Dinlerin kaynağı insan beyni mi

Güncelleme Tarihi:

Dinlerin kaynağı insan beyni mi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 18, 2001 00:00


Haberin Devamı

Beynin dinsel faaliyetlerdeki fonksiyonunu araştıran bilim adamları, yaptıkları araştırmalar sonucunda insanların ‘‘ruhani deneyimler’’ geçirdiği sırada, beyinlerindeki belli merkezlerin değişime uğradığını saptadılar. Bu araştırmalar, yüzyıllardır bitmeyen ‘‘Tanrı'yı beyin mi yaratıyor’’ tartışmasını alevlendirdi.

Philadelphia'da bir bilim adamı, beynin meditasyon sırasında harekete geçen alanlarını keşfetti. San Diego ve Kuzey Carolina'da iki başka üniversitede de araştırmacılar, epilepsi hastalığının ve bazı halüsinasyon veren ilaçların nasıl dinsel sanrılar ürettiğini inceliyorlar. Kanada'da ise bir nörolog, insanların başlarına laikler için bile ‘‘ruhani deneyimler’’ üreten manyetik miğferler takmayı başardı.

Bu çalışmalar, bilim adamlarının dünya çapında dinsel deneyimleri anlama, ölçme, hatta yeniden üretme çabalarının bir parçası. Güçlü beyin imajinasyon teknolojisi kullanan araştırmacılar, mistikler için Nirvana'nın ne demek olduğunu, Hristiyanların ‘‘Tanrının inayetine mazhar olma’’ ifadesinin neyi belirttiğini keşfetmeye çalışıyorlar. Bir başka deyişle bilim adamları, sinir sistemi, sinir iletenleri ve beyin kimyası ile dinin açıklanıp açıklanamayacağı sorusunu araştırıyorlar.

TARTIŞMA ALEVLENDİ

Dünyada birçok dindar insan, bu konulara girilmesini sakıncalı ve rahatsız edici bulurken bilim adamları, bu araştırmayla bilim ve din arasında bir köprü kurmaya çalıştıklarını söylüyorlar. Philadelphia'lı bilim adamı Andrew Newberg, ‘‘Bu araştırmalardaki amacım, Tanrının var olduğunu ya da olmadığını kanıtlamak değil. Sadece dinsel duyguların zihinlerimizde nasıl oluştuğunu anlamaya çalışıyoruz’’ diyor. Newberg, Tibetli Budistlerin meditasyon yaparken derin transa geçtikleri sırada radyoaktif boya şırınga ederek yaptığı deney sonucunda beynin belli bölgelerinin değişime uğradığını saptadı. Newberg, şunları söylüyor:

‘‘İnsanlar ruhani deneyimler geçirirken evrenle bir olduklarını hissederler ve kendileri olma duygusunu kaybederler. Bunun nedenini, beynin o bölgelerinde neler olduğuna bağlayabiliriz. O bölgeyi bloke ederseniz, kendinizle dışınızdaki dünya arasındaki sınır da ortadan kalkar.’’

Bu sorulara cevap aranıyor

Evrenle tek vücut olmak gibi transandantal duygular nereden kaynaklanıyor? Araştırmalara göre bu, beynin kendi ve fiziksel eğilim duygusunu düzenleyen çeper lobundaki artan bir faaliyet olabilir.

Din, aşk ve tutku gibi yüce duyguları nasıl körüklüyor? Büyük ihtimalle, meditasyon sırasında yükselen konsantrasyonun neden olduğu ön lobdaki değişikliklerden kaynaklanıyor.

Milyonlarca insan, neden dinin hayatlarını değiştirdiği duygusunu taşıyor? Belki de dinsel faaliyetler, kişisel önemdeki deneyimleri tartan şakak lobunu harekete geçiriyor.

Vahiyler sara nöbeti mi

California ve San Diego'daki nörologlar, bazı hastalarda dinsel deneyimlere neden epilepsi (sara) nöbetlerinin eşlik ettiğini anlamaya çalışıyorlar. Kimileri şu soruyu soracak kadar ileri gidiyor:

‘‘Peygamberlerin aldıkları vahiyler bir sara nöbeti olabilir mi? Tanrıyla konuşma zihinsel bir yanılsama mıydı?’’

Laboratuvarda bazı insanların kafalarına manyetik miğfer takarak mistik imajinasyonlar üreten Prof. Michael Persinger, ‘‘Bazıları ağlıyor, bazıları Tanrının kendilerine dokunduğunu söylüyor, bir kısmı da korkuyor; şeytanlar ve kötü ruhlar gördüklerini anlatıyorlar’’ dedi. Persinger, ‘‘Araştırmam gösterdi ki, din beynin bir ürünüdür. Yalnızca beynin ürünü olup, dışarıda olup bitenlerle pek alakalı değildir’’ diye konuştu.

Modern bilimin Tanrının var olmadığını kanıtladığını savunanlar, din savaşları, fanatizm ve hoşgörüsüzlüğün evrensel beyin kimyasının parçası olmaktan ziyade, belli Tanrılar ve dinlerin tek olduğu yönündeki dogmadik inançlardan kaynaklandığını iddia ediyorlar. Prof. Persinger, kendisini ateist olarak nitelerken ‘‘inanç nörolojisi’’ araştırmaları yapan birçok bilim adamı ise dindar olduklarını söylüyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!