Zeynel LÜLE / BRÜKSEL
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2008 00:00
AB Komisyonu’nun 5 Kasım’da yayınlayacağı raporda Deniz Feneri olayı, Almanya tarihinin en büyük yolsuzluğu olarak gösteriliyor ve "Türkiye’de yolsuzluk yaygın" deniyor. Meclisin, devlet harcamalarını denetleyememesi, milletvekili dokunulmazlıkları, yolsuzlukla mücadele politikasının olmaması önemli eksikler.
Beklenen reformlar
Türkiye reformlarda elini çabuk tutsun. AKP’ye kapatma davası ışığında yeni bir Anayasa’ya ihtiyaç var. Bu dava enerjiyi tüketti, reformlardan uzaklaşıldı.
Ayrıca yargı, sendikal haklar, kadın hakları, Ombudsmanlık, siyasi partiler kanunu,
seçim yasası, dini azınlıkların korunması alanında reform gerekiyor.
AVRUPA Birliği Komisyonu’nun 5 Kasım’da açıklayacağı ilerleme raporuna, Deniz Feneri ile bağlantılı "yolsuzluk" konusu eklendi. Bu davanın, Almanya tarihinin en büyük yolsuzluk olayı olduğu belirtildi ve Türkiye’deki uzantılarına atıfta bulunuldu. Raporda yolsuzluk konusuna ayrıntılı şekilde yer verildi ve "Yolsuzluk yaygındır" ifadesi kullanıldı. Raporun yolsuzlukla ilgili bölümünde şu ifadelere yer verildi:
"Parlamento nezdinde bir devlet daireleri harcama komitesi bulunmadığından, Parlamento devlet harcamaları üzerinde etkin gözetim yürütememektedir. Siyasi parti ve seçim kampanyalarının finansmanına ilişkin, genişletilmiş mevzuat geliştirilmesi, şeffaflığın sağlanması ve milletvekilleri ile kamu görevlilerinin kapsamlı dokunulmazlıklarının sınırlandırılması halen önemli konulardır. Genel anlamda, yolsuzluk yaygındır. Yolsuzlukla mücadeleye ilişkin bir politikanın kabul edilmesi, uygulamalar arasında eşgüdüm sağlayacak merkezi bir birimin kurulması ile güçlendirilmiş yasaların geliştirilmesi gerekmektedir".
Beklentiler
Türkiye’nin son bir yılda kaydettiği gelişmelerin fotoğrafının çekildiği İlerleme Raporunda, ilk göze batan konu Türkiye’ye reformlar konusunda elini çabuk tutması çağrısında bulunulması. Taslak raporda Anayasa mahkemesinin AKP kapatma davası sürecine geniş yer verilerek Türkiye’nin yeni bir Anayasaya ihtiyacı olduğunun altı çiziliyor. Kapatma davasının enerjinin tümünü tükettiği ve dikkatleri reformları takip etme ihtiyacından başka yöne çevirdiğine vurgu yapılıyor. Raporda AB’nin Türkiye’den beklentileri olarak şunlar sıralanıyor: Yargı reformu, sendikal haklar, kadın hakları, Ombudsmanlık, Siyasi partiler kanunu, seçim yasası, dini azınlıkların korunması.
Dış politikaRaporda son dönemde Türkiye’nin dış politikada oynadığı önemli role dikkat çekiliyor. Türkiye’nin, İsrail-Filistin görüşmelerinde arabulucu rolü, Kafkasya’daki (Rus-Gürcü savaşı) son gelişmeler çerçevesinde izlediği siyaset ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan ziyaretine raporda yer veriliyor. Bu gelişmeler bağlamında Türkiye’nin izlediği olumlu diplomasiden övgüyle söz ediliyor. Buna ilaveten Türkiye’nin Avrupa’ya alternatif enerji sağlanmasındaki konumuna da dikkat çekiliyor.
Ergenekon da varRAPORDA ayrıca, Ergenekon davasına da değinildi. Ergenekon davasıyla ilgili olarak anayasal düzeni yıkmaya yönelik örgütlenmelere karşı yasal süreçlerle mücadele etmenin Avrupa Birliği ruhuna aykırı olmadığı belirtildi. Ancak sanıkların haklarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle bağdaşan bir şekilde uygulanması gerektiği hatırlatıldı.