Güncelleme Tarihi:
FETULLAH Gülen’in 1999 yılından beri yaşadığı ABD, 15 Temmuz gecesinden bu yana darbe girişimine dair spekülasyonların merkezinde. Türkiye’de geniş bir yelpazede kabul gören ‘Bu işin arkasında ABD var’ varsayımı Washington’da endişeye neden oluyor. Önceki gün İstanbul’da bir grup gazeteciyle bir araya gelen ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass’ın Gülen meselesi etrafındaki kilit konularda ABD’nin pozisyonuna açıklık getirdi.
‘HABERİMİZ OLSA TÜRK HÜKÜMETİNE SÖYLERDİK’
15 Temmuz’daki darbe girişimine yönelik genel değerlendirmeniz nedir?
Hem ülkem hem de geceyi sizler gibi yaşayan yüzlerce Amerikan diplomatı ve ailesi adına geçmiş olsun diyorum. Travmatik ve dehşet verici bir geceydi. Öte yandan, en ufak bir kanıt olmadan bu yasa dışı darbe girişiminde ABD’nin parmağı olduğunu ya da bu girişimden haberdar olduğunu öne süren yorum ve suçlamalar nedeniyle derinden inciniyorum. ABD yönetimi 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece yaşanan yasadışı aktivitelerin hiçbirini planlamadı, yönetmedi, desteklemedi ya da bunlarla ilgili önceden bilgi sahibi değildi. Nokta! Eğer önceden haberimiz olsaydı derhal Türk hükümetine söylerdik... Bu sürtüşme ve yanlış anlaşılmalara rağmen biz iki temel önceliğe odaklanıyoruz. Birincisi, Türk hükümetinin bu yasadışı darbe girişiminin sorumlularını adalet önüne çıkartmasına destek olmak. Bu çalışmanın büyük bölümü yasal kanallar üzerinden devam ediyor ve şu noktada yasal süreçleri olumsuz etkileyecek herhangi bir şey söylemek istemiyorum.
ABD ilk yaptığı açıklamalarda neden darbe yerine ‘ayaklanma’ ifadesini kullandı?
Biz o saatlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı terminolojiyi kullandık. Kendisi de meşhur Facetime röportajında ‘kalkışma’ ifadesini kullandı. Biz de Türk hükümetiyle tutarlı bir çizgide gitmeye çalıştık.
‘FULLER’DEN HABERİM YOK’
Fetullah Gülen’in yeşil kart başvurusu sırasında referans mektuplarından birini kaleme alan (eski CIA yetkilisi) Graham Fuller o gece burada mıydı?
O gece Sayın Fuller’in Türkiye’de olduğundan haberim yok. Doğrusunu söylemek gerekirse burada olsaydı da bizim pozisyonumuzu değiştirmezdi. Şu an ABD hükümeti ile hiçbir alakası yok, kendisi eski bir hükümet yetkilisidir. Sayın Fuller ya da başka isimlerin darbe girişimi gerçekleşirken Türkiye’de olup olmadığından da bağımsız olarak ABD’nin bu işten çıkar sağlayacağına yönelik çok fena yorumlar bazı kişiler tarafından bazı Amerikan medya kuruluşlarında dillendirildi. Bunların hiçbiri ABD yönetiminin görüşlerini yansıtmıyor.
‘İNCİRLİK’İ BİZ KONTROL ETMİYORUZ’
İncirlik’ten kalkan tanker uçaklara rağmen ABD nasıl bu kalkışmadan haberdar olmaz?
İncirlik bir ABD üssü değil, Türk üssü. Biz İncirlik’i Türk hükümetinin davet ve izniyle kullanıyoruz. Ne üssü ne Türk hava sahasını ne de İncirlik’teki kuleyi biz kontrol ediyoruz. Hangi uçağın ne zaman ve ne için kalkıp indiğine biz karar vermiyoruz. Amerikan uçakları ancak Türk makamlarının izni üzerine uçuş yapabiliyor. Türkiye’nin üsten gerçekleştirdiği askeri faaliyeti sorgulama yetkimiz yok. Dolayısıyla da İncirlik’ten kalkan tanker uçakların yasal ya da meşru operasyonlar için kullanılıp kullanılmadığını bilemeyiz. Bu Türk ordusunun ve hava kuvvetlerinin işi.
‘DARBE GİRİŞİMİNİ SAAT 23.15’TE ÖĞRENDİK’
Buna karışamayacak olsanız da o gün İncirlik’te yaşanan olağan dışı hareketliliği ABD fark etmemiş olabilir mi? Son dakikaya kadar karanlıkta mıydınız?
Hayır, tamamen karanlıktaydık. Ben darbe girişimini Ankara’da rezidansta jetler alçak uçuş yapmaya başladığında öğrendim. Yaklaşık 22.00 sularıydı. O akşam 19.00 uçağıyla İstanbul’dan döndüm. Rötar nedeniyle ancak 21.30 gibi rezidansta olabildim. Bazı meslektaşlarımın katıldığı doğum günü partisi vardı, aşağı inerek ona uğradım. Sonra da havadaki o tuhaf hareketlilik başladı. İlk etapta bir terör tehdidine karşı önlem alındığını düşündüm. Hemen telefonlara sarılıp ne olduğundan haberi olan birilerine ulaşmaya çalıştık. Aynı sizler gibi. Türk hükümetinden bunun bir yasadışı darbe girişimi olduğuna dair aldığım telefonun hemen ardından gittik dar bir ekiple beraber saat 23.30 sularında büyükelçiliğe geçtik. Arayan dışişleri bakanlığından birisiydi ve saat 23.15 civarıydı. Arayan kişi bu bilgiyi Washington’a iletmemi istedi ve Türk hükümetinin ABD’nin desteğini beklediğini bildirdi. Ben de bunu derhal yaptım.
