Güncelleme Tarihi:
Avustralya'da yer alan Sydney Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma bugün günün en çok konuşulan konularından biri oldu.
Y KUŞAĞI EN KÖTÜ RUH SAĞLIĞINA SAHİP NESİL
1950'den bu yana birbirini takip eden nesilleri inceleyen araştırmacılar, her neslin ruh sağlığında gözle görülür bir bozulma olduğunu tespit etti. Araştırmaya göre Y kuşağı kendilerinden önceki nesiller arasında en kötü ruh sağlığına sahip olanlar...
Salı günü 'Proceedings of the National Academy of Sciences' dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, ruh sağlığı sorunları sadece genç nesilleri etkilemekle kalmayıp, yaşlılığa doğru ilerleyen kesimi de ciddi bir şekilde etkisi altına alıyor.
Araştırmanın başyazarı Dr. Richard Morris, Y kuşağının diğer nesillerin aksine yaşlandıkça iyileşme göstermediğine dikkat çekerek, "Bugüne kadar çocukların ve ergenlik çağındaki gençlerin ruh sağlığındaki düşüşe odaklanıldı, çünkü bireylerin yetişkinlik dönemine girdiklerinde ruh sağlıklarında iyileşme olması bekleniyordu. Ancak yaptığımız çalışma endişelenmemiz gerekenin sadece çocuklar olmadığını gösteriyor" dedi ve sözlerine şöyle devam etti;
"Verilerimiz sadece genç nüfusun ruh sağlığındaki düşüşün devam ettiğini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda bugün 40'lı ve 50'li yaşlarına girmekte olan neslin de tehlikede olduğunu ortaya koyuyor. Önceki kuşaklarda yetişkinlik döneminde gördüğümüz iyileşmeyi 1990'larda doğan insanlarda göremiyoruz"
2001'DEN 2020'YE KADAR 27 BİN 500 KİŞİ TAKİP EDİLDİ!
2001'den 2020'ye kadar 27.500'den fazla Avustralyalının ruh sağlığındaki değişiklikleri takip eden araştırmacılar, en genç kuşakların en kötü zihinsel sorunlardan mustarip olduğunu ortaya koydu.
Avusturyalı bilim insanlarına göre ülkenin ruh sağlığındaki bozulmada sosyal medya önemli bir rol oynuyor.
Uzmanlar sosyal medya platformlarını ve aşırı ekran sürelerini anksiyete, depresyon ve bağımlılık gibi sorunlardaki artışın kaynağı olarak görüyor. Bunun yanı sıra fiziksel aktivite eksikliği, yetersiz uyku ve iklim değişikliğinin de mevcut durumu katkıda bulunduğu düşünülüyor.
Araştırmacılar dikkat çeken verileri, gençlerin ruhsal açıdan zarar görmesine yol açan nedenleri daha iyi tespit etmek ve bu eğilimi daha da kötüleşmeden durdurmak için bir başlangıç noktası olarak kullanmayı umuyor.