Güncelleme Tarihi:
Açıklamalarıyla Türk halkının sesi olan Çavuşoğlu'nun Fransız vekile verdiği cevap, daha önce de Türkiye'ye yönelik asılsız iddia ve iftiralarda bulunan siyasetçilere yönelik yanıtlarını hatırlattı.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin terörle mücadelesi, FETÖ'nün 15 Temmuz hain darbe girişimi, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği, milli savunma ve Filistin gibi uluslararası meselelere ilişkin muhataplarına verdiği yanıtlarla dış politikada Türk halkının sesi oluyor.
Diplomatik çizgide gerekli durumlarda muhataplarına sert tepkiler vermekten çekinmeyen Çavuşoğlu, "diklenmeden dik duran" tutumuyla büyük takdir topluyor.
Çavuşoğlu'nun, Sonia Krimi'ye "Soykırım ve tarih konusunda Türkiye'ye ders verebilecek en son ülke Fransa'dır çünkü Ruanda'da, Cezayir'de olanları unutmadık. Fransa kendi karanlık tarihine baksın, Türkiye'ye ders vermeye kalkmasın." cevabına benzer şekilde geçmişte de Türkiye'nin meşru haklarını savunduğu çok sayıda sert çıkışı bulunuyor.
"SEN KİMSİN TÜRKİYE'Yİ ATIYORSUN?"
Çavuşoğlu, 15 Kasım 2016'da dönemin Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile ortak basın toplantısında bazı Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinin liderlerinden Türkiye'nin üyeliğine yönelik açıklamalara tepkisini ifade ederek, “Sen kimsin ki Türkiye’yi atıyorsun? Senin böyle bir yetkin yok. Burada konsensüs lazım. Biz bu muameleyi hak etmiyoruz. Bizim şikayet ettiğimiz ikiyüzlülük ve çifte standart.” şeklinde konuşmuştu.
Yunanistan'a, 19 Nisan 2018'de sert bir çıkış yapan Çavuşoğlu, “Tehlikeli adım atmayın bir kaza çıkabilir ya da askerlerimizin elinden bir kaza çıkabilir. Maalesef bir Savunma Bakanı var. Kimilerine göre iyi çocuk kimilerine göre şımarık çocuk. Tamam da onun şımarıklığının iki ülkenin ilişkilerini bozacak düzeye gelmemesi lazım.” demişti.
Çavuşoğlu, geçen yıl 16 Şubat'ta, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında, mevkidaşının Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alımına ilişkin beyanlarını eleştirerek, şöyle konuşmuştu:
"Kullandığınız terminolojiye karşı olduğumu müsaadenizle söylemek isterim. Tehdit dilini kullanmayız ve kendimiz de reddederiz. Hava savunma sistemine acil olarak ihtiyacımız var. Basit silahları bile bahaneler yüzünden almakta zorluk çektik. Müttefiklerle sorunumuz yok, neden ihtiyaçlarımızı NATO içinden karşılamayalım? Bu ihtiyaçlar karşılanmazsa biz de başka seçeneklere bakmak durumundaydık. Burada herkes birbirini çok iyi anlamalıdır ve saygı duymalıdır."
"KARABAĞ'I NEDEN İŞGAL ETTİNİZ?"
Çavuşoğlu, 19 Kasım 2016'da İstanbul'da düzenlenen NATO PA 62. Genel Kurulu Toplantısı'nda Ermenistan Milletvekili Koryun Nahapetyan’ın DEAŞ hakkındaki iddialarına cevaben "Değişik görüşler içinde olabiliriz ama önce dürüst olmamız lazım. Maalesef Ermeni arkadaşlarımız hiç dürüst olmuyorlar. Taraf olduğunuz tüm örgütlerde Azerbaycan topraklarını işgal ettiğiniz kayıtlı. Karabağ’ı siz işgal ettiniz, neden çekilmiyorsunuz? Size önerilerde de bulunduk, çekilirseniz sınırlarımızı açarız dedik." ifadelerini kullanmıştı.
