Davutoğlu: BM raporu sağlam delillere dayanıyor

Güncelleme Tarihi:

Davutoğlu: BM raporu sağlam delillere dayanıyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2010 09:42

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cenevre'deki İnsan Hakları Konseyi'nin Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıyla ilgili yayınladığı raporun, sağlam delillere ve zemine dayanan, tamamen hukuki dil kullanan tarafsız bir rapor olduğunu ve raporu takdirle karşıladıklarını söyledi.

Haberin Devamı

Davutoğlu, Waldorf Astoria Otelinde, Amerika Balkan Dernekleri Federasyonu (FEBA) ve Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) tarafından düzenlenen "Balkan Liderler Zirvesi" gala yemeğinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cenevre'deki BM İnsan Hakları Konseyi'nin Gazze'ye yardım götüren filodaki Mavi Marmara gemisine saldırısına ilişkin raporu nasıl değerlendirdiği sorusuna karşılık Davutoğlu, "(Raporu) biz detaylı olarak inceledik, incelemeye devam ediyoruz" dedi.

İnsan Hakları Konseyi üyelerinin saygın uluslararası hukukçulardan oluştuğunu vurgulayan Davutoğlu, Konsey'in raporunun "son derece tarafsız şekilde kaleme alındığını, sağlam delillere dayandığını, tamamiyle hukuki bir dil kullanıldığını, sağlam zemine dayanan tarafsız bir rapor olduğunu ve raporu takdirle karşıladıklarını" söyledi.

Haberin Devamı

Raporun belli bir yankısının olacağını söyleyen Davutoğlu şöyle konuştu:

"31 Mayıs'ta saldırının gerçekleştiği andan bu yana Türkiye hep uluslararası hukuk dilini kullandı, hem en doğal hakkını koruyacağını ama bunu da rasyonel, tamamıyla uluslararası toplumun vicdanını ve uluslararası normları yanına alarak yaptı. Biz o yüzden tarafsız komisyonun oluşmasına büyük önem veriyorduk, İnsan Hakları Konseyi'nin oluşturduğu bu komisyonun da açıkçası sağlam delillerle güçlü bir rapor çıkaracağını bekliyorduk. Bu anlamda bizim beklentilerimizi karşılayan bir rapor, ümit ederiz ki İsrail tarafı da artık uluslararası hukuk dilini kullanmayı öğrenir ya da bu çerçevede davranır, bizim beklentimiz budur."

BM İnsan Hakları Konseyi'nin hazırladığı raporun da, BM Soruşturma Komisyonu'nun raporunun da BM sisteminin bir parçası olduğunun altını çizen Davutoğlu, raporun daha sonraki aşamalarda BM İnsan Hakları Komitesi'ne ve BM Genel Kurulu'nun dairelerine gelmesinin sözkonusu olduğunu ifade etti. Davutoğlu şunları kaydetti:

"Yine New York'a gelecek olan bir rapor bu, bu rapor boşlukta ya da BM ile alakasız değil. BM'nin New York'ta Genel Sekreter Ban Ki-mun'un girişimiyle kurduğu BM Soruşturma Komisyonu ise daha siyasi nitelikli. Biz her iki komisyona da büyük önem atfediyoruz ve her iki komisyona da her türlü desteği veriyoruz" dedi.

TÜRKİYE'NİN RAPORUYLA ÖRTÜŞÜYOR

Türkiye'nin New York'ta Soruşturma Komisyonu'na eylül başında sunduğu rapordaki bulgularla İnsan Hakları Konseyi'nin raporu arasında ciddi bir örtüşmenin bulunduğunu belirten Davutoğlu, Türkiye'nin BM Soruşturma Komisyonu'na tamamen sağlam delillere dayanan bir rapor sunduğunu, her iki komisyonun çalışmalarını da yakından takip edeceklerini söyledi.