‘ABD YÖNETİMİ İLE İRTİBATTAYDIK’
Arayan kişi teşebbüsün arkasında Gülen olduğundan şüphelenildiğini dile getirdi mi?
Hatırlayabildiğim kadarıyla Gülen’den bahsetmedi.
Gülen ismi sizin açınızdan ilk kez hangi noktada telaffuz edildi?
Çok uzun bir iki gün yaşadık. İlk anda elçiliğe giden dar kadro olarak 48 saat çalıştık. O süreçte ABD yönetiminden çok üst düzey kişilerle irtibat halindeydik. Neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı ve endişelilerdi. Darbeye kalkışanlar meşruiyet kazanmak için bir dizi eylem yaptı, TRT’yi ele geçirmeye çalıştılar. Dijital çağda bütün bunlar yaşanırken herkesin aynı anda haberi oluyor. Dolayısıyla ABD’deki muhataplarımız yayılan haberlerden hangisinin doğru olup olmadığını sorguluyordu. Aynı zamanda personelimizin ve Amerikan vatandaşlarının güvenliğine dair endişeleri vardı.
Gülen’in arkasında olabileceğine dair spekülasyonları o gece ABD’ye ilettiniz mi?
Türk hükümetinden kesin kanaatler duyduğumuz noktada bunları derhal aynı şekilde Washington’a ilettik.
‘AKAR’IN İFADESİ GÜÇLÜ TANIKLIK’
Siz kişisel olarak darbe girişiminin arkasında Fetullah Gülen’in olduğuna ikna oldunuz mu?
Burada yaşayan ve Orgeneral Akar gibi pek çok kişiyle konuşan biriyim. Akar’ın o gece yaşadıklarına dair ifadesini güçlü tanıklık olarak görüyorum. Ötesinde bir görüş açıklamak istemem. Türk hükümetinin sorumluları adalet önüne çıkartmasını zorlaştıracak bir şeye neden olmak istemem.
Ülkeniz açısından da bir istihbarat zaafı olduğu değerlendiriliyor mu?
Biz de şaşırdık ve şoke olduk. Bu planlamanın ne ölçüde gözlerden saklandığının boyutunu ortaya koyuyor. Bunu nasıl becerdiler? Türk hükümetinin elde edeceği bulguları merakla bekliyoruz... Bu olayda yaşanan şokun boyutunu Batılılara anlatabilmek için bizim 11 Eylül’de yaşadığımız deneyimi hatırlatmak lazım.
Türkiye’de pekçok kimse Gülen’in bu darbe girişiminin arkasında olduğuna, ABD’nin de Gülen’in arkasında olduğuna inanıyor.
Türkiye’nin sorumluları adalet önüne çıkartmasını destekliyoruz. Öte yandan farklı demokrasilerin farklı hukuk sistemleri var. ABD’de yargı yüksek derecede bağımsız bir kurum, yönetimin hükümetten bağımsız ve eş yetkilere sahip bir kolu. ABD’de yargı yürütmenin onaylamadığı pekçok karara imza atabilir ki, 2008 yılında Amerikan yargısının Fetullah Gülen’in ikamet izni meselesinde de tam da bunu yapmıştır. Şu an ABD’de olan ve Türk hükümetinin darbe girişimine katıldığını düşündüğü kim varsa onlarla ilgili süreçlerin bağımsız ABD yargıçlar üzerinde ikna edici bir etkisi olacak şekilde yürütülmesine destek vermek istiyoruz. Çok fazla konuşmak istememizin sebebi de şu; mahkeme süreçleri öncesinde çok fazla kamuoyu önünde tartışılan bazı güçlü davalarda yargılamanın başarısız olduğu pek çok örnek var ABD’de.
‘GÜÇLÜ TÜRKİYE GÖRMEK İSTİYORUZ’
“Bence burada en büyük sorunlardan biri hem Türk hem de Batılı gazetecilerin olayları analitik bir çerçeveye oturtma konusunda çok aceleci davranmış olmaları. Batı basını tarafından yapılan bazı haberlerden rahatsızlık duydum. Neden kızgın olduğunuzu biliyorum; o gece demokrasinizi korumak için kendi yaşamlarını riske atarak sokağa çıkan insanların ne kadar geniş bir yelpazeden olduğu haberlere yansımadı. Buradaki pek çok gazetecinin de varsayımlar koyarak ABD’nin burada bir rol oynadığına dair sonuçlara varmasından da aynı ölçüde üzüntü duyuyorum. ABD’nin Türkiye’nin parçalandığını, zayıfladığını ve istikrarsızlaştığını görmek istediğine dair hikayeyi anlamak bizim için çok güç. İlişkilerimizin tarihine ve bu ülkedeki yatırımlarımıza çok ters bir anlatı. ABD güçlü, müreffeh, demokratik ve kendine güvenen bir Türkiye görmek istiyor.”