Güncelleme Tarihi:
Denizin ortasında sadece size ait, neredeyse hiç el değmemiş, yapılaşmanın, trafiğin, insan kalabalığının olmadığı bir ada fikri kulağınıza nasıl geliyor? "Harika" dediyseniz doğru habere geldiniz.
ABD'nin kuzeybatısında bulunan Maine eyaletinin Jonesport şehri açıklarındaki Ducks Ledges Adası tam olarak bu saydığımız özelliklere sahip.
Wohoa Koyu'nda bulunan ve yüzölçümü 6000 metrekare olan adada sadece bir ev bulunuyor ki o da adanın sahibine ait. Onun dışında Ducks Ledges'da ne bir iş yeri ne de başka bir bina mevcut. Ancak Jonesport'tan 10 dakikalık bir deniz yolculuğu yaparak buraya ulaşabiliyorsunuz. (Tabii teknelerin yanaşması için bir liman ya da iskele olmadığını da belirtelim.)
Ducks Ledges Adası, geçtiğimiz günlerde satışa çıkarıldı. Adanın 2007'den bu yana sahibi olan emlak komisyoncusu Billy Milliken, Insider'a yaptığı açıklamada adanın boş bir kaya parçası gibi görünmekle birlikte taliplilerine çok şey vadettiğini söyledi.
Aynı zamanda adanın satışından da sorumlu olan Milliken, "Bütün gürültülerden ve ışık kaynaklarından uzaklaşmanıza yetecek mesafede. Geceleri gökyüzü çok karanlık olduğundan muhteşem bir görüntü ortaya çıkıyor" dedi.
İSTENEN ÜCRETİ ÖDEMEK ADAYA SAHİP OLMAK İÇİN YETERLİ DEĞİL
Milliken, ada için 339 bin dolar istiyor ancak satışın gerçekleşebilmesi için tek şart ödemenin yapılması değil. Milliken, Ducks Ledges'ı satın alacak kişinin bir gecesini adada geçirmeye ve kendisini ikna etmeye hazır olmasını da istiyor.
"Alıcı olabilmek için burada kalmanız gerekiyor, bu konuda çok netim" diyen Milliken, adayı alacak kişinin buranın doğasının kıymetini bilecek ama zorluklarıyla da başa çıkabilecek biri olmasını istediğini sözlerine ekledi.
Milliken, iki taliplinin şimdiden birer geceyi adada geçirdiğini, sırada üç talipli daha bulunduğunu söyledi. Birden fazla taliplinin gereken şartları yerine getirmesi durumunda ise içgüdülerine göre karar vereceğini vurgulayan 52 yaşındaki Milliken, "İçimden ne geliyorsa onu yapacağım. Bir şey doğruysa doğrudur. Bunu ben de hissedeceğim, onlar da hissedecek" ifadelerini kullandı.
Bu gönderiyi Instagram'da gör
GÜNÜMÜZDE BÖYLE BİR KULÜBE İNŞA EDİLEMİYOR
Yukarıda da dediğimiz gibi adada sadece bir adet bina bulunuyor: 50 metrekarelik bir ahşap kulübe.
Milliken, adayı satın aldığında var olan kulübenin yıkıntı halinde olduğunu belirterek, "Onu yıkıp yerine yenisini yaptık" dedi. Günümüzde ülkede geçerli yasalar kapsamında denize bu kadar yakın konumda bir inşaat yapmanın mümkün olmadığını söyleyen Milliken, "Ducks Ledges gibi bir ada bulduğunuzda üzerine ev yapamazsınız" dedi. Ducks Ledges'daki yapının yeni iskân yasasından daha eski olduğunu hatırlatan Milliken, bu sayede adanın bir yerleşim yerine dönüştüğünü belirtti.
Adada hiç ağaç olmadığı için deniz manzarasının kapanmasının asla söz konusu olamayacağını da hatırlatan Milliken, "Denizi en ön koltuktan izliyorsunuz" yorumunu yaptı.
Adadaki kulübede dört kişiye kadar kalacak yer var. Üst katta iki yatak bulunuyor. Milliken ayrıca iki şişme yatağın da yatıya gelen misafirler için hazır tutulduğunu söyledi. Yıllar boyunca adada aile üyeleri ve yakın dostlarıyla zaman geçirdiğini ifade eden Milliken, "Ama onlar kalmaktan ziyade günübirlik gelip dönmeyi tercih ediyorlardı" diye konuştu.
KIŞ AYLARINDA KOŞULLAR ÇOK ÇETİN
Yukarıda da dediğimiz gibi kulübe denize çok yakın ve arada herhangi bir şey bulunmuyor. Tabii bu da özellikle fırtınalı günlerde sel riskini beraberinde getiriyor.
