Ermenistana iyi niyet çağrısı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 2010 17:55

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ermenistan'ın normalleşme sürecine iyi niyetle bağlı kalması halinde, bölgede istikrar adına önemli bir adım atılmış olacağını söyledi.

Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan, Neuva Economia Forum'un Ritz Otel'de düzenlediği toplantıda, “Türkiye-İspanya: Barış, İstikrar ve Refah için Ortak Vizyon” başlıklı bir konuşma yaptı.

Başbakan Erdoğan, Ermenistan ile ilişkilere değindiği konuşmasında, “Ermenistan'ın gerek ikili normalleşme sürecine iyi niyetle bağlı kalması ve gerekli siyasi iradeyi sergilemesi halinde, bölgede istikrar adına önemli bir adım atılmış olacaktır” dedi.

Erdoğan, forum sonrasında gazetecilerin “Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri” konusundaki bir sorusuna ise şu cevabı verdi:

“Burada bizim için en önemli sıkıntı şudur; Azerbaycan-Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ konusudur. Ve bu konuda biliyorsunuz bir Minsk Üçlüsü var. ABD, Rusya ve Fransa'nın 20 yıldır üstlendiği bir görev var. Ve 20 yıldır üstlendiği bu görevi ne yazık ki bir noktaya hala getirememişlerdir. Zaman zaman süreç çok ağır işlemiştir. Son dönemde bizlerin de ısrarlı teşvikleriyle bir hareketlenme, bir canlanma başlamıştır. Bu süreç halledilmedikten sonra doğrusu bizim Parlamentomuzda ciddi bir sıkıntı vardır. İçerden aldığımız sinyaller bunu gösteriyor. Ve bunun başarılması lazım ve kaldı ki aynı sıkıntıyı zaten Ermenistan tarafı da yaşıyor. Aşmamız gereken, Minsk Üçlüsü'nün bu işi çözme noktasında Ermenistan ve Azerbaycan'ı adil bir çözüme kavuşturmak suretiyle Dağlık Karabağ'ı çözüme kavuşturmaktır.
Dağlık Karabağ sorunu çözüldüğü anda bir defa Türkiye-Ermenistan arasında büyük boyutta bu iş çözülmüş olur. Bunun müjdesini özellike vermek istedim. Ama burada tabi şu anda dönem başkanı olarak İspanya'nın da Minsk Üçlüsüyle münasebetleri önem arz ediyor. Bence Minsk üçlüsü ile İspanya'nın bu dönemde yapabileceği görüşmeler ve bunların teşviki, temenni ederim ki Azerbaycan-Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun çözüme kavuşmasına neden olsun. Türkiye olarak bizler çözümden yanayız.”

Haberin Devamı

TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ

Neuva Economia Forum'da yaptığı konuşmada, Avrupa Birliği'nin Türkiye;nin dış politikasının öncelikleri arasında yer aldığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

“Bu vesileyle İspanya'nın Dönem Başkanlığını üstlenmiş olmasından çok büyük memnuniyet ve heyecan duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. İspanya'ya bu ağır görevinde başarılar diliyorum. Bizim AB;ye katılım sürecine ilişkin tutumumuz açıktır: Hedefimiz tam üyeliktir. Tam üyelik hedefiyle çıktığımız bu yolda, başka bir seçeneğin halkımız tarafından kabul edilmesi mümkün değildir. Bu, AB açısından da bir yükümlülüktür ve beklentimiz AB'nin yükümlülüklerine sadık kalmasıdır. Bizim ilk müracaatımız 1959. Resmi müracaatımız 1963. Aradan geçen sürece baktığımızda gördüğünüz gibi ortalaması verecek olursak 50 yıl var... Böyle bir süreç var. 50 yıl AB kapısında bekletilen bir başka ülke yok. Şu anda AB üyesi ülkeler içinde bir çoğundan önde olan bir Türkiye var, her yönüyle ve Türkiye AB'ye yük olmaya değil, Türkiye AB'den yük almaya, AB'ye katkıda bulunmaya geliyor. Aynı zamanda 1.6 milyarlık İslam dünyası ile batı dünyası arasında çok önemli bir köprü olacağını da bunu da ifade etmem gerekir. Çünkü Medeniyetler İttifakı'nın iki önemli ülkesi İspanya ve Türkiye, adres olarak da AB'yi zaten ortaya koymuşlar. Bu şekilde bu yolculuğa çıkmış durumdayız.