Azerbaycan’ın meselelerinin Türkiye'yi doğrudan ilgilendirdiğinin altını çizen Çavuşoğlu, şunları kaydetmişti:
"Dürüstlükten bahsediyorsunuz, sözde soykırım yalanını her zaman gündeme getiriyorsunuz. (Ortak Tarih Komisyonu önerisine) Hayır dediniz, niye? Çünkü yalanı tercih ediyorsunuz, kendinize güveniniz yok. Söylediğiniz suçlamaların hepsini de reddediyorum. Dürüstlüğe sığmayan bir yaklaşımın göstergesidir. (DEAŞ’la mücadele) Bu konudaki tutumlarımız, politikalarımız son derece nettir. Yakaladığımız, öldürdüğümüz PKK’lı teröristlerin içinde Ermeniler de var."
Çavuşoğlu, geçen yıl şubat ayında yapılan 54. Münih Güvenlik Konferansı'nda Arap Ligi Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt’ın Zeytin Dalı Operasyonu'na ilişkin açıklamalarına cevap olarak şöyle konuşmuştu:
"Biz bir terör örgütünü yenmek üzere Suriye’deyiz. Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı ve meşru müdafaa hakkımızı kullanıyoruz. Sisteminiz bir üye ülkenin liderinin yarım milyon insanı öldürmesini önleyecek kadar güçlü olsa keşke. Keşke sisteminiz, ABD hayranı üyelerinizi, Filistinlilere ve ayrıca El Aksa’nın koruyucusu olan Ürdün’e Filistinlilerin haklarını ve El Aksa’nın statüsünü savunmamaları için onlara baskı uygulayan ülkeleri engelleyecek kadar güçlü olsa. Maalesef sizin sisteminiz bu."
Çavuşoğlu, 29 Ağustos 2016'da dönemin Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders’le ortak basın toplantısında, "(15 Temmuz hain darbe girişimi) Darbeye destek veren, darbenin içinde olan medya kartı sahiplerine de basın özgürlüğü ya da gazetecilerin özgürlüğü gibi bakmamız esasen diğer gazetecilere de, basın organlarına da haksızlık olur. Maalesef bu FETÖ terör örgütüne bağlı ve onların desteklediği bazı Avrupa ülkelerinde de medya mensupları var, bunu da çok iyi biliyoruz. Hem de Avrupalı dostlarımız çok iyi biliyor. Bunun ikisini çok iyi ayırt etmek lazım." demişti.
Hollanda’yla önceki yıl mart ayında yaşanan krize ilişkin değerlendirmesinde Çavuşoğlu, "Sen bana nasıl yaklaşırsan ben sana iki adım öyle yaklaşırım. Sen bana dost gibi bir adım gelirsen iki adım dost gibi gelirim ama sen bana bir adım düşmanlık yaparsan iki misli sana karşılık veririm." şeklinde konuşmuştu.
"ALIŞACAKSINIZ"
Çavuşoğlu, güçlü Türkiye'nin bundan sonra daha da güçlenerek yoluna devam edeceğine vurgu yaparak şöyle devam etmişti:
"Alışacaksınız, hazımsızlık varsa hazmetmeyi öğreneceksiniz. Efendim ne diyor açıklamasında 'Çavuşoğlu, buraya gelir laleleri görür ve müzeleri görür ama Türklerle bir araya gelemez.' diyor senin ülkendeki laleler nereden geldi? Bunu söyleyen bir ülkenin Başbakanı'dır. Bir başbakan bu kadar küçülür mu? Wilders’in elinden biraz oy alacağım diye bu kadar aciz duruma düşer mi? Çünkü büyük Türkiye’nin, yani Türklerin ayak seslerinden korkuyorlar. Bağımsız Türkiye’den korkuyorlar. Türkiye’nin kendi başına karar almasından çekiniyorlar."
AB Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’yle 15 Mart'ta yaptığı ortak basın toplantısında Belçika'daki yargının PKK terör örgütüyle ilgili verdiği kararları ibretle izlediklerini kaydederek, "PKK AB tarafından da terör listesine alınmıştır ama Belçika’daki yargı adeta PKK’yı aklamak için çaba sarf ediyor. Şimdi bunu yargının bağımsızlığı olarak değerlendiriyorsunuz ama Türkiye’de bir şey olduğu zaman Türkiye’ye ders verir nitelikte açıklamalar yapmaya çalışıyorsunuz. Doğrudan yargıya müdahale ediyorsunuz. Hani yargının bağımsızlığı ilkesi? Hani hukukun üstünlüğü ilkesi?" diyerek tepkisini ortaya koymuştu.
