Güncelleme Tarihi:
Dünyanın en büyük siyasi forumu BM Genel Kurulu'nda kelebek kanat çırpsa duyulacak. Yüzlerce diplomat nefeslerini kesmiş bekliyor. Genel Kurul Başkanı D'Escoto devam ediyor: '' Türkiye 151, Avusturya 133, İzlanda 87. Türkiye ile Avusturya Güvenlik Konseyi'nin geçici üyeliğini 1 Ocak 2009'da üslenecekler.''
Gözlerim salonda 'Türkiye' yazılı sırada. Dışişleri Bakanı Ali Babacan ayakta heyecandan yanakları kızarmış, yanda, ön ve arka sıralardaki yabancı diplomatlar tebrik için etrafında toplanıyorlar. Büyükelçi Baki İlkin Dışişleri Bakanı Babacan'a yaklaşan meslekdaşlarının memleketlerini fısıldıyor. Babacan'ın etrafındaki halka giderek büyüyor. Duygu coşkunluğu içindeyim. Önemli bir diplomatik zafer bu Türkiye için. Bilgisayar başına geçip haberimi hazırlarken tebriklerden ben de nasibimi alıyorum. Konsey seçimini takip eden haber ajansları, gazete muhabirleri '' Aldığınız oy sayısı büyük. Türkiye'nin böyle ön plana çıkacağını ummamıştım.'' diye tebrik etmeye geliyorlar.
Hissiyatımı sorguluyorum bu oylama için. Sevinçlimiyim? Evet. Ama kazandığımızdan çok kaybetmediğimize seviniyorum. Dosta, düşmana karşı. Türklük ezikliği içinde olan bazıları '' Ağzımızla kuş tutsak dünya bizi içine almaz.'' diye köken memnuniyetsizliğini bir kez daha açığa vuracak. Hasımlar ise tarihin sararmış sayfalarını tekrar karıştırmaya başlayacak.
Oysa Türkiye'nin yerkürede layık olduğu yere adım adım ilerlediği de bir gerçek. Güvenlik Konseyi'ne giden yolda bir ' Açılım '' politikası uygulamaya yöneldi. Son dört, beş yılda Balkanlar, Orta Doğu, Kafkasya'dan başlayıp Afrika, Güneydoğu Asya ve Pasifikleri kapsayan küresel yakınlaşmayı hedefledi. Türkiye, İspanya ile birlikte ''Medeniyetler İttifakı'' girişimini üslendikten sonra '' En Az Gelişmiş Ülkeler Toplantısı'' ile '' Afrika Zirvesi''ne ev sahipliği etti. 2006 da 10 özel temsilci gelişme yolundaki 67 ülkeyi ziyaret ederek '' Dostluğumuzu geliştirmek için size ne yapabilririz?'' diye sordular. Aldıkları yanıtlara göre uygulamaya geçtiler. Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan tüm dış temaslarında yabancı meslekdaşlarınla dostluk tazelerken Güvenlik Konseyi üyeliği için destek isteğinde bulundular. Ali Babacan BM'de 150 dışişleri bakanıyla yaptığı birebir toplantıda acendasının ilk maddesi Türkiye'nin konsey üyeliği idi. Devletin tepesindeki bu önemli üç kişi konsey seçiminin neticesi ne olursa olsun Türkiye'nin az gelişmiş ülkelere yardımı artarak devam edecektir mesajıyla yoksul ülke liderlerinin kalbini kazandılar.
Türkiye BM'de tüm dünya ülkelerinin önünde haylidir yürüttüğü uzlaştırıcı, silah yerine diyalog içeren barış politikası sınavından yüzünün akıyla çıktı. Kimse geçen yüzyıl başlarındaki trajik sözde soykırımı, çözüm bekleyen Kıbrıs sorununu öne sürmedi. Türkiye, üye kabul edildiği Güvenlik Konseyi kararlarını hala Kıbrıs işgaliyle hala ihlal ediyor konumda olmasına rağmen.
Artık uluslararası platformada imajı değişmiş bir Türkiye var. Çevresindeki komşularla sorunu olmayan, herkese dostluk elini uzatan güçlü bir ülke. Oylamadan sonra bir dostum telefonla arıyor: '' BM karşısında Ermeni, Rum ve PKK taraftarlarının gösteri yapacağını duydum, doğru mu?'' Haberim yok, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı Kaya Boztepe'yi bulup soruyorum:'' Böyle girişimde bulunacaklarını duyduk, belediyeden şehitleri anma toplantısı yapacağız diye izin alıp toplantı yerlerini kapattık. Aleyhte gösteriye fırsat vermedik.'' dedi.
BM karşısında Türkevi kale gibi. Ön cephesinde dev bir Türk bayrağı asılı. Konsey zaferimizi öğrenen Cenk Çoktosun ayyıldızlı bayrağımızı bina köşesinde tek elle sallayarak dalgalandırıyor. En büyük Türkiye, başka büyük yok.