Haberin Devamı

Türkiye olarak tam üyelik hedefi doğrultusunda kararlı bir şekilde ilerlemeye devam ediyoruz. Reformlarımızı belirlediğimiz takvim çerçevesinde yerine getiriyoruz. Bununla birlikte şu hususun da altını çizmek durumundayım; müzakerelerin hızı, Türkiye'nin beklentilerini karşılamaktan uzaktır. Teknik nedenlere dayanmayan ve müktesebatla ilgisi olmayan siyasi engellemeler nedeniyle, önemli sayıda fasıl bloke edildi. Müzakerelere siyasi içerikli engeller çıkarılmamalı ve teşvik edici bir yaklaşım esas alınmalıdır. Memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki dost ve müttefikimiz İspanya;nın çabaları AB içinde bu yapıcı ve teşvik edici yaklaşıma örnek teşkil ediyor.

Haberin Devamı

İspanya'nın AB Dönem Başkanlığının, Türkiye-AB ilişkilerinin ilerletilmesi açısından müzakere tarihimizde müstesna bir dönemi oluşturacağına kuşku duymuyorum. Geçtiğimiz hafta, 15 şubatta burada bir konuşma yapan Dışişleri Bakanı Sayın Moratinos;un bir soruya cevaben 'Türkiye'nin AB içinde yer almasının Avrupa'nın menfaatine olduğu' yönündeki beyanını memnuniyetle karşıladık. Bu tür beyanların Avrupa;da daha fazla yapılmasını bekliyoruz. Bize, AB yolunda destek veren Avrupalı dostlarımızın bu desteklerini daha da aktif hale getirmelerini, her platformda dile getirmelerini bekliyoruz. Çünkü Türkiye'nin AB'ye tam üye olması, sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın da menfaatinedir. Soğuk savaş döneminde devletler ideoloji ekseninde 'Komünist Doğu' ve 'Demokratik Batı' olarak kamplara bölünmüştü. Bugün bazıları bu kez kültürel temelde yeni bir Doğu ve Batı ayrımı oluşturmaya çalışıyorlar. Maalesef, bu tür tehlikelerin engellenmesinde kimi zaman siyasi tereddütlerle yeterli hızda tedbir alınmadığını da görüyoruz.”

BİLMECE

Türkiye'nin AB üyeliğinin, bugün küresel düzeyde karşılaşılan sorunlara cevap niteliği taşıyan çok önemli bir sentez olduğuna işaret eden Erdoğan, “Türkiye'nin Avrupa ile veya AB ile bütünleşmesi tüm siyasal, ekonomik, kültürel ve bunların ötesinde stratejik sonuçlarıyla kıtamızın sınırlarını aşan önemli bir projedir” dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

“Türkiye'nin üye olduğu bir AB, Akdeniz'den Orta Asya'ya ve Karadeniz'den Orta Doğu'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyaya daha etkin bir erişim sağlar. 'Avrupa'nın sınırları' diye bir bilmecede Türkiye'nin yeri olmamalıdır, olamaz. Türkiye böyle bir boş tartışmanın içinde sorgulanamaz, sorgulanmamalıdır. Eğer biraz coğrafya biliyorsak, Türkiye'nin haritadaki yeri de ayrıca bellidir. Türkiye'nin Asya'ya da Avrupa'ya da harita içinde çok önemli sinyalleri olduğu yine coğrafya olarak da ortadadır. Eğer olayı AB'de bu yönde değerlendiriyorsak, şu anda coğrafi sınırlar içinde Avrupa'da olmayanların AB'ye alınmış olması da manidardır. Bunlar acaba hangi kararla, hangi düşünceyle alınıyor, bunun üzerinde de durmak gerekir. Herhalde burada da siyasi kararlar verilmiştir. Şimdi bu siyasi kararlar sebebiyle Türkiye'nin önünü kesmek herhalde AB müktesebatıyla uyuşmaz. Ve bu bilmece sadece coğrafi içerikli olmayıp, aynı zamanda kültürel ve sosyolojik unsurlara dayandırılmaktadır. Burada altını çizerek ifade ediyorum, bu bilmece son derece faydasız bir uğraşıdır. Zira Türkiye zaten Avrupa;nın bir parçasıdır.”