Çavuşoğlu, 14 Ocak'ta Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında Lüksemburglu mevkidaşının 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle ilgili ifadeleri hakkında, "Fransa, Belçika ve terörden etkilenen diğer ülkelerin yaptığı yasaları ve olağanüstü hal dahil aldığı tedbirleri dayanışma adı altında destekleyip de onların izni olmadan Türkiye’ye gelemeyen, gelmekte tereddüt eden ülkelerin eleştirilerini biz ülke olarak da millet olarak da kabul edemeyiz. Biz samimiyet ve destek bekliyoruz. FETÖ gibi bir terör örgütünü destekleyecek açıklamaları da doğru bulmuyoruz." ifadesinini kullanmıştı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Twitter paylaşımlarına da tepki gösteren Çavuşoğlu, "Stratejik ortaklar sosyal medya üzerinden konuşmaz." değerlendirmesiyle ABD liderini eleştirmişti.
Çavuşoğlu, Kazakistan'ı ziyareti sırasında geçen yıl 16 Mart'ta FETÖ ağzıyla konuşan gazeteciye sert tepki göstermiş ve "Kim olduğunuzu bilmiyorum ama sorduğunuz soruda sizi FETÖ'cü gibi gördüm. Bu ağza cevap verme gereği görmem." cevabını vermişti.
Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok ile geçen yıl 3 Ekim'de Ankara'da ortak basın toplantısı düzenleyen Çavuşoğlu, asılsız söylemler üzerine Türkiye'ye yönelik suçlamalarda bulunan bir gazeteciye şu yanıtı vermişti:
"Size bir tek şey söylemek zorundayım. Sayın Cumhurbaşkanımızı eleştirdiğiniz zaman kendisine diktatör diyorsunuz, her ne kadar bütün seçimleri kazansa da. Biz buna cevap verdiğimiz zaman bu sizin hoşunuza gitmiyor. Daha önce de birkaç kez ifade ettiğim gibi sizler belli derslere alışmışsınız ama başkalarından herhangi bir şekilde cevap almak hoşunuza gitmiyor. Bence Batı’da en büyük problemlerden bir tanesi bu. Türkiye’yi ya da başka ülkeleri nasıl gördüğünüz."
Mevlüt Çavuşoğlu, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik ithamlarına Twitter'dan verdiği cevapta, Netanyahu'nun hakkındaki rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarını gizlemek için çaresizlikle gündem değiştirmeye çalıştığını belirtmişti.
"DOĞRULAR HOŞUNUZA GİTMİYOR"
11 Ekim 2016'da yapılan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde soruları yanıtlayan Çavuşoğlu, şöyle konuşmuştu:
"Açıkça söylüyoruz, dürüstçe söylüyoruz ama Cumhurbaşkanı Erdoğan biraz fazla açık konuşuyor galiba, bundan hoşlanmıyorsunuz ama doğruları da o da söylemek durumunda ben de söylemek durumundayım çünkü bu yükü çeken biziz, iş birliği konusunda her türlü riski alan biziz, en radikal önerileri bu insani dramı önlemek için atan biziz, getiren biziz sonuçta da bizim de beklentimiz var, bu da yerine gelmeli. Bunu da istediğimiz zaman siz bizi tehdit ediyor diyorsunuz, bu haksızlık değil mi Türkiye uyguluyor AB uygulamıyor, biz bu konularda iş birliğine devam etmek istiyoruz."
Çavuşoğlu, AB’nin Türkiye'deki yargı bağımsızlığına yönelik eleştirilerine cevaben, “Çünkü bu süreci birlikte yürütüyoruz ama çifte standart ve ikiyüzlülük olduğu zaman da bunu kabul etmemiz mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye’de yargı süreciyle ilgili biraz önce söylediğiniz ifadeleri de kabul etmem mümkün değil çünkü yargı Türkiye’de bağımsızdır.” demişti.
Trump’ın BM'de Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınmasını reddedecek ülkelere yönelik tehdidine karşı sert çıkış yapan Çavuşoğlu, “Ne yapacaksınız isimleri alacaksınız da? O ülkelerin de mi işgal edilmesine müsaade edeceksiniz ya da onları da cezalandıracak mısınız? Artık dünya değişti, artık 'Ben güçlüyüm o nedenle de haklıyım.' anlayışı değişti. Artık dünya haksızlıklara isyan ediyor.” şeklinde konuşmuştu.
