Güncelleme Tarihi:
Almanya'da Uyumdan Sorumlu Bakan Aydan Özoğuz’un, geçen günlerde Imed’e yaptığı ziyaret, imkânların iyileştirilesi adına bir umut oldu. Imed proje müdürü Belgin Habel, demans hastalığı hakkında danışan 300 kişinin gözünde, işini severek, emek vererek yapan bir kurtarıcı. Danışmanlık sunduğu kadınlardan biri şöyle diyor:
“Kocam hastalandığında karanlıkta, ne yapacağını bilemez bir durumdaydım. Buraya geldim, Belgin Hanım yapmam gerekenleri sırasıyla anlattı, nasıl davranacağımı, hangi yolu tutacağımı sabırla, özveriyle öğretti. Kendime güvenim arttı. Hastama daha verimli olabiliyorum. Hatta başka insanlara yardımcı olabiliyorum.”
Imed, ‘Demans Bilgilendirme Merkezi’nin kısaltılmışı. Berlin’deki bu merkezin önemi giderek artıyor. Nedeni ise demans hastası Türklerin sayısının hızla artması. Bakan Özoğuz’un verdiği bilgiye göre Almanya’da 75 yaşın üzerindeki Türklerin sayısı 39 bin. 65-75 yaş grubundakilerin sayısı ise 146 bini buluyor. Bu insanların çoğu Alman sağlık sistemini tanımıyor ve demansa yakalandıkları taktirde Almanca bilgilerini de çabucak unutuyorlar.
KURTARICI ARIYOR
Belgin Habel ise artan sayı karşısında yalnız. Bu yüzden de bürosunda kendisine yardım edecek, hassas ev ziyaretlerinde kendisine eşlik edebilecek, bakım üsleriyle irtibatlarda rol alabilecek, danışmanlık hizmetlerinde, seminerlerin düzenlenmesinde, Rus, Arap, Polonyalı hasta yakınlarına tercüme hizmetlerinde görev alacak, işini seven bir kurtarıcıya da ihtiyacı var. Habel’e göre Türkiye kökenli toplumda olumsuz bir yankısı olan ‘bunama’ ile alakalı hassasiyet oluşturmak, bunun bir hastalık olduğunu insanlara anlatmak, daha çok hasta yakınına yol göstermek için bu önemli.
YAKINLARI ÇARESİZ
Imed’den yardım alan demans hastası yakınlarının anlattıkları, devlete ve sivil toplum örgütlerine düşen görevin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Demans hastaları, sürekli unuttukları, zamanları, kişileri, eşyaları birbirine karıştırdıkları için bir taraftan utanırken diğer taraftan da kendilerine bu durum anlatıldığında saldırıya uğradıklarını düşünüyorlar ve bu yüzden kendilerini çok yalnız hissediyorlar. Yakınları da onlara nasıl davranacaklarını bilmedikleri için çaresizler. Cihangir Gümüşer’in yüzünde bu yalnızlıktan artık eser yok. Gümüşer, Belgin Habel’den demans hastalarının geçmişte yaşadığını ve onları incetmeden onlarla birlikte geçmişte yaşamak gerektiğini öğrenmiş. Babası çoktan ölmüş eşi için, “Nerede bu annen?” diye çıkışınca, “Hasta ziyaretine gitti, gelir şimdi” diyerek teskin etmiş. “Nerede bu koyunlar?” diye telefon açınca, “Çoban tembellik etmiş, dağa kaçmışlar, ben şimdi onları toplayıp getiriyorum?” diyerek rahatlatmış.