Güncelleme Tarihi:
TUNÇ Yavuzdoğan’ın (44) hikâyesi İstanbul’da başlıyor. Fizik ve Alman dili eğitimi almasına rağmen 17 yaşında hobi olarak başladığı ve en büyük tutkusuna dönüşen sualtı hayalinin peşinden gitti. “En büyük isteğim dünyanın farklı denizlerinde dalmak ve sualtı fotoğrafları çekmek” diye başlıyor anlatmaya: “1996’da Kadıköy’de Ayışığı Dalış Merkezi’ni kurdum. O dönem Türkiye’de dalgıçlar intihar komandosuyla aynı kategoride görülüyordu. Dalanlara deli gözüyle bakılıyordu.” 6 yıl önceyse eşinin işi dolayısıyla, “Egzotik bir kültürün yaşamın her yerinde hissedildiği, pek çok etnik kimliğin bir arada var olabildiği bir şehri deneyelim” diyerek Endonezya’nın başkenti Cakarta’ya taşındı.
ZENGİN MERCANLAR
Ancak Türkiye’den 14 bin kilometre uzaklıktaki Endonezya henüz gideceği en uzak yer değildi... Dalış tutkusu onu ülkenin en doğu ucuna, Papua Yeni Gine kıyısındaki Raja Ampat’a götürdü: “İlk geldiğimizde otel alternatifi yoktu. Ancak doğa ve deniz büyüleyiciydi. Mücevher güzelliğindeki kocaman kelebekler, ağaç gölgelerinde kendiliğinden yetişen orkideler, yağmur ormanının dünyanın en zengin mercan resifleriyle iç içe geçmesi... Gide gele burada bir otel açma hayali kalbime kazındı.” 8 ay sonunda istediği araziyi satın aldı ve ‘Papua Explorers’ projesi ortaya çıktı: “Maceracı ve deli arkadaş arayışım dostum Serkan Köse’yle son buldu ve bu oteli tasarladık.” Bir buçuk yıl sonunda otel geçen yıl kapılarını açtı. Ancak sürecin hiç de kolay olmadığını şöyle anlatıyor Yavuzdoğan: “Bambaşka bir kültürden gelen insanları çalıştırmak zordu. İnşaatın hızını belirleyen en önemli unsur malzeme temini oldu. Tekneyle koskoca denizde köy köy dolaşıp ağaç aradığımız ve elimiz boş döndüğümüz çok oldu. Dünyanın sonunda olmamız, otelin inşaatı sırasında birçok lojistik zorluğu beraberinde getirdi.”
47 binde 3 kişiler
RAJA Ampat Papua Yeni Gine adasının batısında, Endonezya’ya ait ‘Kuş Kafası Yarımadası’ denilen bölgede yer alan 46 bin kilometrekarede1500 adet adadan oluşan bir arsipelago. Yerli dilde ‘dört kral’ anlamına gelen ada, ülkenin en büyük doğal parkı ve dünyanın en canlı okyanusları ‘Mercan Üçgeni’nin tam ortasında. Nüfusu 47 bin civarında. Halkı, Aborijinler dahil pek çok etnik grubu kapsayan Avustronezya ırkından geliyor. Adaların kendilerine has endemik kuş, bitki ve çicek türleri var. Adada Tunç Yavuzdoğan, ortağı Serkan Köse ve bir çalışan dışında başka Türk yok.
Türkler ‘beyaz adam’
YAVUZDOĞAN yerli halkın istihdam ve refahına da önem verdiklerini söylüyor: “Komşumuz olan köye pek çok yardım kampanyası düzenledik. Otelde yaklaşık 30 kişilik bir ekip çalışıyor. Büyük çoğunluğu yerel halktan. Yerliler için Türkler ‘beyaz adam’ dedikleri kategoride; yani tam anlayamadıkları, komik ve garip buldukları bir tür. Genelde tüysüz bir ırk oldukları için en çok Türk erkeklerinin kıllarını komik ve ilginç buluyorlar.”