Güncelleme Tarihi:
İngiltere'de görülen bir cinayet davasında mahkemeye kanıt olarak sunulan siyah beyaz güvenlik kamerası görüntüleri görenleri dehşete düşürdü. Sadece 6 yaşındaki masum bir çocuğun "kimse beni sevmiyor" diye ağladığı kamera kaydından kısa bir süre sonra hem zehirlendiği hem de işkenceye uğrayarak aldığı darbeler sonucu hayatını kaybettiği ortaya çıktı.
6 yaşındaki Arthur Labinjo-Hughes'un, 29 yaşındaki öz babası Thomas Hughes ve 32 yaşındaki üvey annesi Emma Tustin cinayet suçlamasıyla yargılanıyor. Mahkeme kayıtlarına göre Arthur 'ölümcül beyin travması' nedeniyle hayatı kaybetti.
Mahkemeye sunulan belge, bilgi ve görüntüler çocuğun ölümünden önce bir 'vahşet fırtınasına' maruz kaldığı, bunun adli tıpta 'çocuk işkencesi' olarak sınıflandırıldığını ortaya koyuyor.
Polis yetkilileri duruşma jürisine zavallı çocuğun ölmeden önceki son görüntülerini servis etti. Güvenlik kamerası kayıtlarında çocuğun "Kimse beni sevmiyor. Kimse bana yemek vermiyor" diyerek ağladığı anlar yer alıyor.
Kayıtlar geçen yılın 16 Haziran gününe ait. görüntülerde Arthur'un yatağının olmadığı ve salonda yerde uyuduğu da görülüyor. Evin salonunda bulunan kamera tarafından kaydedilen görüntülerin geçen yılki koronavirüs karantinası dönemi çekildiği açıklandı. video görüntülerinin bir yerinde küçük çocuğun korku içinde "Babam beni camdan atacak, babam beni camdan atacak" diye bağırdığı duyuluyor.
Çocuğun öldüğü 16 Haziran gününde üvey annesi Emma Tustin tarafından ölümüne dövüldüğü, kadının acil servisi çocuğu dövdükten 13 dakika sonra aradığı ve yetkililere "Düşüp kafasını çarptı, zor nefes alıyor" dediği açıklandı.
Eve gelen sağlık görevlileri Arthur'u yerde yatarken, yüzü bembeyaz olmuş ve dudakları morarmış halde buldular.
Arthur, bir sonraki gün hastanede son nefesini verdi. Hastanedeki ölüm raporunda yazanlar ise şöyleydi: Bir yetişkin tarafından uygulanan kafa travması, sert şekilde sarsılmak ve kafasının sert bir yere sürekli olarak vurulması...
Ancak olayın kan donduran detayları bununla da sınırlı değil. Doktorlar yapılan otopside çocuğa çok miktarda tuz verilip zehirlendiğini ve bu sebeple de kendine yöneltilen şiddete karşı koyamayacak kadar kötü durumda olduğunu buldular. Arthur'un vücudunda 6 kaşıktan fazla tuz bulundu; adli tıp doktorları bunun gördükleri en fazla miktar olduğunu belirtti.
Mahkeme çocuğun günde 14 saate varan süreler boyunca yalnız bırakıldığını, bir yatağı olmadığını, beslenmediğini ortaya koydu. Arthur'un küçücük bedeninde baştan yağa kadar 130 morluk bulundu. Kafası, kolları, bacakları, ayakları ve gövdesinde tam 93 yaralanma tespit edildi.
Mahkemeye ifade veren bir doktor mesleğini yaptığı süre boyunca hiçbir vakanın bu kadar derin işkenceye maruz kaldığını görmediğini ifade etti.
Arthur'un babası Thomas Hughes polise verdiği ifadede "Arthur'u bu duruma getiren benim, tüm sorumluluk bana ait. Benim yaptıklarım yüzünden annem, babam ve Emma ceza çekmemeli tüm sorumluluk benim." sözlerini kullanmıştı.
Arthur'un kâbus dolu yaşantısının babasıyla birlikte üvey annesi Emma Tustin'in yanına taşındıktan sonra başladığı, babaannesinin işkenceler başladıktan sonra sosyal hizmetleri arayıp yardım istediği ama durumun araştırılmadığı da mahkemeye sunulan iddialar arasında yer aldı.