Güncelleme Tarihi:
***
AfD’nin önde gelen politikacıları peş peşe açıklamalarda bulunarak, bu gösteriyi “demokrasiye saldırı” olarak nitelediler.
“AfD’ye 6 milyona yakın seçmenin oy vermiştir” diyerek bu gösterinin, kendilerine destek verenlere hakaret olduğunu ileri sürdüler.
“Bu demokratik seçimle gelmiş AfD’li 92 milletvekilini dışlamaktır” diyerek, göstericilere ateş püskürdüler.
Hatta AfD’li bir politikacı, “Alman Anayasası’nın 18’inci maddesine göre, düşünceyi ifade ve gösteri düzenleme özgürlüğünü, özgürlükçü demokrasinin temel ilkelerine karşı mücadele amacıyla kötüye kullanan kimseler bu haktan mahrum bırakılır” diyerek, gösterinin önceden yasaklanmamasını bile eleştirdi.
***
Evet doğrudur.
24 Eylül’de yapılan genel seçimlerde toplam oyların yüzde 12.6’sını alan AfD’ye yaklaşık 6 milyon seçmen oy vermiştir.
Evet doğrudur.
709 sandalyeli Federal Meclis’e AfD’li 92 milletvekili girmiştir.
Ama şunlar da doğrudur.
Kin ve ırkçılığa karşı düzenlenen protesto gösterisini “demokrasiye saldırı” olarak gören AfD’li politikacılar, nedense kendi savunduklarını görmezden gelmektedir.
AfD’nin seçim programında “İslam Almanya’ya ait değildir” denilmektedir.
AfD’li politikacılar, üç oylamada da seçilemeyen Federal Meclis Başkan Yardımcısı adayları Albrecht Glaser’in, özellikle seçim kampanyası döneminde tam da İslam düşmanı bir tutum sergilediğini görmezden gelmektedir.
Glaser, “İslam din özgürlüğü tanımayan ve din özgürlüğüne saygı göstermeyen bir yapıdır. İslam, sözünün geçtiği, söz sahibi olduğu her yerde her türlü din özgürlüğünü yok ediyor. Temel haklara karşı böyle davranan kim ise, onun da temel hakları elinden alınmalıdır” diyerek, Müslümanların din özgürlüğüne karşı çıkmakta ısrar ediyor.
Albrecht Glaser’in adaylığında ısrar eden AfD’li politikacılar, “Glaser’in yaklaşımı bizim partimizin politikasıyla örtüşmektedir” diyerek, apaçık İslam düşmanı bir tutum sergilemekteler.
Aynı zamanda Alman Anayasası’nı da ihlal etmekteler.
AfD’li politikacılar, Alman Anayasası’nın 4’üncü maddesinde, “Din ve vicdan özgürlüğü ile din ve dünyevi inanç özgürlüğüne dokunulamaz. Dinin rahatsız edilmeden uygulanması güvence altındadır” denildiğini görmezden, duymazdan, bilmezden gelmekteler.
Yani AfD’li politikacılar, apaçık bir biçimde, göz göre göre, bile bile Alman Anayasası’nı ihlal etmekteler.
***
İşte asıl demokrasiye saldırı demokratik bir hukuk devleti olan Almanya Federal Cumhuriyeti’nin Anayasası’nı ihlaldir.
AfD’nin kin ve nefret içeren ırkçı politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisi değil, AfD’li politikacıların Alman Anayasası’nı devre dışı bırakan tutumları demokrasiye saldırıdır.
Asıl demokrasiye saldırı AfD’li politikacıların çok açık bir biçimde “Biz Alman Anayasası’nın 4’üncü maddesine, yani Alman Anayasası’na saygı duymuyoruz” demesidir.
Bu Anayasa sayesinde sağ popülist söylemlerle Federal Meclis’e giren AfD’lilerin aynı Anayasa’ya saygısız bir tutum sergilemeleri ise zaten baştan beri demokrasiye saldırıdır.