Güncelleme Tarihi:
Yağmur ormanları ve sulak alanlar gibi hayati önem taşıyan ekosistemlerin ve yerli toplulukların haklarının korunması için de hedefler belirlenecek.
Kanada'nın Montreal kentinde düzenlenen COP15 BM Biyoçeşitlilik Zirvesi'nde varılan anlaşma Pazartesi sabahı açıklandı.
Çin'de yapılması planlanan zirve Covid nedeniyle ertelenmiş ve Kanada'ya taşınmıştı.
Toplantıdan sorumlu olan Çin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin son dakika itirazına rağmen anlaşmanın sağlandığını duyurdu.
BM Kalkınma Programı, "tarihi anlaşmanın" dünyanın dört bir yanındaki insanların biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak için gerçek bir ilerleme bekleyebileceği anlamına geldiğini söyledi.
HANGİ KONULARDA ANLAŞMA SAĞLANDI?
ANLAŞMA SÜRECİ NASIL GELİŞTİ?
Kanada Çevre ve İklim Değişikliği Bakanı Steven Guilbeault gazetecilere yaptığı açıklamada, "Paris'in iklim konusunda yaptığı gibi bu da tarihe geçecek bir an" dedi.
2015 Paris İklim Anlaşması, gezegendeki sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutma konusunda ülkelerin mutabık kalmalarını sağlamıştı.
Montreal'deki zirve, doğayı iyileşme yoluna sokmak için "son şans" olarak görülüyordu.
Görüşmeler boyunca hedefler ve planların nasıl finanse edileceği konusunda fikir ayrılıkları yaşandı.
En büyük anlaşmazlık noktalarından biri, dünyanın en fazla biyolojik çeşitliliğine sahip bölgelerdeki koruma çabalarının nasıl finanse edileceğiyle ilgiliydi.
Biyoçeşitlilik, dünyadaki tüm canlıları ve bunların gezegeni ayakta tutan karmaşık yaşam ağı içinde birbirlerine bağlanma biçimlerini ifade ediyor.
Çin yeni anlaşma metnini Pazar günü yayımlandı.
Delegeler, saatler süren gecikmelerin ardından Pazartesi sabah erken saatlerde oturumu topladı ve metni kabul etti.
COP 15 Başkanı Huang Runqui, anlaşmayı destekleyemeyeceğini söyleyen Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin itirazlarına rağmen anlaşmanın onaylandığını ilan etti.
ANLAŞMA NASIL DEĞERLENDİRİLİYOR?
Kraliyet Kuşları Koruma Derneği'nin kıdemli uluslararası politika danışmanı Georgina Chandler, Montreal'de varılan anlaşma sayesinde hem insanların hem de doğanın daha iyi durumda olacağını söyledi.
"Artık anlaşma tamamlandığına göre, hükümetlerin, şirketlerin ve toplumların bu taahhütlerin hayata geçirilmesine nasıl yardımcı olacaklarını belirlemeleri gerekiyor."
Yaban Hayatı Koruma Derneği'nden Sue Lieberman anlaşmanın bir uzlaşma olduğunu ve birçok iyi unsur içermesine rağmen "doğayla olan ilişkimizi gerçekten dönüştürmek ve ekosistemler, habitatlar ve türler üzerindeki tahribatımızı durdurmak için" daha ileri gidilebileceğini söyledi.
"DOĞA BİZİM GEMİMİZ, SU ÜSTÜNDE KALMALI"
Anlaşma için günlerce süren yoğun müzakereler oldu. Bakanlar Cumartesi günü, 2030'a kadar doğayı iyileşme yoluna sokmak için net hedefler üzerinde anlaşmaya varılması gerektiği konusunda hararetli konuşmalar yaptı.
AB Komisyonu'nun Çevre, Okyanuslar ve Balıkçılıktan sorumlu Üyesi Virginijus Sinkevicius "Doğa bizim gemimiz. Onun su üstünde kalmasını sağlamalıyız" dedi.
Bilim insanları, ormanların ve otlakların daha önce görülmemiş oranlarda yok olması ve okyanusların kirlilikle yüz yüze olması nedeniyle insanların Dünya'yı güvenli sınırların ötesine ittiği konusunda uyarıda bulunuyor.
SARs CoV-2, Ebola ve HIV gibi hastalıkların vahşi hayvanlardan insan popülasyonlarına yayılma riskinin artması sorununa da dikkat çekiliyor.
Başlıca anlaşmazlık noktalarından biri finansmanla ilgili.
Mısır'da düzenlenen iklim zirvesi COP 27'de olduğu gibi, bazı ülkeler biyolojik çeşitliliğin korunmasına yardımcı olmak üzere yeni bir fon kurulması çağrısında bulundu, ancak bu talep diğerleri tarafından reddedildi.