Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun basın toplantısındaki sözlerinden satır başları şu şekilde:
"Türk milletinin ve devletinin Kırım Tatar Türklerine desteği her zaman sürecektir. 300 bin Kırım Tatar Türkünün ekonomik gelişmesi ve eşit vatandaşlık hakları için Türkiye'nin çabaları sürecek.
Türkiye bölgedeki bütün tarafları sağduyuya çağırmakta, tüm tarafları diplomasi yönetimini kullanarak çözüm bulmaya davet etmektedir.
Emrivaki şekilde yapılan referandumun sonuçları kabul edilemez."
Kırımoğlu ise toplantıda şunları söyledi:
"Kırım Tatarları önerilen çözümler kabul edilebilir olmadığı için referandumu boykot etti. Kırım Tatarları Ukrayna'nın toprak bütünlüğünden yanadır. Sorunun diplomatik şekilde dünya kamuoyunun önünde çözülmesini istiyoruz.
Sorun Ukrayna çapında genel referandum ile çözülebilir. Duruşumuz, Türkiye Cumhuriyeti ile tamamen aynıdır. Yabancı askerlerin Ukrayna topraklarından çıkması gerekmektedir. Aksi takdirde bu sorunlar sürecektir.
"RUSYA'YI İMA ETTİ"
(Katılım oranının yüksekliği) Rakamları istedikleri gibi gösteriyorlar. Sabah saatlerinde, 11.00 gibi katılım oranının yüzde 70 olduğunu söylediler. Herhalde akşama yüzde 120 olur diye düşündüm. Bu rakamlar Kırım'da değil başka yerde yazıldı, 'Böyle gösterirsiniz' diye. Kırım Tatarlarının yüzde 99'u referanduma katılmadı. Bizim Kırım içinde oranımız yüzde 14-15 civarında."
'DONMUŞ SORUNLARI TETİKLER'
Davutoğlu, kendisine yöneltilen bir soru üzerine ise referandumun 'hukuk dışı' olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
"Ukrayna'nın toprak bütünlüğü konusunda bir referandum yapılması hukuk dışıdır. Toprak bütünlüğü konusunda referandum yapılması Karadeniz kıyısındaki donmuş sorunları tetikler. Biz ilkesel bir tutum takındık. Referandumun olmamasını isterdik. Şu an sonucunu da kabul etmiyoruz. Çözüm için halen yollar kapanmış değil. Hemen diplomasinin devreye girmesi gerekir. Bundan sonra atılacak adımları koordineli bir şekilde değerlendirerek birlikte atacağız."
'2008'DE GÜRCİSTAN'LA YAŞANANLAR...'
"Atılacak adımlar konusunda AB ve NATO ile görüşüyoruz. 2008'deki Gürcistan krizinde yaşananların tekrar edilmemesini istiyoruz."