Güncelleme Tarihi:
***
Joachim Gauck, cumhurbaşkanlığı döneminde iç barışın korunması, toplumun bütünleşmesi, farklı ulus ve dinden insanların birlikte yaşamaları için yoğun çaba göstermiştir.
İnsanların kimliklerine bakılmaksızın Almanya’da BİZ hissi oluşmasına, oluşturulmasına son derece özen göstermiştir.
Alman Anayasası’nın kabulünün 65’inci yıldönümü vesilesiyle 23 Mayıs 2014 tarihinde Berlin’deki Bellevue Sarayı’nda düzenlenen etkinliğe aralarında Türk kökenlilerin de bulunduğu 13 farklı ülkeden göçmen kökenlileri de davet etmişti.
O etkinlikte yaptığı konuşmasında “Yeni bir Alman ‘BİZ’ var. Bu da farklıların birlikteliğidir. Çeşitliliği kabullenirsek, kendimizi kaybetmeyiz. Biz işte bu çeşitli ‘BİZİ’ istiyoruz” demişti.
Joachim Gauck, aidiyetin, birlikteliğin artık yalnız ortak tarihten oluşmadığına dikkat çekmiş, farklı din, gelenek, dil ve kültürlerin de etkili olduğunu vurgulayıp, “Farklılıklardan birliktelik yaratmalıyız” çağrısında bulunmuştu.
Evet, Joachim Gauck, görevi boyunca köprüleri atmak için değil köprüler kurmak için gerçekten yoğun çaba gösterdi.
Yabancı düşmanlığına, ırkçılığa kararlı bir biçimde karşı çıktı.
Bu tutmu nedeniyle özellikle eski Doğu Almanya sınırları içindeki bazı kentleri ziyareti sırasında aşırı sağcı ve sağ popülistler tarafından yuhalandı bile.
Joachim Gauck, Almanya’nın çeşitli kesimlerinde Türk kökenli insanlarla bir araya geldi.
Bir buluşmamızda, “Burada yaşayan göçmen kökenli insanların buralı olma hissini artırmalıyız. Çünkü bizim bu insanlara ihtiyacımız var. Biz Almanlar geleceğimizi pek düşünmüyoruz” diyerek özeleştiride de bulunmuştu.
Aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) teröristleri tarafından öldürülen insanlar anısına düzenlenen resmi tören sonrası “Neler hissettiniz?” diye sorduğumda, “Geride bıraktıkları insanların çektikleri acıları yüreğimde hissetim” yanıtını vermişti.
Türkiye’de darbe girişiminden sonra yaşanan bazı gelişmeleri eleştirse de Joachim Gauck, hep Türkiye’nin yerinin Avrupa olduğunu savundu.
Evet, tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Joachim Gauck gerçekten böyle bir ödülü hak etti.
***
Ancak geçen hafta Joachim Gauck, Düsseldorf’taki Heinrich Heine Üniversitesi’nde konuk profesör olarak verdiği ilk dersinde kendisinden hiç de beklenmedik bir yaklaşım sergiledi.
Gauck, çeşitliliğin uzun süre bir değer olduğunun altını çizerken, “Ama böyle bir çok kütürlülüğün bizi nereye götürdüğünü görmek beni gerçekten ürküttü” dedi.
Birçok İslam ülkesinde kadınlara baskı yapılmasına, çocuk evliliklere, namus cinayetlerine ve Yahudi düşmanlığına sessiz kalınmasının utanç verici olduğunu söyledi.
Gauck’un bu eleştirileri de kaygıları da yerindedir.
Ama bunu genelleştirmesi doğru değildir.
Hatta Joachim Gauck’un bu yaklaşımı aşırı sağcılar ile sağ popülistlerin ekmeğine yağ sürecektir.
Almanya çoktan çok kültürlü bir toplumdur.
Çok kültürlülük Almanya için bir tehdit ve tehlike değil, büyük bir zenginliktir.