Güncelleme Tarihi:
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye ile ilgili karar taslağında Kıbrıs'taki kapsamlı müzakerelere destek için Türkiye'nin "askerlerini derhal çekmeye başlaması, kapalı Maraş bölgesini Rumlara açması ve KKTC'ye yerleşen Türk vatandaşları sorununu çözmesi" çağrısı yapılmasına sert tepki göstererek, "Ben bu raporu çok da fazla ciddiye alma taraftarı değilim" dedi.
Bağış ayrıca, “Türkiye, AB süreci için Kıbrıs'ı, Kıbrıs için de AB'yi feda etmez” ifadesini kullandı. Bağış, Türkiye’de son dönemde yaşananlar konusunda da “Bundan 10 yıl evvel Kürdüm demeye korkan insanlar, bugün devletin televizyonunda 24 saat Kürtçe izleyebiliyorlar. Atatürk’ten bu yana ilk defa Cemevi’ne giden bir Cumhurbaşkanı var” dedi.
Brüksel'de basınla kahvaltılı sohbet toplantısı düzenleyen Bağış, gelecek hafta AP genel kurulunda oylanacak belgenin geçen hafta AP Dış İlişkiler Komitesinde özellikle Kıbrıs paragrafında Türkiye aleyhine olumsuz ifadelere yer verilecek şekilde değiştirildiğini hatırlatarak, AP'deki siyasi grupların Rum ve Yunan milletvekillerini memnun etmeye çalıştığını anlattı.
Bağış, raporun AP genel kurulundaki oylamada daha dengeli hale getirilmesi için dün AP Türkiye raportörü Ria Oomen-Ruijten, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre ve AP Liberal Grup Başkanı Guy Verhofstadt ile "olumlu" görüşmeler yaptığını ve özellikle Kıbrıs paragrafıyla ilgili Türkiye'nin endişelerini aktardığını ifade etti. AP Türkiye karar taslağının "objektif bir resim çekemediğini, uzlaşma sağlanması adına AP'deki dengeleri gözettiğini ve politize edildiğini" kaydeden Bağış, "Ben bu raporu çok da fazla ciddiye alma taraftarı değilim. Hiç ciddiye almayalım demiyorum, ama çok da ciddiye almayalım. Sonuçta bütün bu raporlar, AB Komisyonunun yayımladığı İlerleme Raporu olsun, AP raporu olsun ya da bir düşünce kuruluşunun raporu olsun, beğenelim beğenmeyelim, birilerinin bizimle ilgili görüşlerini yansıtıyor. Bunlara katılmak zorunda değiliz. Belki bazılarını desteklemek için, belki bazılarını değiştirmek için çabalar sarf etmemiz lazım. Onların açısından bakıldığında böyle görülüyor demek lazım, ama illa da onların bakış açısı doğru demek diye de bir iddiamız yok" şeklinde konuştu.
"ASPARAGAS" HABERCİLERE YÜKLENDİ
Bağış, Türkiye'nin AB iletişim stratejisine ağırlık vermesi gerektiğini anlatırken, başına gelen ilginç bir olayı aktardı: "Türkiye'de (AB ile ilgili) dezenformasyon çabaları var. Hepiniz görmüşsünüzdür, internette dolaşan abuk sabuk mail'ler var. Yok 17 Aralık zirvesinde Türkiye bir belgeyi imzalamış da, eğer ülke bölünürse parçalarının ayrı ayrı AB'ye üye olmasını Türkiye kabul etmiş. Böyle saçma sapan... Birileri oturuyor, üşenmeden bunları yazıyor, farklı dillere çeviriyor, ondan sonra sanki resmi belgeymiş gibi dağıtıyor. Geçenlerde başımızdan bir olay geçti. Benim Blackberry'ime bir e-mail düştü. Le Monde'da çıktığı iddia edilen bir makale. Üçüncü dünya savaşının Türkiye'deki dindarlarla laikler arasında çıkacak bir çatışmadan başlayacağını iddia eden uzunca bir yazı. Fransızcası da var, İngilizcesi de. Le Monde'da çıkan bir makale gibi mizanpajı filan yapılmış. Yazarı da tanıyoruz, İstanbul'daki Le Monde temsilcisi. Arkadaşlardan rica ettim, bir arayın hakikaten bu kişi böyle saçma bir makale yazdı mı? Bunu neye dayanarak söylüyor? Hangi emareden böyle bir analiz yapmış? Le Monde temsilcisi böyle bir şey yazmadığını, gazetelerinde de böyle bir yazı yayımlanmadığını söyledi. Bu, profesyonel bir çaba gerektiriyor. Yani ben uğraşsam yapamam. Ben bilgisayarı iyi kullandığını iddia eden biriyim, 13 yaşından beri kullanıyorum, ama o kadar profesyonel bir şeyi ben çıkaramam. Demek ki Türkiye'de hala AB sürecini, dolayısıyla demokratikleşmeyi, özgürleşmeyi, şeffaflaşmayı geciktirmek veya engellemek isteyen birtakım çevreler var. Bir yandan da bunlarla mücadele etmemiz lazım."
"1982 ANAYASASI TÜRKİYE'Yİ GERİ ÇEKTİ"
Egemen Bağış, mevcut 1982 Anayasası'nın "bir mıknatıs gibi Türkiye'yi geriye çektiğini" öne sürerek, Türkiye'nin gerçekten çağdaş ve evrensel standartlarda yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu iddia etti. "Bununla ilgili ne yapıldığını soracak olursanız, fazla bir şey yapıldığı yok" diyen Bağış, "İktidar partisi olarak biz bir anayasa taslağı üzerinde çalışmaya başlamıştık. Onun nasıl durduğunu da hepiniz çok iyi biliyorsunuz" dedi.
Başmüzakereci Bağış, "Bütün siyasi partiler birer anayasa taslağı hazırlasınlar. Görelim bakalım hangi parti nasıl bir Türkiye tasavvur ediyor? Ne kadar özgürlükçü ve demokratik, ne kadar sosyal devleti önemseyen bir anayasa hazırlayabiliyorlar? Bu sayede hem vatandaşlarımızın o partilerle ilgili değerlendirmeleri pekişecektir, hem de hazırlanan taslakların en iyi tarafları toparlanılarak TBMM Anayasa Komisyonu tarafından Türkiye'ye yakışır bir anayasa taslağı ortaya çıkarılmasını sağlayacaktır" diye konuştu. AB ile müzakerelerde engellenen fasıllara aldırmadan üyelik hazırlıklarını ve reformları sürdüreceklerini belirten Bağış, Türkiye'nin AB üyelik sürecini açılan fasıl sayısına indirgemenin "sırtımızdaki davulun tokmağını başkalarının eline vermek olacağını" söyledi.