Güncelleme Tarihi:
Kamuoyuna yansımayan büyük çatışma, İsrail’in saldırı sonrası gözaltına aldığı Türk vatandaşlarını önce tutuklaması, ardından da yargılamaya kalkması ile ortaya çıktı.
“YARGILATMAYIZ”
Türkiye, Türk vatandaşlarının yargılanmasına karşı çıktı. Ancak İsrail makamları, gemidekilerden bazıları, “Hamas yanlısı” olarak nitelendirip, hukuksal olarak “teröre destek vermek” suçlamasıyla yargılamakta ısrar ettiler.
Bardağı taşıran damla da zaten bu oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, buna karşılık çok sert bir çıkış yaptı:
“Vatandaşlarımızı yargılatmayız” dedi.
Ve bir adım daha ileri gitti:“Eğer İsrailliler vatandaşlarımızı yargılamaya kalkarsa, biz de İsrail Cumhurbaşkanı ve Başbakanından başlayarak, tüm ilgili İsrailli yetkilileri gıyaplarında yargılarız…”
Bu çıkışın anlamı şu: Eğer İsrailli hükümet yetkilileri, mesela Başbakan Netanyahu, Türkiye’de gıyabında yargılanıp, ceza alırsa, Türkiye sınırları içine girdiğinde hemen tutuklanacaktı.
Bu durum, İsrail’le Türkiye üst düzey ilişkilerinin “tümden ortadan kalkması” anlamına gelecekti.
BM GENEL SEKRETERİ BİLE DEVREYE GİRDİ
Bu çıkışı Erdoğan, daha Güney Amerika’dayken görüştüğü yabancı devlet adamlarına iletti. Üstelik, bir de “bu yaklaşımımızı vatandaşlarımızla da paylaşacağım. Salı günü yapacağım grup konuşmasında, bunu anlatacağım” mesajı da verdi.
Erdoğan’ın bu durumu kamuoyuna açıklaması Türkiye-İsrail ilişkilerini onarılamaz şekilde bozacaktı. Tüm diplomatik dengeler alt-üst olacaktı. Bunun üzerine, pek çok yabancı devlet adamı devreye girdi.Hatta BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon bile Erdoğan’ı aradı.
“Bu çıkışı şimdilik yapmayın. Biz devreye girelim, Türk vatandaşlarının serbest kalmasına çalışalım” dendi. Ve Erdoğan beklemeyi kabul etti.
Salı günkü konuşmasında “İsrailli yetkilileri yargılayacağız” demedi.
“BELGE İMZALATAMAZSINIZ”
Tüm uluslararası baskı İsrail üzerine yoğunlaştı. Geri adım atan İsrail, bunun üzerine kendince başka bir yol buldu.
“Türk vatandaşlarını serbest bırakırız, ancak birer belge imzalatırız” dedi.
Türk vatandaşlarına, ilerde aleyhlerine kullanılabilecek birer belge imzalatmaya kalktılar. Bu belgelerle, ilerde İsrail ya da İsrail hükümet yetkilileri aleyhine dava açmalarının hukuksal olarak önüne geçmeye çalıştılar.
Ancak Türkiye, bu duruma da büyük tepki gösterdi.
Öncelikle, vatandaşlara zorla imzalatılan bu belgelerin “hukuksuz ve geçersiz” olduğu ilan edildi.
HEYET BELGELER NEDENİYLE GİTTİ
Sadece bununla da kalınmadı. İsrail makamlarına, eğer o belgelerin imzalatılmasına devam edilirse, Türkiye’nin de İsrailli yetkilileri yargılayacağı bir kez daha hatırlatıldı. Hatta “oraya, Türk vatandaşlarının tahliyesi için bir heyet göndermek istiyoruz. Tahliye, bu heyetin oluru ve kontrolü çerçevesinde yapılacak” şartı getirildi.
Bu durum, Başbakan Erdoğan tarafından ABD Başkanı Obama’ya, Dışişleri Bakanı Davutoğlu tarafından da Amerikalı meslektaşı Hillary Clinton’a anlatıldı.
Bu aşamada da devreye ABD girdi. Amerikan makamlarının baskısı üzerine İsrailliler, Türk heyetini de kabul ettiler. Ve imzalatılan belgelerin “geçersiz” olduğunu da kabul ettiler.
Hiçbir Türk vatandaşını yargılamayacaklarını bildirdiler. Sadece, bu kişilerin bir daha İsrail’e giriş yapmasına izin verilmeyeceğini bildirdiler.
Nitekim, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Halit Çevik, Başbakan’ın başdanışmanı Nabi Avcı ve iki milletvekilinden oluşan heyet de, İsrail’e tahliyeyi gerçekleştirmek ve bir “hukuksuz uygulamaya meydan vermemek” üzere gitti.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Tahliye tamamlandıktan sonra, İsrail’e karşı hukuk mücadelesi devam edecek.
Bu çerçevede, özellikle BM ve BM Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerle yapılan görüşmelerde, İsrail’in saldırısının “bağımsız ve tarafsız” şekilde soruşturulması için uluslar arası bir komisyon kurulması üzerinde uzlaşmaya varıldı.
Türkiye’nin “İsrailli yetkilileri yargılarız” çıkışına karşılık, başta Batı olmak üzere, uluslararası camia, “soruşturmayı Türkiye değil, BM yapsın” noktasına geldi.
Türkiye de buna ikna oldu; Şimdi yapılacak olan İsrail’in Türk vatandaşlarını taşıyan gemiye ve vatandaşlara karşı saldırısının araştırılması için BM şemsiyesi altında oluşturulacak uluslararası, tarafsız bir komisyon kurulması olacak.