Haberin Devamı

Davutoğlu şöyle konuştu: "Burada önemli olan uluslararası hukuk standartlarına uygun bir yaklaşımın sergilenmesi, hiçbir ülke, hele hele Türkiye gibi devlet geleneği güçlü ve uluslararası alanda saygın bir ülke açık denizlerde vatandaşlarının öldürülmesi karşısında kayıtsız kalamaz, bunu biz hep söyledik. Bu çerçevede de uluslararası toplumu harekete geçmeye davet ettik, eğer tarafsız bir rapor ortaya çıkarsa bu uluslararası hukukun bir başarısıdır" dedi.

İsrail tarafının ara raporu BM Soruşturma Komisyonu'na sunmadığının hatırlatılması üzerine Davutoğlu, "Ben 31 Mayısta BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığım konuşmada net olarak 7 talepte bulundum. Bu talepler daha sonra Konsey'in başkanlık açıklaması olarak BM Güvenlik Konseyi'nce de benimsendi. Bunların tek tek takipçisi olduk, olmaya devam edeceğiz, şu ana kadar da bunlar önemli ölçüde karşılandı biliyorsunuz. Vatandaşlarımız ve diğer yolcular salıverildi, gemiler bırakıldı, oradaki malzeme Gazze'ye ulaştırıldı, bunlar hep bizim taleplerimizdi. İki tane birden uluslararası komisyon oluşturuldu, Gazze'ye dönük abluka hafifletildi. Şimdi bunun parçası olarak İsrail'den talebimiz, madem ki ortada bir suç vardır, bunun gereği olan adımlar da atılmalıdır. Bizim açımızdan bu uluslararası hukuk kriterleri içerisinde bir suçtur ve sadece Türkiye'ye karşı işlenmiş bir suç değildir, uluslararası topluma karşı işlenmiş bir suçtur, bunu tekrar tekrar söyledim" ifadelerini kullandı. Davutoğlu, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

"Bu problem Türkiye ile İsrail arasında bir problem değildir, İsrail ile uluslararası toplum arasında bir problemdir. Bugün açıklanan rapor da bunu tescil ediyor. İnsan Hakları Konseyi orada iki devlet arasındaki bir probleme bakmadı, olayı insan hakları açısından inceledi ve raporu tamamıyla uluslararası hukuk ve insan hakları açısından yazdı. Bu rapor, sorunun İsrail ile uluslararası toplum arasında olduğunu gösterir, herkes uluslararası hukukun gereklerine uymak zorunda, hiçkimse buna bigane kalamaz."

SAYGIN BİR KOMİSYON

İnsan Hakları Konseyi raporunu yazanların hiçbirinin Türk ya da Müslüman olmadığının, hiçbirinin İsrail ile ya da herhangi bir ülke ile probleminin bulunmadığının altını çizen Davutoğlu, son derece saygın başsavcılar ve hukuk uzmanları bulunduğunu, bunların hiçbirinin Türkiye tarafından tayin edilmediğini, BM tarafından tayin edildiğini, raporun siyasi değil olayı tetkik eden bir rapor olduğunu yineledi. Davutoğlu, "Saygın bir komisyondur, raporun da bu perspektiften okunması lazım" diye konuştu.

Haberin Devamı

"İsrail'in ara raporunu geç sunmasının taktik olup olmadığının" sorulması üzerine Davutoğlu, bu konuda yorum yapmak istemediğini, "İsrail'in başından beri bu komisyonların oluşmasına karşı çıktığını, kendine güvenemediğini" söyledi. Davutoğlu, "Uluslararası denizde 72 mil açıkta seyreden bir konvoya saldırılıyor ve 9 insan öldürülüyor. Sonra (İsrail'e) götürülenlere de işkence ve kötü muamele yapılıyor. Burada bir durum var, bu gerçeğin ortaya çıkarılması lazım. Bizim meselemiz herhangi bir siyasi kriz çıkarmak değil, bizim meselemiz herkesin uluslararası standartlarda uluslararası hukuka saygı göstermesi ve hiçbir ülkenin kendisini hukukun üstünde ya da dışında görmemesi. Hele hele Doğu Akdeniz'de biz böyle bir şeye izin vermeyiz" dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!