Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meksika'nın Televisa televizyon kanalında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimini değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdam denilen olay veya devrimlerin karşıtı olarak ele aldığımızda darbeler denilen olay demokrasilerde aslında yaşanmak istenmeyen, demokrasilerin tam karşıtı olarak gördüğümüz konulardır. Bunları biz demokrasiye inanmış insanlar olarak konuşmak istemeyiz" ifadesini kullandı.
Türkiye'de de böyle bir girişime her zaman hazırlıklı olmak gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama tabii böyle bir darbeyi bu kadar sağlıklı giden bir yönetimde beklemek veya böyle bir darbeyle karşı karşıya kalmak, 14 yıllık bir iktidar dönemimizde halkının yüzde 52 oyuyla Cumhurbaşkanı olmuş bir Cumhurbaşkanı olarak, yüzde 50 oyla iş başına gelmiş bir hükümet olarak asla beklemediğimiz bir durum."
Halkın göreve getirdiği liderler olarak bu olayları açığa kavuşturmanın kendilerinin görevi olduğunu belirten Erdoğan, sürecinin asıl sahibinin halk olduğunu söyledi.
“BU, 40 YILLIK BİR SÜREÇ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaklaşık 10 bin kişi an itibarıyla sanıyorum ki gözaltında, yaklaşık 60 bin kişi doğrudan veya dolaylı olarak bundan etkilenmiş durumda. Nasıl oluyor da bu kadar çok kişi bu işin içinde?" şeklindeki soruya ise bunun anlık değil, yaklaşık 40 yıllık bir süreç olduğu yanıtını verdi.
FETÖ'nün 40 yıldır bir örgütlenme sürecinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu 40 yıllık süreç içerisinde Türk Silahlı Kuvvetleri, Polis Teşkilatımız, bütün devletin kurumları, yargı, bütün buraların içerisinde, yani sinir uçları nerelerse en hassas kurumlarda bunlar örgütlendiler. Bu sayı aslında ifade ettiğiniz sayıların çok çok üstünde, yani on binlerce üst düzey yöneticiye varıncaya kadar böyle bir sayı söz konusu" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbenin arkasında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in olması ve Gülen'in ABD'den Türkiye'ye iade edilme sürecine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"Bu konuyla ilgili artık bütün veriler ortada, yani bunu bilmemek için kesinlikle kör, sağır olmak lazım. Ve bu verilerle birlikte çünkü bunların en önemli yanı, bunlar çok başarılı yalan söylerler, bu konuda çok çok başarılılar. Ve bizler Milli Güvenlik Strateji Belgesine de zaten bunların bir terör örgütü olduğunu girdik, neyle? Verilerle. Elimizdeki veriler nedir? Yargı kararlarıdır. Darbe olayında da örneğin Genelkurmay Başkanımızın kendi emir subayı, başlarının bu olduğunu, oraya bağlı olduklarını çok açık net itiraf ettiği gibi, Genelkurmay Başkanı kendi ifadesinde, bir tanık sıfatıyla gittiği ifadesinde, hatta burada şunu çok açık söyledi: Kendisine, 'Sizi kanaat önderimiz Fetullah Gülen’le görüştürelim' diyecek kadar Genelkurmay Başkanımıza saygısızlık yapan bir general bunu itiraf etti."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gülen'in iade sürecine ilişkin, "Biz sizden bir teröristi istiyorsak, o teröristi bize vermelisiniz. Eğer bizden belgeler falan istemeye kalkarsanız, o zaman biz terörle mücadele edemeyiz. Bize ne diyorlar? Belge. Neyin belgesini vereceğiz. Bizim terörle mücadelede kaybedecek vaktimiz yok. Böyle 6 ay, 1 sene gibi bir zaman kaybına tahammülümüz yok" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, DAEŞ terör örgütünün Batı ülkelerinde ve Türkiye'deki saldırılarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Hiçbir terör örgütünü övemeyiz ve terör örgütlerinin iyisi yoktur. Ve hangi terör örgütü olursa olsun çünkü terörün dini, milleti, ırkı, vatanı kesinlikle yoktur. Türkiye olarak biz hepsinin karşısındayız. Biz size eğer bir örgütü duyuruyorsak, bu terör örgütüdür veya şu teröristtir diyorsak, o zaman buna karşı tavrınızı almalısınız" ifadesine yer verdi.
