Güncelleme Tarihi:
Türk yetkililere, evrensel demokratik değerler ve Türkiye anayasasında da kutsal kabul edilen değerler çerçevesinde davranma çağrısında bulunan Kirby, “Daha önce de kaygı duyduğumuzu belirttiğimiz, özgür medya, ifade özgürlüğü ve toplanma hakkı gibi konulara ilişkin kaygılarımız sürüyor” diye konuştu. Kirby, bu konulardaki kaygılarını gerek özel gerekse genel ortamlarda dile getirdiklerini belirtti.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VURGUSU
Avrupa Birliği Komisyonu, KOZA-İPEK Holding’e kayyum atanması sonrasında yaşanan son gelişmelerden endişe duyduğunu belirterek 1 Kasım seçimlerinin demokratik standartlara uygun olmasını umduğunu dile getirdi.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin sözcüsü Catherine Ray, “Durumu çok yakından izlemeyi sürdürüyor ve hukukun üstünlüğü ile medya özgürlüğüne saygının öneminin altını bir kez daha çizmek istiyoruz” dedi.
SCHULZ: ENDİŞE DUYUYORUZ
Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz da 1 Kasım seçimleri öncesinde KOZA-İPEK Grubu’na el konulmasından derin endişe duyduğunu belirterek, “Özgür medya canlı demokrasilerin temel taşıdır” dedi.
AP Liberal Grup Başkanı Guy Verhofstadt ve Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Rebecca Harms ortak bir açıklama yaparak, “Avrupalılar olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a farklı fikirleri dinlemesini, alışılmışın dışında görüşleri tartışmasını ve muhalefeti susturma stratejisine son vermesini ısrarla tavsiye ediyoruz” dedi.
TEHLİKE ÇİZGİSİNİ GEÇTİ
Avrupa İçin Liberaller ve Demokratlar İttifakı (ALDE) Başkanı Graham Watson da Türk hükümetinin önemli bir medya grubunu kontrol etmeye yönelik girişiminin, “Türkiye’nin tehlike çizgisini geçtiğini” gösterdiğini belirtti.
AP Türkiye Raportörü Hollandalı parlamenter Kati Piri, basın özgürlüğü açısından Türkiye’de bir kötü gün daha yaşandığını vurgulayarak, “Seçimler öncesi medyanın durumu son derece endişe verici” ifadelerini kullandı.
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın sözcüsü Daniel Holtgen de yaptığı açıklamada, “Seçimlere günler kala medya organlarını basıp mallarına el konulması, medya özgürlüğü konusunda soru işaretlerine neden oluyor. Türkiye’deki gelişmeleri yakından ve endişeyle izliyoruz” ifadelerini kullandı.
TELAŞ VE GÜÇ GÖSTERİSİ
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks de yaşananları, “Türkiye’nin son aylarda medya özgürlüğü konusundaki duruşunun tehlikeli yönünün özellikle rahatsız edici bir illüstrasyonu” olarak niteledi. Muiznieks, “Telaş, olağanüstü güç gösterisi ve kayyumun canlı yayını kesme kararı, Türk hukuk düzeni ve Türk Anayasası’na uygunlukları konusunda oluşturduğu sorulara ek olarak, uluslararası insan hakları hukuku tarafından belirlenen orantılılık kriterleriyle bağdaşmamaktadır” dedi.
AGİT: BASINA AÇIK ENGELLEME
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic de açıklamasında yetkililere endişe verici bu eğilimi tersine çevirmek için ellerinden geleni yapma çağrısında bulunarak iki televizyon kanalına yönelik polis baskınının, “basın özgürlüğüne açık engelleme” olduğunu belirtti. Çoğulcu bilgiye erişimin her demokrasi için vazgeçilmez olduğunun altını çizen Mijatovic, “Yetkililer, özellikle seçim sürecinde medyanın özgür bir ortamda çalışmasını sağlamalı” dedi.