Güncelleme Tarihi:
Gazetecilere karşı açılan davaları, yayın yasaklarını ve tutuklamalara değinen mektupta CPJ, Davutoğlu’ndan “medya için daha hoşgörülü bir atmosfer yaratmasını” istedi.
CPJ mektubunda, Diyarbakır’da yaşayan Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink ve Sedef Kabaş’a ayrı ayrı açılan davalara, Radikal gazetesinin bir savcının açıklamaları ile ilgili haberlerine sosyal medyada erişim yasağı getirilmesine ve bunların yanı sıra Charlie Hebdo dergisinin saldırıdan sonraki kapağını Cumhuriyet gazetesindeki köşelerinde yayımlayan Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’ya sosyal medya üzerinden gelen ölüm tehditlerine değindi.
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın tutuklu olmasına da değinilen mektupta, “Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne karşı bu yakın tarihli ihlâller, mesleki faaliyetten dolayı hapiste olan gazetecilerin sayısındaki sert düşüş gibi hükümetiniz tarafından atılan olumlu adımlara gölge düşürüyor” denildi.
'Hoşgörülü bir atmosfer'
Türkiye'de yaptıkları görüşmelerde liderlerin prensip olarak özgür basından yana olduklarını söyleyen CPJ, aynı yöneticilerin kamuoyu önünde “gazetecileri eleştirip, işlerini kötülediklerini” vurguluyor.
Komite mektubunda “Bu resmi tavır polislerin, savcıların, mahkemelerin ve denetçilerin medyaya yönelik hareketlerine olanak sağlıyor ve toplumun düşmanlık besleyen kesimlerinin gazetecileri tehdit etmekte hatta onlara fiziksel saldırıda bulunmakta kendilerini özgür hissettikleri bir ortamın oluşmasına katkıda bulunuyor” diyor.
Endişelerini sıralayan Komite Davutoğlu’ndan “Basın özgürlüğünü savunma ve gazetecilere yönelik saldırıların karşısında durma şeklinde sesinizi yükseltmenizi, medya için daha hoşgörülü bir atmosfer yaratması” talebinde bulunuyor.
CPJ Eylül 2014’te Türkiye’ye gelerek, basın özgürlüğü ile ilgili kaygılarını üst düzey liderlerle paylaşmıştı.