"NEDEN TÜRKİYE’DE OLUNCA RAHATSIZ OLUYORLAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminin ardından Türkiye'de neden OHAL ilan edildiği ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin askıya alındığı sorusuna, şöyle yanıt verdi:
"Bütün bunlar dünyanın değişik yerlerinde, değişik şekilde yapılan uygulamalar. Peki Türkiye’de olunca niye dünyada bazı ülkeler bundan rahatsız oluyor? Ben bunu anlamakta zorlanıyorum ki onlar bizim gibi bir darbeyle karşı karşıya kalmadılar. Biz bir darbeyle karşı karşıyayız. Kimse bizimle ilgili olarak bu noktada atılan bu adımda biz sizin yanınızdayız demiyor. Bakınız şu ana kadar Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, bunların hiçbiri kalkıp da Türkiye’ye özel temsilcilerini göndermediler, gelmediler."
Erdoğan, "Benim şimdi 237 insanım ölüyor, 2191 insanım yaralı, parlamento binam bombalanıyor, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bombalanıyor ve önümüzde 5 vatandaşımız param parça oluyor, uçaktan bombalanıyor, Başbakanlık aynı şekilde. Bütün bunlar olurken sadece bir telefonla diyorlar ki işte geçmiş olsun, darbeye karşı verdiğiniz mücadelede yanınızdayız. Gönderin be, adamlarınızı gönderin, gelsinler. Ne Avrupa Birliği’nden gelen var, ne Avrupa Konseyi’nden gelen var" değerlendirmesinde bulundu.
"BU MİLLETİN ALKIŞLANMASI GEREKİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminin ardından ABD, AB ve Rusya ile olan ilişkilerle ilgili bir soruya cevaben, terörle mücadelenin ortak bir şekilde yürütülmesi gerektiğini söyledi. Darbe girişiminin terörün ötesinde bir olay olduğunu ifade eden Erdoğan, demokratik parlamenter sistemin egemen olduğu Türkiye’ye karşı bir darbe girişiminin yaşandığını vurguladı.
Darbe girişiminde Türkiye’nin dünya demokrasisinin bugüne kadar görmediği bir farklı tabloyu ortaya koyduğunu kaydeden Erdoğan, "Bu milletin alkışlanması gerekir. Bu milletin gerçekten takdir edilmesi gerekir. Ve bunu tüm kesimler hiçbir ayrıma gitmeden, sadece terör örgütünün desteğinde olan grubu burada ayırıyorum, diğerleri hep birlikte el ele vermiştir; sanatçısı, sporcusu, yaşlısı, genci, hep birlikte tankın altına eğer bu milletin evlatları yatabiliyorsa, kadını gidip tankın karşısında dikiliyorsa, bu millet alkışlanır. Bu milleti farklı yerlerle kimse mukayese etmesin, onun için ben milletimle iftihar ediyorum. Bu milletim için her şeyi vermeye hazırım” şeklinde konuştu.
"PYD DAİŞ’E KARŞI DİYE…"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’ye veya AB’ye söylemek istediği şeyler olup olmadığı sorulduğunda, Türkiye’nin IŞİD ile mücadelede herhangi bir sıkıntısının olmadığı belirtti.
Erdoğan, "Burada bizim Avrupalı ülkelerden öte, tabii Amerika’dan beklediğimiz çok şey var. Henüz DAİŞ ile mücadelede sağlıklı bir süreç işliyor mu diye bana sorarsanız, sağlıklı bir süreç işlemiyor. Ama olay sadece bir DAİŞ’le mücadele değil Suriye'de. PYD, DAİŞ’e karşıdır diye kalkıp onlara her türlü silah desteği veriliyor. Öbür tarafta Nusra, o da karşı DAİŞ’e, ama ona kötü terörist muamelesi yapılıyor, bu nasıl bir anlayış?" dedi.
ABD’DEKİ BAŞKANLIK SEÇİMLERİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerindeki adaylara ilişkin, Hillary Clinton ile ileri derecede hukuku olduğunu ifade etti.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dışişleri Bakanı olduğu dönemlerde Başbakan olarak çok görüşmelerimiz oldu, gerek Amerika’da gerek Türkiye’de. Aynı zamanda tabii beyiyle de gerçekten çok çok ileri diyebileceğim seviyede hukukum var, görüşmelerim var. Kendi vakıflarında bir-iki konuşmam olmuştur ayrıca ikili görüşmelerim kendisiyle olmuştur, böyle bir hukukumuz tabii var. Ama öbür tarafta benim tabii Sayın Donald’la herhangi bir hukukum yok, sadece bu kampanyada Donald Trump'ı duydum, izliyorum, böyle bir durum söz konusu. Dolayısıyla Amerika’daki seçimde Amerika’nın özellikle halk olarak yaptığı tercih, bizim için demokrasilerde saygındır."