Güncelleme Tarihi:
IRAK’ın Musul şehrine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta yer alan ve 11 ay önce peşmerge tarafından terör örgütü DEAŞ’tan geri alınan, diğer ucunda önemli bir Türk üssü bulunan Başika’ya girdiğimiz anda her yerde yıkılmış ya da ağır hasar görmüş evler gözümüze çarpıyor. Peşmerge güçlerinin kontrolündeki son Irak kasabası olduğu için Başika’dan Haşdi Şabi’nin (İran destekli Şii milisler) bayrakları görülüyor. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin (IKBY) yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu için Başika’da tek tük pankartlar asılmış. Ancak seçim çalışmasının neredeyse hiç yapılmadığı Başika’da halk referandumda ‘Evet’ yönünde oy kullanacağını söylüyor.
‘HAŞDİ ŞABİ, BİZİM İÇİN ÇOK TEHLİKELİ’
Terör örgütü DEAŞ’ın Musul’u ele geçirmesinden itibaren üç yıldır savaşan peşmerge generali Bahram Yasin, bizi yanındaki diğer peşmerge komutanlarıyla birlikte şehrin girişinde karşılıyor. Bahram Yasin, yıkık binaları göstererek, “10 ay önce buraya geldiğimizde DEAŞ her şeyi yerle bir etmişti. Ne elektrik ne su, hiçbir şey kalmamıştı. Biz elektriği, suyu yeniden getirdik. Hastane vesaire yeniden yapılıyor” diyor.
General Yasin’e bağımsızlık referandumundan sonra Musul’daki Haşdi Şabi ile peşmerge arasında çatışma olasılığını soruyoruz. Yasin, “Referandum olsun ya da olmasın, Haşdi Şabi bizim için çok tehlikeli bir grup. Irak ordusu DEAŞ’la mücadelede bize tek bir silah bile vermedi. Ancak uzun süredir bütün parayı ve silahları Haşdi Şabi’ye veriyorlar” diye konuşuyor.
Bağımsızlık referandumunun Türkiye ile olan ilişkilerini olumsuz etkilemeyeceğine inandığını söyleyen Yasin sözlerine şöyle devam ediyor: “Türkiye’yle çok ciddi ekonomik ve ticari ilişkilerimiz var. Daha birkaç gün önce Rus petrol şirketi Rosneft ile çok büyük bir doğalgaz anlaşması imzaladık. Bu anlaşmayla gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya göndermek istiyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin IKBY’ye ekonomik ambargo uygulaması ya da sınırı kapatması kendi zararına da olur.”
‘KALANLAR AÇLIKTAN ÖLDÜ’
BAŞİKA’nın en büyük ve en eski kilisesi olan Aziz Muni Kilisesi 1890 yılında inşa edilmiş. DEAŞ sonrası tekrar açılan Ortodoks Kilisesi rahibi Daniel Behnam ve Hıristiyan cemaatinin ileri gelenleriyle buluşuyoruz. Daniel Behnam, 6 Ağustos 2014’te, DEAŞ’ın Başika’yı ele geçirdiği gün kasabayı terk ettiklerini söylüyor. Behnam ve kilise cemaatinin küçük bir kısmı Kasım 2016’da Başika peşmerge kontrolüne geçtikten hemen sonra kasabalarına geri dönmüşler. Hıristiyan cemaatinden sadece üç kişinin şehri terk etmediğini, onların da DEAŞ kontrolü ele geçirdikten sonra açlıktan öldüklerini söyleyen Behnam, “DEAŞ gelmeden önce burada binden fazla Hıristiyan aile vardı. Hepsi Başika’yı terk etti” diyor. Behnam, Başika’da da yapılması planlanan referandum için, “Evet oyunu kullanacağız” diyor.
EZİDİ MABETLERİ YENİDEN YAPILIYOR
ŞENGAL’in DEAŞ tarafından işgal edilmesi üzerine kendilerini güvende hissetmedikleri için Başika’yı terk etmek zorunda kalan Ezidilerin bir bölümü de Başika’ya dönmüş. DEAŞ’lı teröristlerin Ezidilerin mabetlerini bombaladığını söyleyen Nesim Hacı Halil, “İki yıl sonra Başika’ya geri döndük. Bütün mabetlerimizin DEAŞ tarafından yıkılmış olduğunu gördük. Şehirde tek bir sağlam Ezidi mabedi kalmamıştı. Şimdi yıkılan mabetlerimizi yeniden yapıyoruz” diyor. DEAŞ saldırısı sırasında evinin yıkıldığını ve o günden beri komşusunun evinde kaldığını söyleyen Silvana Derviş ise “DEAŞ’la ile ilgili artık bir korkumuz yok. Kendimizi güvende hissediyoruz” diye anlattı. Derviş de referandumda ‘Evet’ oyunu kullanacağını söyledi.