Çavuşoğlu, Yunan bir gazetecinin kaçak göçmen sayısında artış yaşandığı iddialarına cevaben şunları söylemişti:
“Bu rakamları nereden aldınız bilmiyorum ama ben size bazı rakamlar vereyim. 2015 eylül ayında Türkiye’den Yunan adalarına günlük geçen göçmen sayısı 7 bin 500 civarındaydı. 2016 yılının ilk aylarında bu rakam günde 2 bindir. Göç anlaşmasını imzaladıktan ve ortak çalışmalardan sonra bu rakam günde 50’ye düştü. 7 bin 500’den 50’ye düştü ve siz diyorsunuz ki artış var. Size bu rakamları kim veriyor? Üstelik Yunanistan kimi geri göndermeye karar verdiyse biz kabul ediyoruz. Harfiyen anlaşmamıza uyuyoruz. Bu anlaşmanın gereğini biz yapıyoruz da AB 2016 yılında 3 milyar avro ödemesi gerekiyordu Türkiye’deki göçmenler için. Bugün 880 milyon avro ödedi. Bu parayı gönderirken de şartlar koyuyor. Diğer taraftan 2017-2018 içinde ilave 3 milyar avro sözü vardı. Biraz da AB’ye sözünüzü yerine getirin diye hatırlatmada bulunmak gerekiyor. Türkiye’ye ancak teşekkür etmek gerekiyor çünkü Türkiye yükümlülüklerini yerine getiriyor."
Mısır'ın FETÖ'ye ilişkin iddialarına cevabında 28 Temmuz 2016'da CNN Türk kanalına mülakat veren Çavuşoğlu, "Mısır'ın BM Güvenlik Konseyindeki tavrı manidardır. Zaten darbe ile iş başına gelenlerin o genleri işliyor. Dolayısıyla darbeyi desteklemeleri bizi şaşırtmadı." demişti.
"HALKIMIZ DARBECİLERİN YANINDA YER ALDIĞINI SÖYLÜYOR"
Çavuşoğlu, Türkiye’deki demokratik durumun kötüye gittiğini ve medyaya baskı uygulandığını iddia ederek binlerce kişinin tutuklandığını ifade eden Danimarkalı Milletvekili Michael Aastrup Jensen’e 12 Ekim 2016'da cevaben, "Verdiğiniz önerge sizin, yani Türkiye’deki algısını söylüyorum, darbecilerin yanında yer aldığınızı söylüyor vatandaşlarımız. Bu pozisyona lütfen düşmeyin. İki tane raportörümüz var, her türlü imkanlar var. Bu çerçevede Türkiye’yle diyalog devam etsin. Böyle durumda darbecilerin, teröristlerin değil, Türk halkının ve TBMM’nin ve buradaki Türk parlamenterler arkadaşlarımızın yanında olmanızı tercih ederim." ifadesini kullanmıştı.
Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı öğrencilerine hitap eden Çavuşoğlu, 26 Şubat 2017'de dönemin Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos'a yönelik "Şımarık çocuğunuza sahip çıkın da bizim de güvenlik güçlerimizin elinden bir kaza çıkmasın. Bu esasen son derece dostane bir uyarıdır. Durup dururken böyle gerginliği artıracak söylemler içinde bulunmanızın, bir kayacık veya adacığa çıkmaya çalışmanızın bir faydası yok, size bir şey getirmez." açıklamasını yapmıştı.
"KUTSAL KİTABIMIZ SENİN YAZBOZ TAHTAN MI?"
Çavuşoğlu, AK Parti Kepez İlçe Başkanlığı Danışma Meclisi'nde yaptığı konuşmada Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Fransız aydınların Kur'an-ı Kerim’e yönelik ifadeleri hakkında geçen yılın mayıs ayında şunları kaydetmişti:
“Bugün Avrupa’dakiler camilerimize saldırırken biz hoşgörünün ne olduğunu gösteriyoruz. Fransa’da içlerinde Sarkozy’nin de olduğu bazı densizler, Kur'an-ı Kerim’in bazı bölümlerinin çıkarılması gerektiğini savunuyorlarmış. Kutsal kitabımız senin yazboz tahtan mı? Neymiş efendim, Yahudi düşmanlığı içeriyormuş. Tarih boyunca Yahudilere siz zulmettiniz. Bunların ırkçılıkta, İslam düşmanlığında vardığı noktanın ve entelektüel yobazlığın bir göstergesidir. Sen Türkiye’ye özgürlük dersi vermeye çalışıyorsun, Avrupa’da ırkçılık, yabancı düşmanlığı had safhada. Sen önce bunları durdur, kendinden olmayana yaşam hakkı bile vermiyorsun.”