Milliken, Ekim-Mayıs döneminde havaların bozabildiğini, kendisinin de o tarihlerde adadan uzak durduğunu söyledi ve ekledi: "Fırtınada burası ne bir insanın ne de bir hayvanın durabileceği bir yere dönüşüyor."
Ancak yılın neredeyse 8 ayı kullanılmaz halde olmasına karşın, ağır hava koşulları göz önünde bulundurularak inşa edilen kulübe sağlamlığını yitirmiyor.
Milliken, "Fırtına nedeniyle yükselen suların kulübeye kadar geldiği hatta kulübenin altına girdiği zamanlar oldu. Ama evin altı boş bırakılarak inşa edildiğinden deniz suları yapıya ya da zemine asla zarar vermedi" dedi.
Bu gönderiyi Instagram'da gör
"HAYATIMDA UYUDUĞUM EN GÜZEL UYKUYDU"
Milliken adanın güzelliğinin "okyanusu deneyimleyip parçası olabileceğiniz" yaz aylarında ortaya çıktığını söyledi. Zira su, sıcak havalarda serinletici bir etki yapıyor.
Milliken, havaların çok sıcak gittiği bir yaz, adada geçirdiği günlerden de bahsederek, "Rüzgâr resmen fiziksel bir rahatlama hissi yaratmıştı. Dışarıda hamakta uyuyordum. Hayatımda uyuduğum en güzel gece uykusuydu" dedi.
Ancak kış aylarında durum değişiyor. Adanın yüzeyi kar ve buzla kaplanıyor, fırtınalar yüzünden küçük kulübede durulmaz hale geliyor. Bu da adaya tam zamanlı yerleşmek isteyenler için önemli bir engel.
Ne var ki Milliken bunun imkânsız olmadığını belirtti ve şöyle konuştu: "Bir arkadaşım kış aylarında bir fırtına sırasında burada kaldı. Gerçekten çok zorlandı. Üçüncü günün ardından eve dönmeye hazırdı."
Milliken bu arkadaşının adadan edinilebilecek balık, midye, deniz tarağı gibi ürünleri tüketerek yaşamanın nasıl bir şey olduğunu deneyimlemek istediğini de sözlerine ekledi.
SU YOK, KALORİFER YOK, TUVALET DIŞARIDA
Milliken kulübede su ve kalorifer tesisatı bulunmadığını hatırlatarak, "Bütün yıl kalmak isteyenler için bu da sorun teşkil edebilir" dedi. Tuvalet için ise evin dışında bulunan bir kabin kullanılıyor.
Milliken, Ducks Ledges Adası'nı her zaman gün içinde ziyaret edilecek bir yer olarak gördüğünü söyledi. Asıl evinin yakınlardaki anakarada olduğun da belirten Milliken, "Eve gelip duş almanın çekiciliği bambaşka" diye konuştu.
FOKLAR KIYILARDA YAVRULUYOR
Milliken için adanın en çekici yanlarından biri ise doğal yaşamı. Ducks Ledges, küçük ama ıstakozlar, deniz kuşları, şahinler ve foklar açısından oldukça zengin bir ada. Özellikle adanın kıyılarında doğum yapan fokların yavruları görülmeye değer.
Milliken canlı fok yavruları bulduğunda hemen Deniz Memelileri Kurtarma Hattı'nı aradığını vurguladı ve "Burası o kadar el değmemiş bir halde ki... Doğayı deneyimleyebiliyorsunuz. Hiçbir şey değişmemiş" dedi.
"ADADAYKEN DOĞANIN MİSAFİRİ OLUYORSUNUZ"
Milliken adanın ve vahşi yaşamının bütünlüğünü koruyabilmek için mülkünü satacağı kişinin burayı "özel bir yer" olarak görmesini şart koşuyor.
Üstelik bu tavrında yalnız da değil. Adanın eski sahiplerinin de kendisiyle aynı görüşte olduğunu ifade eden Milliken, "Benden önce bir talip çıkmış ama satmayı reddetmişler, çünkü adayı almak isteyen kişiler burada avlanmayı düşünüyormuş" diye konuştu.
Ducks Ledges Adası'nda 10 yıl geçirdikten sonra adanın eski sahiplerinin neden bu kadar korumacı olduğunu anladığını da söyleyen Milliken sözlerini şöyle noktaladı:
"Günlük hayatımızda hepimiz meşgul insanlarız ve dikkatimizi dağıtan çok sayıda faktör var. Ama o adada kendinizi gerçekten küçük hissediyorsunuz. Tek başınıza orada olabilmek, kendinizi dinleyebilmek çok sağlıklı bir şey. Adadayken doğanın misafiri oluyorsunuz. Adaya sahip oldukça buranın ne kadar özel bir şey olduğunu daha da iyi anlıyorum."