CSU’lu gençler isyanda

SEÇİM akşamı, aynı zamanda Bavyera Eyalet Başbakanı olan CSU Genel Başkanı Horst Seehofer, televizyonda ilk sonuçları değerlendirirken, “İlk düşüncem şuydu: Böyle bir şey olamaz. Ama sandık yalan söylemez. Gerçek bu. Bu bizim için büyük ve acı verici bir hayal kırıklığıdır” demişti.
Çünkü CSU, 2013 yılındaki genel seçimlerde Bavyera’da yüzde 49.3 oranında oy aldığı halde, son genel seçimlerde yüzde 10.5 oy kaybıyla yüzde 38.8’e düşmüştü.
Bu da CSU’nun tarihinde aldığı en düşük oy oranıydı.
Başka bir deyişle de, en büyük yenilgi.
İşte bu yüzden hem gözler hem de oklar CSU Genel Başbakanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer’e çevrildi.

***
Seçimden birkaç gün sonra CSU’lu bazı parlamenterler Seehofer’in istifasını gündeme getirseler de, partiye ihanet suçlamalarına hedef olacakları korkusuyla seslerini doğru dürüst yükseltemediler.
Ama CSU’lu gençler “Yeter artık” dedi.
Seehofer, Berlin’de CDU, Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller’le Jamaika Koalisyonu için görüşmeleri sürdürürken, CSU gençlik teşkilatı Genç Birlik (JU) geçen hafta sonunda Erlangen kentinde yaptığı kurultayda, gelecek yıl yapılacak Bavyera Eyalet Parlamentosu seçimlerine yeni bir yüz ve yeni bir isimle gidilmesini istedi.
Yani CSU’lu gençler, çok açık bir biçimde Seehofer’e “Yeter artık, görevi devret!” dedi.
Seehofer, şu aşamada önceliğin Jamaika Koalisyonu olduğuna dikkati çekerek, istifa etme veya görevi bırakma seslerine daha sonra yanıt vereceğini açıklamakla yetindi.

***
Aslında Horst Seehofer, aylar önce 2018 yılında yapılacak Bavyera Eyalet Parlamentosu seçimlerine başbakan adayı olarak katılmayacağını ilan etmişti.
Ama nedense bir süre sonra fikir değiştirip “Gelecek seçimlerde de başbakan adayıyım” deyiverdi.
CSU’lu gençlerin partide yeni bir yapılanmaya gitme ve kan değişimi talebinden sonra Horst Seehofer’in koltukları bırakmama inadını sürdürmesi olasılığı pek de mümkün gözükmüyor.
Çünkü son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, Bavyera’da bu hafta sonu seçim olsa CSU’nun toplam oyların ancak yüzde 37’sini alması bekleniyor.
Bu da 1957 yılından beri Bavyera’da iktidarda bulunan CSU’nun “Bavyera kalesinin yıkılabileceği” anlamına bile geliyor.
İşte bu yüzden politik gözlemciler, önümüzdeki haftalarda, aylarda Seehofer’e baskıların daha da artacağı görüşünde birleşmektedir.
Kaldı ki, daha önceki yıllarda CSU’da benzer sahneler yaşanmıştı.

***
1988-1993 yılları arasında Bavyera Eyalet Başbakanı olarak görev yapan Max Streibl’in tanıdık bir işadamının sponsorluğunda Brezilya’da iki kez tatil yaptığı ortaya çıktı.
Max Streibl, “amigo affaire” (ahbap ilişkisi) yüzünden sıkıntılı bir dönem geçirdi.
İstifa etmemek için çok direndi, ama olmadı.
Sonunda görevi Edmund Stoiber’e devretmek zorunda kaldı.
1993 yılında eyalet başbakanı olarak koltuğa oturan Edmund Stoiber, 2003 yılındaki eyalet parlamentosu seçimlerinde CSU’ya yüzde 60.7’yle tarihinin en büyük zaferini kazandırdı.
Hatta 2002 yılındaki genel seçimlerde CDU/CSU’nun başbakan adayı bile oldu.
Ama Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başbakan Gerhard Schröder’in karşısında tutunamadı.
Kazanamayınca yeniden Bavyera’daki koltuğuna döndü.
Ancak zamanla parti içinden çatlak sesler yükselmeye başladı.
“Yeter artık” diyenler oldu.
Stoiber de çok direndi.
Ama olmadı.
2007 yılı’nda hem CSU genel başkanlığını hem de Bavyera Eyalet Başbakanlığını bıraktı.
Yerine Günther Beckstein geçti.
2008 yılında yapılan Eyalet Parlamentosu seçimlerinde CSU’nun mutlak çoğunluğu kaybetmesi üzerine hem partinin Genel Başkanı Erwin Huber hem de eyalet başbakanı Günther Beckstein istifa etti.
Beckstein’ın yerine Horst Seehofer geçti.
Evet, 2008 yılından beri bu görevde olan Horst Seehofer, tüm bu gelişmeleri en iyi bilen politikacılardan biridir.
Bilmemesi mümkün değil...