Çavuşoğlu, 25 Ağustos 2017'de Varşova'da yapılan Türkiye-Polonya-Romanya Üçlü Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda dönemin Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in ilgili açıklamalarına cevaben, “Siz Türkiye’nin valisi misiniz, Türkiye sizin sömürgeniz mi ki siz bu referandumdan sorumlusunuz? Haddini aşan açıklamalar duyuyoruz. (Sigmar) Gabriel’e karşı olanlardan biz sorumluyuz diyebilir miyiz?” demişti.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin açıklamalarına cevaben geçen yıl 12 Kasım'da şu ifadeleri kullanmıştı:
“Fransa Dışişleri Bakanı, her şeyden önce haddini aşmıştır, bir Cumhurbaşkanı ile nasıl konuşacağını bilmelidir. İkincisi, kendi liderleriyle Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı da karıştırmasın. Bir Dışişleri Bakanı, istihbari konulardaki paylaşımından haberim yok diyebilir. Ben biliyorum ki 24 Ekim’de tüm bilgiler Fransız istihbaratına onların talebi üzerine verilmiştir. Hal böyleyken Sayın Cumhurbaşkanı'mızı siyasi oyun oynamakla itham etmesi terbiyesizliktir, Dışişleri Bakanı ciddiyetine yakışmıyor. Yakında Kaşıkçı cinayetini inkar ederlerse hiç şaşırmayın, paranın gözü kör olsun. Biz Kaşıkçı cinayetinin tüm yönleriyle aydınlatılması için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Bu cinayeti kapatmaya çalışıyorlar mı bunun da peşinde olacağız.”
24 Kasım 2016'da AP'nin Türkiye ile ilgili aldığı "ilişkileri dondurma kararı" hakkında konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "bu karar AB'yi ve AP'yi küçük düşürmüştür." demişti.
Bakan Çavuşoğlu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde yapılan gayrimeşru referandum gerekçesiyle Mesut Barzani'ye tepkisini 29 Eylül 2017'de şu sözlerle dile getirmişti:
"Bugüne kadar yaptığımız tüm dostane uyarıları dinlemeyen bir yönetimi, biz artık bu saatten sonra muhatap almıyoruz. Kürt kardeşlerimizi demiyorum, bir yönetimi diyorum. Biz bugüne kadar Saddam döneminde de oradaki Kürt kardeşlerimize hep sahip çıktık. Esasen ben İdlib'e gittiğim zaman oradaki Kürt kardeşlerimizin çoğu da bu referandumu istemiyordu ama görevin başında, süresi olmayan bir başkanlığı yürütmek için görevinin başında kalabilmek için esasen bölgenin geleceğini ve Kürt kardeşlerimizin geleceğini riske atan bir yönetim var ve bizim muhatabımız Bağdat yönetimidir ve onlardan gelen talepleri dikkate alarak MGK ve Bakanlar Kurulu'muzun kararları, aldığımız kararlar var ve bu kararlarımızı aşama aşama uygulayacağız. Henüz geç değil bu vahim hatadan dönmeleri gerekiyor ama öyle görülüyor ki, bu hırs yani aklın önüne geçiyor, mevki, makam ve rant hırsı ama bu işlerin böyle olmayacağını da görmeleri gerekiyor ve göreceklerdir."
"SİZİN İDEOLOJİNİZ BATSIN"
Çek Cumhuriyeti'nin eski Dışişleri Bakanı Lubomir Zaoralek'ı 13 Aralık 2016'da Ankara'da ağırlayan Çavuşoğlu, mevkidaşıyla düzenlediği ortak basın toplantısında, "Thomas (Çek Cumhuriyeti'nden AP üyesi) aynı şekilde şuna vurgu yapıyor. Avrupa Parlamentosu içinde PKK’ya sempati duyan ve PKK’ya destek veren parlamenterler var ve siyasi gruplar var. Neden? Aynı ideolojiyi savunuyoruz. Sizin ideolojiniz batsın. Aynı ideolojiyi savunuyorsanız o ideoloji terörü gerektiriyorsa sen de git dağa ne işin var parlamentoda, niye siyaset yapıyorsun? Siyaset yapanlarla teröristler arasında fark olmalı." şeklinde konuşmuştu.