SESSİZ DEVRİM

Türkiye'nin modernleşme ve demokratikleşme yönünde son yıllarda attığı ve sessiz devrim olarak nitelendirilen adımların, İslam dünyasında büyük ilgi uyandırdığını ve yakından takip edildiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu nedenle, Türkiye'nin AB üyeliği, ortak değerlerimizin başka coğrafyalara örnek olması açısından da ayrı bir anlam taşıyor. AB'ye katılımımız, AB üyeliğinin kültürel ve dini kimlikler değil, ortak ve evrensel değerler üzerine inşa edildiğinin en somut göstergesini teşkil edecektir. İspanya'nın bu gerçeği görmüş olması ve Türkiye'nin üyeliğini destekliyor olması son derece anlamlıdır ve anlamlı olduğu kadar da önemlidir. Büyük düşünmek, kendisine güveni olan büyük vizyona sahip ülkelerin şiarıdır. Yine ifade etmek isterim: İspanya Dönem başkanlığında Türkiye'nin katılım müzakerelerinde ciddi bir ivmenin yaşanacağını tahmin ediyoruz. Türkiye-İspanya dostluğu, bunu sağlayacak birikime sahiptir.”

KIBRIS

Bu noktada, Kıbrıs konusuna da kısaca değinmek istediğini dile getiren Başbakan Erdoğan, “Türkiye, uluslararası arenada ikili sorunların adil, kalıcı ve çözülebilir bir neticeye kavuşmasını önemsemiş ve bunun için çaba sarf eden bir ülke” şeklinde konuştu.

“Komşularla sıfır problem” anlayışı doğrultusunda iktidarları döneminde çok önemli açılımlar gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

“Yunanistan'la, Suriye ile Irak ve İran;la, Gürcistan, Rusya, Bulgaristan ve Romanya ile ilişkilerimizi ileri boyutlara taşıdık, aradaki meseleleri cesaretle ele aldık ve üzerine gittik. Ermenistan'ın gerek ikili normalleşme sürecine iyi niyetle bağlı kalması ve gerekli siyasi iradeyi sergilemesi halinde, bölgede istikrar adına önemli bir adım atılmış olacaktır.

Kıbrıs;ta müzakere sürecinin adil ve kalıcı bir çözüme en kısa zamanda kavuşması yönünde, Anavatan ve garantör olarak desteğimiz sürüyor. Bu yolda bir adım önde olma ilkemiz var ve bunu Sayın Annan döneminde başlattık, öylece de devam ettiriyoruz. Politikamız 'kazan-kazan' ilkesine göre devam edecektir. Kıbrıs Türk tarafının Yönetim ve Güç Paylaşımı konusunda 4 Ocak'ta yaptığı öneri, müzakere sürecinde gerçek bir atılım şansı sunmuştur; Kıbrıs Türk tarafı, bu yönde büyük bir esneklik göstermiştir. Biz de Türkiye olarak paketin sunulmasında kendilerini teşvik ettik. Kuşkusuz bu açılımın kıymetinin bilinmesi ve çözüm yönünde bu fırsatın değerlendirilmesi gerekiyor.

BM Genel Sekreterinin çözüm müzakerelerinin başarısına atfettiği önemi, 1 Şubat'taki ziyareti vesilesiyle ortaya koymuş olmasını yararlı buluyoruz. Eylül 2009'da BM Genel Kurulu;nda kendisinden bunu rica etmiştim. Bizzat katılarak müdahale etmesinde fayda olduğunu kendisine ifade etmiştim. Bu şimdi 4-4,5 ay gecikmeyle gerçekleşti.

Bugüne kadar Kıbrıs Rum tarafının uzlaşıyı geciktiren tavrını ısrarla koruduğunu dikkatinize getirmek isterim. Müzakerelerin ebediyen devam edemeyeceği açıktır. Ada'da statükonun mağduru, çözüm iradesini kanıtlamış olan Kıbrıs Türk tarafıdır ve buna daha fazla izin verilmemelidir. Önümüzdeki kısa dönem, sürecin akıbeti açısından hayati önem arz ediyor. Kıbrıs Rum tarafının çözüm yolunda gerekli iradeyi göstermeye teşvik edilmesi hususunda, AB üyesi ülkelerin özel sorumluluğu olduğuna inanıyoruz. AB Dönem Başkanı İspanya'nın bu noktada da çözüme destek sağlayacağına inanıyoruz."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!