Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Savunma Bakanı Chuck Hagel ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice ile bir araya gelip, düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nde bir konuşma yapacağı Pazartesi günkü Washington temasları öncesinde, ünlü dış politika yayını Foreign Policy Dergisi’ne bir makale yazdı.
Ağırlıklı olarak Suriye iç savaşı, İran’ın nükleer programı, Kuzey Irak’la enerji anlaşmaları, Mısır eksenli Ortadoğu gelişmeleri ve bunların Türk-Amerikan ikili ilişkilerine yansımaları, ayrıca Türkiye’nin füze savunma sistemi için Çin firmasına yönelme tercihinin ele alınacağı, iki ülke arasında son dönem birçok konuda kendini belli eden derin fikir ayrılıkları ve soğukluğu aşmayı amaçlayan görüşmeler öncesi, Davutoğlu yazısında özetle şunları vurguladı:
ORTAK KALMAYA DEVAM
“Washington’ı ziyarete hazırlandığım hafta öncesinde, ben ABD ve Ortadoğu müttefiklerinin birbirlerinden giderek ayrı düştükleri algısına katılmıyorum. Gerçek şu ki, Türkiye için konuşursak, iki ülke olarak biz uzun süreli yakın müttefikleriz ve ileride de ortak kalmaya devam edeceğiz.
BİRBİRİMİZDEN AYRI DÜŞEMEYİZ
Suriye krizi ve Ortadoğu’nun büyük bir bölümü değişim halindeyken bugünün hiçbir zaman olmadığı kadar karmaşık ve kaygan uluslararası ortamında, ABD-Türkiye ilişkisi sürdürülebilir bölgesel ve küresel bir düzen için hayati olmaya devam ediyor. Bu açıdan, ABD ve Türkiye’nin birbirine karşı soğuk kalma, birbirinden ayrı düşme lüksü yok.
NATO TEMEL TAŞ
Türkiye’nin Transatlantik kurumlarında üstlendiği lider rolü, dış politikasının en önemli ayağıdır. Balkanlardan Orta Asya’ya büyük bir bölgede istikrarsızlığa karşı süren güvenlik işbirliğimizde, NATO, Türkiye’nin güvenlik politikasının temel taşı olarak duruyor.
İRAN ANGAJMANI İYİ
Başkan Barack Obama’nın diplomasideki çok katmanlı yaklaşımının hevesli bir destekçisi olarak, Türkiye İran’la son dönem olan angajmanı da memnuniyetle karşıladı. Türkiye, bu önemli inisiyatifi desteklemeye devam edecek.
PSİKOLOJİK SAVAŞTA YENİLMEYECEĞİZ
Suriye’de Beşar Esad’ın kimyasal silahlarının imhası doğru istikamette bir adım ama yapılması gereken daha fazlası var. Türkiye, politik bir geçiş başarılıncaya ve zalim despotizmin hükümranlığı sona erinceye kadar Suriye halkına tam desteğini iletmeye devam edecek. Suriye halkının meşru direnişini terörizmin karanlık güçleriyle tarif etme konusunda sürdürülen beyhude uğraşlara dayalı psikolojik savaşın mağduru olmayacağız.
ORTAKLIĞIN YENİ TEMELİ
Türkiye ve ABD, geçmişte kritik dönemlerde beraber çalıştı. Soğuk Savaş’ın sonrasında Bosna-Hersek, Somali, Kosova, Afganistan, Irak ve Lübnan gibi sıcak bölgelerde ikimiz de istikrara katkı sağladık. Bugün, dünyanın bizim bölümümüzde, iyi bir idare ve demokratik hesap verilebilirlik için yeni bir kolektif bilinci paylaşıyoruz. Bu farkındalık, küresel dönüşüm çağının aciliyet gerektiren zorluklarıyla baş etmeye çalıştığımız bir sırada, güçlü bir Amerikan-Türk ortaklığının temeli olmalı.”