Doğan Uluç: Şaha kalkmış New York

Güncelleme Tarihi:

Doğan Uluç: Şaha kalkmış New York
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2000 00:00

Doğan ULUÇ
Haberin Devamı

New York'ta yaşam girdabına, zamanın hiçbir şehirde görülmemiş hızla akışına hala alışamadım. Pazartesi diyorum ardından sanki aradakiler günden sayılmıyormuş gibi Cumartesi geliyor. Mayıs'ta yaz tatilini planlarken vitrinler değişiyor, sonbahar çıkagelmiş. 1990'ları düşünüyorum oysa geride kalmış, yüzyıl devirmişiz. Ne kadar çabuk geçiyor hayat yabancı diyarda, hele hele New York'ta.

Yarın sabah kahvesiyle üçüncü bin yılın ikinci yılının ilk gününe ‘Merhaba’ diyeceğiz. Ama bu tarih yaprağı gerçek mi? Yoksa hala ikinci bin yılını mı yaşıyoruz? Yüzyıllar ‘sıfır’la başlamayacağına göre mantık üçüncü bin yıla ancak 2001'in 31 Aralık geceyarısını aştığımızda ulaşmamızı gerektiriyor. Zaman tartışması başlatmak niyetinde değiliz. Bu gece saat 24'de 2001'e yeni bir yıla giriyoruz.

Cüzdanlarda belirli bir hafiflik var. Banka hesapları da öyle. Aralık ayı temel dinlerin kutsal bayramlarının birbirini izlemesiyle geçti. Ramazan Bayramı da bu kez Noel ve Hanukah'ya katıldı. Yılın son ayı Müslüman, Hıristiyan, Musevisiyle tebrik ve karşılıklı hediye alışverişinin rekor düzeye ulaştığı bir dönem. Amerikan posta idaresi geçen hafta yalnızca bir günde kartpostal ve hediye paketleriyle 340 milyon parçanın adreslerine teslim edildiğini bildiriyor.

Orta ve dar gelirli Amerikalılar eş, dost ve yakınlarına verdikleri hediyelerin borçlarını nasıl ödeyeceklerini şimdiden düşünmeye başladılar. Noel'den sonra dükkanlarda hala insan seli sürüyor. Aldıkları hediyeleri beğenmeyenler özel kasiyelerde nakit para karşılığı geri verirken yüzde 30-40 oranında ucuz satışlarda kelepir avcılığı yapıyorlar. Köşe bucakta Türkiye'nin Hıristiyan alemine hediye ettiği Demreli Aziz Nicholas'lar ( Noel Baba) artık görünmüyor.

Özellikle New York'un sayfiyelerinden, kırsal kesimlerde bahçelerdeki kırmızı burunlu Rudolph'un başını çektiği Ren geyikli araba minyatürleri, beyaz top sakallı Noel Baba'lar gözden kayboldu. Ama yerkürenin en müreffeh adası Manhattan'da yoksullar, evsizler kaybolmuş değil. Onbinlerce milyonerin yaşadığı minik adada vizon kürklü sosyete kadınları bizim Kızılay'a benzer hayır faaliyetleri sürdüren Salvation Army personeliyle birlikte kar-kış demeden çorba mutfaklarında yoksullara sıcak aş dağıtmaya devam ediyorlar.

Son bir kaç yıldır El Nino nedeniyle ılımlı kış geçiren kasımdan bu yana soğuğa teslim olmuş halde. Gene de dünya başkentine turist akımı devam ediyor. Belediye Başkanı Rudy Guiliani, 2000 yılının 39 milyon ziyaretçiyle kapandığını söylüyor. Okyanusta damla da olsa bizimkilerin sayısı yabana atılacak gibi değil. Amerika'yı mesken edinmiş insanlarımız holding sahibi pek çok Türk'ün Manhattan göbeğinde yeni inşa edilen gökdelenlerde milyon doların üstünde daire ve dubleksler satın aldıklarını söylüyorlar. Yıllardır Türkiye'ye dönemeyen Halil Bezmen'in ünlü Fifth Avenue'ye bitişik lüks dairesinin yanındaki yedi katlı Beaux Arts binası 30 milyon dolara satışa sürüldü. Çelik-beton binalarla kaplı Manhattan'a yeşillik getiren Central Park'a bakan görkemli bir gökdelende beş yatak odalı bir penthouse'un aylık kirasının 100 bin dolara yükselmesi yabancı zenginlerin New York'a ilgi yoğunluğunun hala tırmanışta olduğunu kanıtladı.

Dünya tiyatro merkezi Broadway'de yeni yapımlar vizyona girerken 18 yıldır çoğu zaman kapalı gişe oynayan ‘Cats’ müzikali ile ‘Miss Saigon’ perde indirdiler. Sanat kritikleri ‘Cats olmasaydı Broadway ölürdü’ diyerek müzikal ve piyeslerin milyar doları aşkın gelir sağladığı Broadway'i seyircilerine yeniden sevdiren Cats'in ardından ağıt yazmaya başladılar. Gene de ‘Betrayal’, ‘Copenhagen’, ‘The Dinner Party’, ‘The Full Monty’, ‘Dirty Blonde’, ‘Jane Eyre’, ‘The Music Man’ gibi yeni piyesler Broadway'e taze kan taşıdılar.

Kışın soğuğu, otel, lokanta, özel klüpler, eğlence yerlerinde astronomik fiyat artışına rağmen yaşam tüm hızıyla yeni yılda da süreceğe benziyor. Yerlisi, yabancısıyla herkes ayrı şeylerin arayışı peşinde New York'ta. Niye New York derseniz yanıtı kolay. New York gibisi yok.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!